02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

21. yüzyılda terör ve dünya

Teori Dergisi tarafından düzenlenen ‘21. Yüzyılda Terör ve Dünya’ başlıklı çalıştay tamamlandı. Terör olgusunun uluslararası ilişkiler ve ulusal güvenlik bağlamında ele alındığı çalıştaya, Türkiye, Rusya ve Belarus’tan uzmanlar katıldı

Terör, Teori Dergisinin çalıştayında ele alındı... Terör nedir? terörist kimdir? terörün kaynakları ve hedefleri nelerdir? hangi eylemler terör eylemidir?
A+ A-
HABER MERKEZİ

Terör nedir, terörist kimdir, terörün kaynakları ve hedefleri nelerdir, hangi eylemler terör eylemidir, hangileri değildir, terörü yapan devlet midir, yoksa devlet karşıtı aktörler midir, terör nerede başlar, isyan nerede biter, terörle mücadele nasıl başarıya ulaştırılabilir… Teori Dergisi, bu ve benzeri onlarca soruya yanıt aradığı önemli bir etkinliğe imza attı. Çok kutuplu dünya perspektifinden terör olgusunun ele alındığı çalıştay, Teori Dergisi’nin Youtube hesabından da canlı yayınlandı. Uzmanlar, yaptıkları sunumlarla, kendi ülkelerinin terörle mücadele pratiklerini dinleyicilerle paylaştı.

Devlete karşı yapılan terör kadar devlet terörünü de tanımlamamız gerektiğini belirten Prof. Dr. Fahri Erenel, ABD ve İsrail’e dikkat çekerek günümüzde devletlerin de terörizmi bir politika aracı olarak kullanmaya başladığını ifade etti.

Belarus Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı Ivan Sirayeu, ülkesine yönelik terör faaliyetlerinin Litvanya ve Polonya’da gelişme imkanı bulduğunu söyledi.

Terörün ABD çıkarlarının bir enstrümanı olduğunu belirten Rus Evi Ankara Başkanı Doç Dr. Aleksander Sotniçenko, terörle ortak mücadele konusunda büyük bir sempozyum düzenlenmesini önerdi.

“Teröristlerin sahipsiz olabileceğine hiç kimse inanmasın.” diyen Kırım Cumhurbaşkanlığı Kırım Tatar Halkı Şura Koordinatörü Prof. Dr. Lemara Selendili, “ABD, para ve ordunun yardımıyla ülkeleri bölüyor ve böylece yönetiyor. Bulanık su, balık tutmayı kolaylaştırır. Bu nedenle sürekli kaosa ihtiyaç duyuyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Birinci Sekreteri Berke Mustafa Berkil Çin’in terörle mücadeleye yönelik yeni düzenlemeleri hakkında ayrıntılı bilgi verirken, Aydınlık Gazetesi Yazıişleri Müdürü Tevfik Kadan da terörle mücadelede bölgesel işbirliğinin önemini vurguladı.

‘DEVLET TERÖRÜ TANIMLANMALIDIR’

21. yüzyılda terör ve dünya - Resim : 1

Prof. Dr. Fahri Erenel (İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi): Günümüzde terörün evrensel bir tanımına ulaşmak zordur. Zaman zaman Birleşmiş Milletler'in yapmaya çalıştığı bazı tanımlar var. Fakat bu tanımların da genel kabul görmediğini söylemek gerekir. Aslında her ülke, kendi politik çizgisi ekseninde terörizmi farklı şekilde tanımlayabilmektedir. Bugün İngiltere'nin ceza kanununda yazan terör tanımı ile Fransa'nınki farklıdır. Avrupa Birliği ise terör tanımına gitmekten ziyade, terörü tanımlayan suçlarla terörü tanımlama yolunu seçmiştir. ABD’de ise FBI, CIA ve Dışişleri Bakanlığının terör tanımları, kendi faaliyet alanları çerçevesindedir. Bu açıdan da terörün tek bir tanımı üzerinde mutabakat sağlamak mümkün değildir. Diğer taraftan, korku filmlerinin ünlü yönetmeni Alfred Hitchcock 'un bir ifadesi vardır: “Korkuyu perdeye yansıtmaktan çok izleyicilerin zihnine yerleştirmek.” diyor. Aslında ben, terörün tanımının tam olarak bu olduğunu düşünüyorum.

