Tehlike büyüyor! Uzmandan acil tasarruf çağrısı geldi

Su krizi, artık geleceğe dair bir senaryo değil, bugünün en yakıcı gerçeği. İstanbul başta olmak üzere birçok büyükşehirde baraj seviyeleri alarm veriyor. Ulusal Kanal canlı yayınına konuk olan Prof. Dr. Doğan Yaşar, barajlardaki hızlı düşüşün hem iklim krizi hem de bilinçsiz su kullanımı nedeniyle yaşandığını vurguladı. Megakentin en önemli su kaynaklarında doluluk oranının %19,81 seviyesine kadar gerilemesi, İstanbul’un son yılların en kurak dönemlerinden birini yaşadığını açıkça gösteriyor. Üstelik bu yalnızca İstanbul’la sınırlı bir tablo değil.

KURAKLIK ALARM VERİYOR: ŞEHİRLERDE DURUM NE?

Kuraklığın etkisi Türkiye genelinde hissediliyor. Doğan Yaşar’ın paylaştığı verilere göre Ankara’da aktif doluluk oranı %2,5, Bursa’da ise barajlar neredeyse tamamen boşalmış durumda ve kent büyük ölçüde yer altı sularına yönelmiş halde. İzmir ve Muğla, özellikle de Bodrum gibi turistik ilçeler de uzun süredir ciddi su sıkıntısıyla karşı karşıya. Uzmanlar, bu şehirlerde yaşayan milyonlarca insanın iklim değişikliği ve artan tüketim alışkanlıkları nedeniyle büyük bir riskle yüz yüze olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin nüfusu 1960’lı yıllardan bu yana yaklaşık 3 katından fazla artış gösterdi. İstanbul ise 1,6 milyon seviyelerinden bugün 16 milyona ulaşmış durumda. Ancak artan nüfusa rağmen su kullanım alışkanlıklarında ciddi bir değişim yaşanmadı. Prof. Dr. Yaşar’a göre hala “vahşi su tüketimi” sürüyor ve yeterli önlemler alınmıyor.

SUYUN HER DAMLASI DAHA KIYMETLİ

Tarımda, sanayide ve enerjide kullanılan su miktarının her geçen yıl daha da arttığını dile getiren Yaşar, mevcut su yönetim sisteminin günümüz koşullarına uygun olmadığını belirtiyor. İki yıl önce hazırlanan yeni su kanununun halen yasalaşmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğuna dikkat çekiyor. Oysa dünyada gelişmiş ülkeler, suyu ve tarımı bilimsel verilerle planlıyor. Örneğin Amerika, iklim ve jeolojik verileri tarım politikalarına entegre ederek tarım ihracatını 170 milyar dolar seviyesine taşıdı. Türkiye’de ise bilimsel verilerin karar alma süreçlerinde yeterince kullanılmadığı ifade ediliyor.

Şehirlerde kişi başına düşen günlük su tüketimi oldukça yüksek. Bu da yalnızca yöneticilerin değil, bireylerin de sorumluluk alması gerektiğini ortaya koyuyor. Bireysel tasarruf önlemleri, toplumsal bilincin artması ve uzun vadeli devlet politikalarının aynı anda uygulanmaması durumunda, önümüzdeki yılların çok daha zorlu geçeceği uyarısı yapılıyor.