Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Topkurulu ile yeni kitabını ve merak edilen o soruyu konuştuk: ABD gerçekten yeniliyor mu?

Vatan Partisi'nin Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Hakan Topkurulu ile yeni çıkan “ABD Neden Batıyor? -Doların Akıbeti” kitabını konuştuk.

Topkurulu ile yeni kitabını ve merak edilen o soruyu konuştuk: ABD gerçekten yeniliyor mu?

Vatan Partisi'nin Ekonomi Siyasetleri Bürosu Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Hakan Topkurulu’nun ABD Neden Batıyor? -Doların Akıbeti” adlı kitabı Kaynak Yayınları’ndan çıktı.

Topkurulu, ABD’yi cilalayan psikolojik savaş uydurmalarının karşısına Tarihsel materyalizmin ekonomi politiğinin bilgi birikimiyle çıkıyor. Kitap, para nasıl doğdu, nasıl işliyor, değeri nasıl düşüyor, itibari para, para basarak vergi almak, dolar nasıl dünyada hâkim konuma geldi, ABD neden yaptırım gücüne sahip, ABD ekonomisinin zayıflayan yönleri neler, Büyük Sıfırlama kapıda mı, ABD-Çin ve dünya verilerinin karşılaştırılması ne anlatıyor, ABD’nin krizden çıkma şansı da bulunuyor mu, dijital sanayileşmede kim kime üstünlük kuracak, Trump ABD’yi kurtarabilir mi gibi konuları ve soruları herkesin anlayabileceği dilden açıklıyor.

Bugün ABD’nin gerileyişini herkes somut biçimde görüyor. Fakat ABD’nin bu krizden çıkabileceğini de düşünenler var. Topkurulu ile hem kitabını konuştuk hem de “ABD gerçekten yeniliyor mu?” sorusuna yanıt aradık:

- Kitabınızda benim ilk dikkatimi çeken şey, paranın nasıl doğduğu ve işleyişini sade dille anlatmanız oldu. Kitabınızı paranın öyküsü olarak da özetleyebilirim. Para deyince aklımıza banknotlar geliyor. ABD banknotlarına bakınca içindeki filtreyi görebiliyoruz ama ABD çöküşünü pek göremiyoruz. Dolar kullanımının gerilediğini belirtiyorsunuz fakat rezerv para oldukça ABD’nin krizden çıkma şansı da bulunmuyor mu?

Evet, kitapta para konusunu anlatmaya özellikle ağırlık verdim. Kitabın önemli kısmı, paranın tarihçesi ve işleyişi hakkında. Bunun nedeni ABD ve Atlantik Sistemi’nin işleyişini ancak parayı anlarsak anlayabileceğimiz içindir. Kuru kuruya ABD batıyor, batacak demek yetmiyor. Bunu herkes zaten söylüyor ancak sistemi anlamak, sistemin açmazlarını da anlamaya yarıyor. Onun için parayı anlatmaya özel önem verdim. Kitap, bir bakışla basit bir ‘para teorisi’ kitabı haline geldi. Parayı anladıktan sonra ABD'nin neden batacağını daha doğru bir bakış açısı ile anlayabiliyoruz. Zincir bir yerde kopuyor.

Topkurulu ile yeni kitabını ve merak edilen o soruyu konuştuk: ABD gerçekten yeniliyor mu? - Resim : 1

DİJİTAL PARA DOLARIN YERİNE GEÇMEZ

- Kitabınızda dijital paraya pek değinmiyorsunuz, bir cümle ile geçiyor. ABD, Bitcoin’ler vs. ile dijital paralara önem veriyor. Çin de öyle. Dijital paralar, ABD için bir çıkış olabilir mi? Veya doların kullanımı azalınca, ortak bir dijital para birimi çıkar mı?

Bugün dijital paraya gereğinden fazla anlam yükleniyor. Bu konuya iki açıdan bakmak gerek. Önce piyasalardan bildiğimiz ve dijital (kripto) para deyince aklımıza gelen Bitcoin, Etherium vs. nedir? Bunların bir ekonomik değeri var mıdır? Bunu doğru anlamak gerekir.

Şunu kesinlikle doğru tahlil etmek gerek, devletler kendi kontrolleri altında olmayan bir şeyi hiçbir zaman sonsuza kadar desteklemezler. Dijital ya da kripto para denilen bilgisayar yazılımları da, alt yapıları gereği bir merkezin kontrolü altına girmeyen yazılımlar. Dolayısıyla kendisine zarar vermediği sürece bazı yanları ile kullanılabilir olabilirler. Ancak hiç bir devlet bu yazılımların (paraların) kendi haline dünya para sisteminin yeni seçeneği olmasına izin vermez. Zaten verilseydi şimdiye kadar bu kullanılır hale gelirdi.