Diğer yandan terörle birlikte devlet terörünü de net bir şekilde tanımlamak gerekiyor. Çünkü günümüzde devletlerin de terörizmi bir politik yöntem, bir politika aracı olarak kullanmaya başladığını ve bunun giderek artığını ifade etmek mümkündür. Bugün terörizmi, Amerika Birleşik Devletleri'nin dünyanın çeşitli yerlerinde ya da İsrail'in Gazze'deki uygulamalarında görebiliyoruz. Bu bir savaş mıdır, bu bir terör faaliyeti midir diye adını koymak gerekiyor. Bu devletlerin yaptığı faaliyetlerin meşru olarak tanımlanması oldukça zordur.

Küresel düzeyde terörle mücadelenin ortak bir noktaya gelmesi mümkün değil ama bölgesel olarak Rusya, Çin, İran ve Türkiye gibi güçlü ülkelerin ve gelecekte çok kutuplu dünyanın önemli aktörü olacak ülkelerin bir araya gelerek ortak mekanizmalar geliştirmesi beklenebilir.

Medya, teröristin en yakın arkadaşıdır. Medyanın etkin kullanımı, teröristlere geniş bir imkan sağlamaktadır.

Terörün önlenebilmesi adına 1963 yılından bu yana imzalanan 12 evrensel sözleşme var. Fakat bu sözleşmelerin ne derece terörü önleyebildiği konusunda yapılmış kapsamlı çalışma yok.

Hamas-İsrail çatışması başlamadan birkaç gün evvel, ABD’nin İsrail'e silah, mühimmat ve harp araç-gereçleri satan sanayi kuruluşlarının hisselerinde çok hızlı bir yükselme görüldü.

TERÖRÜN DIŞ KAYNAKLARI

21. yüzyılda terör ve dünya - Resim : 2

Ivan Sirayeu (Belarus Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı - Güvenlik Uzmanı): Küresel ve bölgesel askeri-politik çatışmalar ve çalkantılar ışığında, terör ve terörizmle mücadele konuları son dönemde Belarus Cumhuriyeti için son derece güncel hale gelmiştir. Bu bağlamda ana tehditler, hem cihatçı yönelimli geleneksel, iyi bilinen ulusötesi terörist gruplar hem de Belarus’a komşu Polonya, Litvanya ve Ukrayna'da bulunan terörist gruplar olmaya devam etmektedir. Terör örgütlerine katılım, Telegram-bot yardımıyla gerçekleştirilir. Belarus, dış politika hedeflerine ulaşmak için terörist yöntemler kullanma olasılığını göz önünde bulunduran bir dizi dost olmayan Batılı devletin muazzam baskısıyla karşı karşıyadır.

‘TERÖR ABD’NİN ENSTRÜMANI’

21. yüzyılda terör ve dünya - Resim : 3

Doç Dr. Aleksander Sotniçenko (Rus Evi Ankara Başkanı): Rusya, 2001'de NATO ile birlikte teröre karşı savaşmak istedi ve özellikle Afganistan'da ABD’ye çok yardım etti. Çünkü terör küresel bir tehdit ve hep birlikte savaşmalıyız diye düşündük. Ama zamanla gördük ki böyle değilmiş. Çünkü ABD için Avrasya'da büyük savaş lazım. Eğer Rusya-Ukrayna, Türkiye-İran veya Rusya-Çin savaşırsa Amerika dünya liderliğini koruyabilir.

