Tayland-Kamboçya sınırında sular neden ısınıyor?
ABD açısından Güneydoğu Asya, Çin’i çevreleme stratejisinin kritik cephesidir. Özellikle Tayland’ın ‘ABD kampına’ çekilmesi Washington’un öncelikleri arasında. Kamboçya ise ABD ile ilişkilerinde ciddi kopuş yaşadı. Tayland-Kamboçya gerilimine rağmen ABD’nin burada net bir cephe açması kolay değil.
Tayland ve Kamboçya arasında son günlerde yeniden alevlenen bir sınır anlaşmazlığı var: Preah Vihear Tapınağı ve çevresindeki bölge. Bu tapınak sadece tarihsel ve dini bir anıt değil, aynı zamanda egemenlik, ulusal onur ve aynı zamanda büyük güçlerin Güneydoğu Asya’daki stratejik rekabetlerinin düğüm noktalarından biri. Ancak bugün mesele elbette yalnızca Tayland ile Kamboçya arasında değil. Güneydoğu Asya’daki her kırılganlık, Çin’in yükselen jeostratejik mimarisi açısından hayati önem taşıyor. Hele ki Hindistan-Pakistan hattında yaşanan son gerilimler dikkate alındığında, Çin’in “istikrar” politikası artık sadece retorik değil, somut bir güvenlik önceliği haline gelmiş durumda. ABD’nin ise birçok güvenlik metninde odak noktasına aldığı “Güney Asya üzerinden Çin’i çevreleme” stratejisi de burada esas noktalardan biri.
TARİHSEL ARKA PLAN: KOLONYAL HARİTALAR MODERN ÇATIŞMALAR
İki ülke arasındaki anlaşmazlık, Fransa’nın 19’uncu yüzyılda Kamboçya’yı işgalinden sonra iki ülkenin sınırlarının çizildiği döneme dayanıyor. Fransız sömürge yönetimi döneminde çizilen haritalar, Preah Vihear Tapınağı’nı Kamboçya topraklarında gösteriyordu. Ancak Tayland, tapınağın tepesinin Tayland platosunda yer aldığını ve kontrolün kendisine ait olduğunu savundu. Bu durum, 1962’de Uluslararası Adalet Divanı (UAD)’nın tapınağın egemenliğini Kamboçya’ya bırakmasıyla geçici olarak yatıştı. Fakat mesele burada bitmedi. Tapınağın çevresindeki toprakların kime ait olduğu sorusu hâlâ tartışmalı. Özellikle 2008 yılında tapınağın UNESCO Dünya Mirası listesine Kamboçya adına alınmasıyla birlikte, Tayland’da milliyetçi duygular alevlendi ve çatışmalar yaşandı.
2008-2011 arasında iki taraf arasında sınırda sık sık çatışmalar yaşandı, iki ülke bölgeye yüzlerce asker konuşlandırdı ve hem askeri hem sivil ölümler meydana geldi. Bu süreçte UAD ve ASEAN devreye girdi, ancak mesele tamamen çözülebilmiş değil.
ASEAN: İLKELİ TARAFSIZLIK MI ETKİSİZ DENETİM Mİ?
ASEAN, ilkeleri gereği üyeler arasındaki anlaşmazlıklara doğrudan müdahale etmiyor; arabulucu rolü önerse de çoğu zaman etkisi sınırlı kalıyor. Örneğin, önceki Tayland-Kamboçya sınır çatışmalarında ASEAN dönem başkanlığını yürüten Endonezya, 2011’de bölgeye gözlemci göndermeye çalıştı ama Tayland’ın rızasını alamadı. Bu durum, ASEAN’ın “egemenliğe saygı” ilkesi ile “bölgesel güvenliği sağlama” hedefi arasında sıkıştığını gösterdi.
Bugün ise ASEAN daha deneyimli, daha kurumsallaşmış ama hâlâ Tayland ve Kamboçya gibi üyelerin iç siyasetine bağımlı bir yapıda. Dolayısıyla, ASEAN’ın bu anlaşmazlığı çözme kapasitesi, üye devletlerin iradesine bağlı kalmaya devam ediyor. ASEAN’ın benzer pasifist tutumu Myanmar’daki askeri yönetim sonrası da kendisini göstermişti.