Bugün kripto paralar en fazla sistem dışı kazanılan kara paranın transferi için kullanılan bir sistem haline gelmiştir. Başka bir açıdan ise dijital paralar en fazla Çin'de olmak üzere kullanılmaya başlanmışlardır. Bence de devletler tarafından yapılan yazılımlar aracılığıyla kullanıma verilecek dijital paralar geleceğin paralarıdır. Peki, neden geleceğin paraları bugün sisteme tam olarak entegre olamıyor? En öncelikli neden, dijital paralar sistemdeki kaçakları kesecektir. Örneğin gelir kaçırmak mümkün olamayacağı için vergi kaçırmak mümkün olmayacaktır. Her türlü işlem kayıt altına alınacağı için vergi kaçakçılığı da mümkün olmayacaktır. Onun için toplumda böyle bir yenilik çok fazla taraftar bulamamaktadır. Ama zaman içinde dijital paralar, nakit yani elle tutulabilir fiziki paraları ortadan kaldıracaktır. Zaten bugün hepimiz neredeyse toplam harcamalarımızın önemli bölümünü elimizdeki akıllı telefonlardaki banka uygulamaları ile yapıyoruz. Bunlar da dijital paranın bir türlü kullanım alanlarıdır. Zaman içinde bunlar tamamen dijital kullanıma dönüşecektir.

Ama neden dijital paraya yer vermediğimin temel nedeni, bu paranın doları yıkmak ya da onun yerine geçmek anlamında bir işlevi olmamasıdır.

DOLAR SONRASI HÂKİM PARA OLACAK MI?

- Çin’in ABD’yi geride bırakışını grafiklerle ve verilerle anlatıyorsunuz. Peki, yuanın rezerv para olma ihtimali var mıdır? Doların yerini alabilir mi?

Bugün dünyaya bakarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dolar sisteminin yerini alabilecek bir para bulunmamaktadır. Bunun nedeni yine paranın ne olduğu ile bağlantılıdır. Para sonuçta iki destek ile tüm dünyanın kabul edebileceği bir değer haline gelmektedir.

Bunlardan birincisi dünya ticaretine hâkim olunması. Bildiğimiz gibi 2. Dünya Savaşı sonunda ABD dünya sanayi üretiminin yarısını elinde bulunduruyordu. Sonuçta ABD'den mal almak isteyenin en kolay ödeme aracı yine ABD'nin kendi parası olacaktır. Dikkat edin burada ekonomik büyüklükten bahsetmiyorum. Sanayi üretimi diyorum. Nedeni, dünya ticaretinin temel konusu sanayi ürünleri ticaretidir. Bugün dünyanın en büyük sanayi üreticisi Çin olmakla birlikte diğer ülkelerin de sanayi üretimi gözardı edilmeyecek boyutlardadır.

Paranın dünya ticaretinde rezerv para olmasını sağlayan diğer önemli etken ise parası rezerv para olan devletin silahlı gücüdür. Hepimiz biliyoruz ki bugün halen en caydırıcı silah gücü, nükleer silah gücüdür. ABD, Japonya neredeyse teslim olduğu halde iki adet nükleer bomba atmıştır. Bu silahı kullanmanın temel nedeni Japonya'yı teslim almak değil, tüm dünyaya kimin en güçlü olduğunu anlatmaktır. 1945 yılında dünyada nükleer güce sahip tek ülke ABD idi. ABD'den sonra nükleer silaha ancak 1949 yılında Sovyetler Birliği sahip oldu. Bu silah gücü dolayısıyla sosyalist sistem, 1991 yılına kadar Atlantik Sistemi’nden bağımsız bir dünya kurabildiler.

Bugün dünyada nükleer silaha sahip 9 ülke bulunmaktadır. Bu ülkeler ise dünyayı Asya ve Atlantik ülkeleri olarak tasnif edersek her iki tarafta da bu silahın bulunduğunu anlayabiliriz.

Dolayısıyla her ne kadar dünyada en büyük silahlanma harcamasını ABD, onu takip eden ülke Çin olsa da dünyanın hiç bir ülkesi tek başına dünya hâkimi olduğunu söyleyebilecek pozisyonda değildir.

Bu temel iki olgu, dolar sonrasında her hangi bir hâkim paranın, bu yuan olsa da şimdilik kaydıyla mümkün olmadığını bize anlatmaktadır.

- ABD’nin esas olarak uluslararası ödeme sisteminde hâkimiyeti var. Bunu kullanarak yaptırım gücü elde ediyor. Bu uluslararası ödeme sistemine alternatif nasıl geliştirilebilir? BRICS’te kurulan yeni bankalar var kitabınızda anlatıyorsunuz. Bunlar alternatif olabilir mi?