Bu sistemde terörizm küresel bir tehdit değil. ABD’nin çıkarlarının bir enstrümanı. Amerika için terör, çıkarlarına uygunsa kötü değildir. Mesela son döneminde Ukrayna tarafından Rusya'da organize edilen onlarca terör saldırısı var. İsrail’in Gazze'de öldürdüğü binlerce insan var. Viyana Anlaşması’na rağmen Şam'da İran Büyükelçilik binasının bombalanması var. ABD’nin Kuzey Suriye’de terör örgütleri ile işbirliğini siz benden çok daha iyi biliyorsunuz. 11 Eylül saldırısında ABD için suçlu El Kailde idi. Ama şimdi onun uzantısı HTŞ, Amerika'da için ılımlı örgüt.

Peki biz buna nasıl cevap verebiliriz? Çünkü ne Rusya ne de Türkiye, terörü bir metot, bir enstrüman olarak kullanmıyor. Biliyoruz ki bu çok tehlikeli bir şey. Terör hakkında büyük bir sempozyum toplamamız lazım. Ve küresel bir açıklama yapmalıyız. Terörü kimin yaptığı farketmez. Ukrayna mı? DEAŞ mı? Devlet mi? Yasaklamış bir örgüt mu? Bu bir cinayettir ve bütün insanlar bu cinayeti kınamalı.
Türkiye terörün ne olduğunu çok iyi anlıyor. Belki başka ülkelerden daha iyi biliyor ve bu bilinç, Rusya ve Türkiye'yi daha da yakınlaştırıyor. Bu konuda belki gelecekte iyi bir siyasi diyalog kurabiliriz.

KÜRESEL MEDENİYET GİRİŞİMİ

21. yüzyılda terör ve dünya - Resim : 4

Berke Mustafa Berkil (Vatan Partisi Uluslararası İlişkiler Bürosu Birinci Sekreteri): Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi, 2024 yılının başında “Çin’in Terörle Mücadeleye Yönelik Yasal Çerçevesi ve Önlemleri” başlıklı bir Beyaz Rapor yayınlandı. Bu rapordan çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir:

  • Çin’in terörle mücadelesinde her şey insan içindir.

  • Her uygulamada ilk sıraya kamunun güvenliği, insanların can ve mal güvenliği, küresel ve bölgesel güvenlik ve istikrar yazılmaktadır.

  • Terörizmin insanlığın ortak düşmanı olduğu ifade edilerek terörle birçok açıdan ve yönden mücadeleye dair uygulamalar söz konusudur.

  • Terörle mücadelede amaç, terörün ideolojik temellerinin ortada kaldırılmasıdır.

  • Hukuk ile güvenlik arasında bir denge kurulmuş olup standart uygulamalar olaya göre değerlendirilerek icra edilmektedir.

  • Bu kurulan dengenin istikrar ve kalkınmayı da olumlu etkilediği görülmektedir.

  • Çin terörle mücadelede dünyaya yeni bir formül önermektedir. Devlet Başkanı Xi Jinping’in “İnsanlığın Ortak Kader Topluluğu” kapsamında “Küresel Medeniyet Girişimi” önerisi terörle mücadele açısından da değerlendirilmelidir.

  • Çin, terörle mücadele için bölgesel işbirliğini savunmaktadır.

Diğer yandan farklı siyasi sistemler, yasal kurumlar ve kültürel gelenekler nedeniyle, farklı ülkeler terörizmin farklı biçimleri ile karşı karşıya kalmakta ve terörle mücadelede farklı yasal uygulamalara gitmektedir. Ne yazık ki bazı ülkeler başkalarının hukukun üstünlüğü çerçevesinde kendi terörle mücadele yollarını seçme hakkını çoğu zaman göz ardı etmektedir. Bu ülkeler kendi iradelerini başkalarına dayatmakta ve onları yargılamaktadır. Hatta hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunma bahanesiyle başkalarının iç işlerine karışmakta ve ulusal egemenliklerini ihlal etmektedir. Bu eylemler, terörle mücadeleye yönelik küresel çabaları ciddi şekilde sekteye uğratmış, işbirliğinin temellerini zayıflatmış ve operasyonel etkinliği azaltmıştır.