ÇİN’İN YAKLAŞIMI: SAKİN GÜÇ, DERİN ETKİ
Çin’in Güneydoğu Asya’daki birincil önceliği tek kelimeyle özetlenebilir: istikrar. Bunun ardında ideolojik bir barışçıllıktan çok, jeoekonomik rasyonalite yatıyor. Tayland ve Kamboçya, Çin’in “Kuşak ve Yol Girişimi” (KYG) kapsamında stratejik koridorların geçtiği ülkeler. Laos üzerinden Tayland’a, oradan Malezya’ya uzanan demiryolu ağları, bölgesel istikrarsızlıkla sekteye uğrayabilir. Çin, bu nedenle Tayland-Kamboçya anlaşmazlığının büyümesini istemiyor; sessiz diplomasisiyle iki tarafı dengelemeye çalışıyor.
Aynı zamanda, Kamboçya Çin’e en yakın ASEAN ülkesi iken, Tayland da son yıllarda Batı’dan uzaklaşıp Pekin’e yöneldi. Çin bu iki ülke üzerinde asimetrik nüfuz kurmayı başararak, bölgede hem krizlerin büyümesini engelliyor hem de ASEAN’ın genel çatışmasızlık ilkesi üzerinden yumuşak gücünü artırıyor.
Çin, Tayland ve Kamboçya ile ayrı ayrı güçlü ilişkilere sahip. Kamboçya, ASEAN içinde Çin’e en yakın duran ülke olarak biliniyor; Tayland ise ABD’nin eski müttefiki olmakla birlikte, 2014’teki askeri müdahale sonrası Çin’e daha da yakınlaştı. Çin, iki ülkeyle de büyük altyapı projeleri, kredi anlaşmaları ve savunma işbirlikleri geliştiriyor.
Dolayısıyla Çin, Tayland-Kamboçya arasındaki anlaşmazlıklarda taraf olmak yerine, “sessiz garantörlük” politikası izliyor. Hem çatışmaların büyümemesini istiyor (çünkü istikrar, Kuşak ve Yol Girişimi projeleri için önemli) hem de ASEAN içinde etkisini artıracak “sorun çözücü” bir aktör gibi görünmeyi hedefliyor.
ABD’NİN HAMLESİ: ÇİN’İ KUŞATMA STRATEJİSİNDE YENİ CEPHE Mİ?
ABD açısından Güneydoğu Asya, Çin’i çevreleme stratejisinin kritik cephesidir. Özellikle Tayland gibi geleneksel müttefiklerin yeniden “ABD kampına” çekilmesi Washington’un öncelikleri arasında. Bunu Asia Foundation’ın “Critical Issues for the United States in Southeast Asia in 2025” raporunda ya da Brooking Enstitüsü’nün “America First cannot mean ‘America alone’: Engaging Southeast Asia” analizlerinde de açıkça görüyoruz. Son yıllarda Tayland ile ortak tatbikatların artırılması, askeri yardımlar ve “demokratik” söylemlerle baskı kurulması bu yönelimin parçaları.
Kamboçya ise ABD ile ilişkilerinde ciddi bir kopuş yaşadı. Özellikle Ream Deniz Üssü’nün Çin’in kullanımına açılmasıyla birlikte ABD, Kamboçya’ya yaptırımlar uyguladı. Bu bağlamda Tayland-Kamboçya sınırında yaşanacak herhangi bir gerilim, ABD için yeni bir jeopolitik baskı aracına dönüşebilir. Ancak buradaki çelişki şudur: Tayland hem Çin’le yakın hem de ABD ile askeri ilişkilerini canlı tutmaya çalışan bir ülke. Dolayısıyla Washington’un bu kriz üzerinden net bir cephe açması da kolay görünmüyor zira Çin, burunlarının dibinde yaşayan bir dev.
KÜÇÜK TAPINAKTAN BÜYÜK GÜÇ REKABETİNE
Tayland-Kamboçya sınırında geçmişi yüzyıllara uzanan bir tapınak üzerinden süren bu çekişme, artık sadece iki ülkenin meselesi değil. ASEAN’ın yetersiz kaldığı bu tür ihtilaflarda Çin ve ABD gibi büyük güçlerin manevra alanı genişliyor. Çin “sessiz nüfuzunu” artırırken, ABD bölgede yeni üsler ve müttefikler kazanmanın peşinde. Ancak bu güç rekabeti, bölge halkları için yalnızca daha fazla güvensizlik, daha fazla silahlanma ve daha az barış demek.
Bugün Tayland ve Kamboçya sınırında tapınaklar sessiz kalırken kurşun sesleri yükseliyor. Meselenin arka planında ise Fransız sömürge döneminden kalma elle çizilmiş haritalar ve ABD-Çin ekseninde büyük güçlerin gölgeleri, iki ülkenin sınırlarında dolaşmaya devam ediyor.

