Temel Conta işçilerinin davası ertelendi

İZMİR’in Kemalpaşa ilçesinde faaliyet gösteren Temel Conta fabrikasında sendikal hakları için grevde olan işçilerin açtığı grev kırıcılığı davası, İzmir 4. İş Mahkemesi’nde görüldü. 186 gündür grevde olan işçilerin mücadelesiyle ilgili duruşma, işverenin ek süre talebi nedeniyle 9 Eylül 2025 tarihine ertelendi.

Temel Conta’da çalışan işçiler, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi'ne bağlı olarak sürdürdükleri örgütlenme sürecinin ardından, işverenin sendikal hakları tanımaması üzerine greve çıktı. İşçiler, toplu iş sözleşmesi sürecinde yaşanan tıkanmanın ardından yasal haklarını kullanarak 186 gün önce greve başladı.

BİLİRLİŞİ RAPORU BEKLENİYOR

Grev sürecinde işverenin üretimi başka fabrikalara kaydırarak grevi etkisiz hale getirdiği iddiasıyla, sendika tarafından “grev kırıcılığı tespiti” için dava açıldı. Dava bugün İzmir 4. İş Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, işveren ve sendika avukatlarının yanı sıra grevci işçiler de katıldı.

Mahkemede ilk olarak işverenin tanıkları dinlendi. Tanıklar, içeride üretim yapılmadığını, çalışmaya devam eden kişilerin greve başlamadan önce işbaşı yaptığını ve bazı çalışanların da firmanın Pınarbaşı’ndaki diğer tesisinde görev yaptığını öne sürdü.

Sendika avukatları ise bu tanıklıkların grev kırıcılığının varlığını kanıtladığını iddia etti. Bilirkişi raporuna gerek kalmadan karar verilebileceğini belirtti. Buna karşılık, işveren avukatı başka bir tanığın daha dinlenmesini talep ederek duruşmanın ertelenmesini istedi. Mahkeme heyeti, tanık dinlenmesi ve bilirkişi raporunun hazırlanması için süre vererek duruşmayı 9 Eylül 2025 tarihine erteledi.

‘GREV KIRICILIK SUÇTUR’

Duruşma öncesinde, adliye önünde geniş katılımlı bir basın açıklaması yapıldı. Temel Conta işçilerine, çeşitli sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinden temsilciler de destek verdi. “Grev kırıcılık suçtur” yazılı pankartlar eşliğinde yapılan açıklamada, işçiler kararlılıklarını yineledi.

Basın metnini Temel Conta İş Yeri Temsilcisi Sinem Kaya okudu. Kaya, grev süresince işverenin sistematik olarak grev hakkını ihlal ettiğini belirterek şunları söyledi:

“Onurlu mücadelemizde işverenin grev kırıcılığına şahit olduk. Grevi kırmak için her yolu denedi. Grevdeyken içerideki arkadaşlarımıza bizim işlerimizi yaptırdı. Bu da yetmedi, makineleri, kalıpları alıp diğer fabrikasına taşıdı ve orada işçilere bizim işlerimizi yaptırdı. Yetmedi, içerideki arkadaşlarımızı bize karşı kışkırtıp saldırttı. Grev çadırımızı gözetleyen kamera taktırdı. Burada bir kez daha haykırıyoruz: Grev kırıcılık suçtur.”

‘İŞÇİYİ KORUMAYAN BİR ADALET SİSTEMİ VAR’

Sinem Kaya, açıklamasının devamında Türkiye’de işçilerin anayasal grev haklarını çiğneyenlerin yargı önüne çıkmadığını, aksine korunduğunu ifade etti. Kaya şu ifadeleri kullandı:

“Bu ülkede grev hakkını gasp edenler ödüllendiriliyor. Sırtları sıvazlanıyor. Biz ise 186 gündür adalet arıyoruz. Ama gördük ki yoksulun, emekçinin başvuracağı bir adalet bu binalarda yok. Adı var ama kendisi yok. O yüzden sesleniyoruz: Biz adaleti arıyoruz, bulamıyorsak da biz kuracağız.

POLONEZ’DEN ÇAYIRHAN’A DAYANIŞMA ÇAĞRISI

“İnsan onuruna uygun koşullarda çalışmak isteyen, emeğiyle geçinen herkesin yürüttüğü mücadele kıymetlidir. Biz yeni bir mücadele hattı örüyoruz. Bu adaletsiz düzene karşı birlikte direneceğiz. Polonez’den Agrobay’a, Fernas’tan Çayırhan’a tüm sınıf kardeşlerimizi grev çadırımıza bekliyoruz. Dayanışma büyürse kazanacağız.”

İşçiler, sadece işlerini değil, aynı zamanda anayasal haklarını da savunmak için adliye önünde ve grev çadırında kararlılıkla direnmeye devam edeceklerini söyledi.