‘BULANIK SU BALIK TUTMAYI KOLAYLAŞITIRIR’

21. yüzyılda terör ve dünya - Resim : 5

Prof. Dr. Lemara Selendili (Kırım Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Kırım Tatar Halkı Şura Koordinatörü): Her terör saldırısının arkasında müşteriler ve sponsorlar vardır. Onlar olmasaydı teröre son verilebilirdi. Teröristler, düşman güçlerin vekilleridir. Bu nedenle teröristlerin sahipsiz olabileceğine hiç kimse inanmasın. Mesela, Moskova’daki saldırı pek çok ülkeye uzansa da, arkasında Amerika ve Ukrayna olduğunu biliyoruz. ABD ve İngiltere terörün ana sponsorlarıdır. Teröristlerin yardımıyla mali ve askeri hegemonyalarının yıkılmasını engellemek istiyorlar. Dolar ve avronun yardımıyla, askeri güç ve terörizmin yardımıyla, mali kaynakları soyuyorlar. Terörizm, insan yaşamı boyunca güvenliğe yönelik ana tehditlerden biri oldu ve maalesef öyle olmaya devam edecek.

ABD, para ve ordunun yardımıyla ülkeleri bölüyor ve böylece yönetiyor. Dindaşları ve komşuları birbirine düşürüyor, ülkeleri yok etmeye ve yağmalamaya çalışıyor. Bulanık su, balık tutmayı kolaylaştırır. Bu nedenle sürekli kaosa ihtiyaç duyuyorlar. Evet, ABD ve İngiltere hegemonyası sona eriyor ama maalesef şimdilik değil. Hala bir dünya savaşı başlatacak kadar güçlüler. Ama bu zaman çok sürmez. Az kaldığı konusunda ümitliyiz. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, anglosakson senaryosuna tüm gücüyle karşı çıkıyor. Rusya’nın kazanacağından ne kadar emin olursak, zaferimizin kokusunu o kadar çok hissediyoruz. Eminim ki zaferimiz yakında gelecektir ve tek kutuplu dünya mağlup olacaktır.

TEK LİSTE ORTAK MÜCADELE

21. yüzyılda terör ve dünya - Resim : 6

Tevfik Kadan (Aydınlık Gazetesi Yazıişleri Müdürü): İnsanlık, yaklaşık 2 bin yıldır aralıksız şekilde terör eylemlerine maruz kalmasına rağmen, hala ortak bir terör tanıma ulaşabilmiş değil. Teröre yaklaşımın yakın vadede ortaklaşması da pek mümkün görünmüyor. Öyleyse terör, biraz da Batı’nın lanse ettiği gibi, gerçekten küresel bir sorun mudur? Kaynaklarının küresel olduğu açıktır, ancak hedefleri daha çok ezilen ve gelişen dünya gibi görünmektedir. Elbette Batılı devletlerin de çeşitli terör faaliyetlerine maruz kaldığı biliniyor. Ancak dünyanın terörle mücadelede yoğunlaşması gereken nokta, devlete karşı işlenen münferit terör suçlarından ziyade, büyük kayıpların yaşandığı, yeni terör örgütlerinin yeşermesine zeminin hazırlandığı, devletler tarafından işlenen terörün kendisidir. Devlete karşı terör kavramı, bize daha çok Batı tarafından dayatılan, esas olarak 11 Eylül saldırısına dayandırılan bir kavram. Batı diyor ki; ‘Bizim değerlerimize, demokrasimize, yaşam tarzımıza aykırı düşünen bazı dini ve etnik gruplar var. Bunlar eskiden komünist ideolojiden beslenirdi, şimdi İslamcı ideolojiden beslenerek ülkemizi hedef alıyorlar. Gelin bunlarla ortak mücadele edelim.’ Ancak Batı, devletler tarafından işlenen teröre karşı ortak bir mücadele çağrısında bulunmuyor.

Devlet terörüne ilişkin Irak’ın ABD tarafından işgali örneğini ele alalım. 2003 yılının Şubat ayında Colin Powell'ın Birleşmiş Milletler'de yaptığı ve Irak'ta kimyasal ve biyolojik silahlar bulunduğuna yönelik konuşması hatırlanacaktır. Bunun üzerine ABD, 20 Mart 2003’te işgali başlattı. Irak işgalinden 5 ay sonra Powell, Irak'ta aradıkları kimyasal ve biyolojik silahları silah bulamadıklarını, 11 Eylül saldırısıyla Saddam yönetiminin bir ilişkisini kuramadıklarını, hatta BM’de yaptığı konuşmanın da hayatında kara bir leke olarak kalacağını söyledi. Bu kara lekenin maliyeti 1 milyon insan hayatı oldu. Peki Colin Powell yargılandı mı? Hapse girdi mi? ABD yönetimi cezalandırıldı mı? Hayır. Bu işgal sonucunda onlarca terör örgütü peyda oldu, Suriye’de, İran’da, Türkiye’de hala insanları öldürmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla terörü yaratan esas sebebin günümüzün küresel emperyalist sistemi olduğunu ve özellikle ABD’nin küresel hegemonyasını korumak için bunu bir politik araç haline getirdiğini tespit etmemiz gerekiyor.

Terörü küreselleştiren olgu, aslında küresel emperyalist sistemi kendisi. Ne zamanki sınırları ortadan kaldırdık, ne zamanki bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler dedik, ne zamanki liberal bir dünyaya doğru evrildik, ne zamanki ulus devletleri hedef almaya başladık, o zaman terör küreselleşmeye başladı. Dolayısıyla bizim küresel terörizmle mücadelede birinci sıraya yazmamız gereken şey, küreselleşmeyle mücadelenin kendisidir. Ulus devletleri güçlendirdiğimiz ölçüde küresel hegemonyayı zayıflatabilir, bölgesel işbirliği yaptığımız ölçüde teröre karşı başarılar elde edebiliriz.

Bugün Türkiye, Rusya, Irak, İran ve Çin’i hedef alan terörün kaynağı aynıdır. Kuluçka merkezleri İdlib, Fırat’ın doğusu ve Wakhan Koridoru gibi bölgelerdir. Bu bataklıkları kurutmaya yoğunlaşmalıyız. Terörle mücadele doktrinlerimizi ortaklaştırmalıyız. Listelerimizi tekleştirmeliyiz. Ortak operasyon merkezleri kurmalıyız. İstihbarat işbirliğimizi geliştirmeliyiz. Her cephede hep birlikte hareket ettiğimiz ölçüde başarıya ulaşabiliriz.

Bugün İdlib’de 170 farklı terör grubu bulunuyor. ABD, yobaz HTŞ ile bölücü SDG’yi birleştirmek için görüşmeler organize ediyor. İki örgütün Haziran 2023’te petrol anlaşması yaptığı biliniyor.

ABD, Tanf Üssü’nde eğittiği Maghawir al-Thawra terör örgütünün adını ve liderini değiştirdi. Suriye Özgür Ordusu adını alan örgüt, SDG ile uyumlu hale getirildi. Örgütü parlatmak için DEAŞ lideri bu gruba öldürtüldü.

Türkiye, 2014-2024 yılları arasında 20 bin DEAŞ’lı yakaladı. Fırat Kalkanı Harekatı’nda 4 bin DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdi. DEAŞ’ın girilemez dediği Dabık’a 14 saatte girdi, başkent dediği Rakka’yı yerle bir etti.

Teori Dergisi Terör ABD İsrail Rusya