Atlantik para sistemine alternatif bugün sadece milli paralarla ticaret bulunmaktadır. Bu yol muhtelif devletler tarafından bir takım yöntemlerle kullanılmaya çalışılmaktadır. BRICS tarafından kurulan banka yatırım bankası olup ödeme sistemlerine merkez haline gelme fonksiyonu bulunmamaktadır.

ABD HER KONUDA NAL TOPLUYOR

- Dijital sanayileşme konusunda her iki tarafta çok net bir üstünlüğe sahip olmadığını belirtiyorsunuz. Atlantik sistemi, dijital yatırımla bu geri çekilmeyi durdurabilir mi?

Atlantik sisteminin yeni teknolojilerdeki gelişmeye ayak uydurmaya takati, dermanı yetmez. Şimdi bunu okuyan Atlantik sistemi sevdalıları ‘Olur mu hiç canım, ABD'nin elindeki güç öyle büyük ki, öyle başaramazsa başka yolla dener yine de başarır.’ diyeceklerdir.

ABD savaşa mı para ayıracak, evsizlere ev mi yapacak, yapay zekâ yatırımı mı yapacak daha hangi birini sayayım. ABD görünürde silahlanmaya Çin'in 5 katı para ayırıyor görünmekte. Ama sosyalist sistem öyle sihirli bir sistem ki sivil amaçlarla yapılan otomobil, kamyon vs gibi yatırımların çok kolay modifikasyonlarla savaş sanayi üretimine dönüşebileceğini ABD'lilerin kendileri anlatıyor. Kapitalist sistem bu tür çok amaçlı yatırım yapma şansına sahip değil.

Sadece şunu söylemek bile yeter. ABD neden gümrükleri yüzde 145'te tutmayıp aşağı çekti. Çinliler gümrük oranlarında taviz verir gibi görünmekte pek beis görmediler. Bu tamamen Çin'in elindeki nadir elementler kartından kaynaklanmaktadır. Bugün nadir elementler rafinasyonunda Çin dünyada en ileri teknolojiye sahip ülkedir. Nadir element rezervlerinin kahir ekseriyetinin Çin'de olması ayrı bir ayrıcalıktır. Unutmadan Çin ve ABD'nin elindeki ticari gemi adedi ve ticari gemi üretim kapasitesine de dikkat çekelim. ABD, Güney Kore ve Japonya ile birlikte Çin’e cevap vermeye çabalamaktadır. Çin'in elindeki ticari gemilerin de savaş gemisi haline dönüştürülme yetenekleri ise ayrı bir olgudur. Türkçemizde bu konuyu kısaca anlatan bir deyim var: “Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye.” ABD sadece yapay zeka ya da dijital sektörde değil tüm konularda artık nal toplamaktadır.

- Batı’da da dolar dolaşım sistemi tartışılıyor. The Great Reset-Büyük Sıfırlama’ya karşı MAGA (Make America Great Again) denilen Trump seçeneği var? Trump politikaları ABD’yi yeniden dünyanın bir numarası yapabilir mi?

Ben Trump'ın iktidar olması ya da MAGA sisteminin dünyaya ne faydası olacağını farklı bir şekilde anlatayım.

Deprem bilimcileri bazen büyük fay kırıklarının iki kerede kırılmasının o fayın yaratacağı depremin yıkıcılığını ciddi oranda azaltacağından bahsetmektedir. Örneğin bazı deprem bilimcilere göre İstanbul'da olacak deprem söylendiği gibi çok büyük yıkıcılığı olmayacak şekilde kırılacaktır. Tabiî bunun aksini iddia edenlerde var. Ben bu konuda fikir yürütme hakkına sahip değilim ama MAGA ve Trump iktidarı için çok iyi bir örnek olmaktadır.

Hâlihazırda dünyanın önemli kısmında kullanılmakta olan Atlantik sistemi yıkılışı ya da bir şekilde bitmesi durumunda dünya ekonomik ve siyasi sisteminde çok ciddi bir yıkıma neden olacaktır. Bu yıkım dünyanın içinde bulunduğu kısmi istikrar durumunu ciddi şekilde etkileyecektir.

Trump iktidarı bu büyük kırılmayı daha düşük şiddette etkileyecek şekilde değiştirme durumunu ortaya çıkarmıştır.

Bunun nedeni Trump eğer düşündüğü politikaları uygulama fırsatı bulursa. Ben hâlâ Trump'ın MAGA için düşündüğü değişiklikleri yapamadığı kanaatindeyim. Ne Panama, ne Grönland, ne kanada sadece Meksika körfezinin adına Amerika körfezi yaptı. Onun da ne kadar geçerli olacağı şüpheli. Rusya Ukrayna konusunda barış sağlayamadı vs.

Ancak ne olursa olsun, Trump küreselciler tarafından iktidarından edilip yada küreselcilerin aparatı haline getirilse de Atlantik sisteminin daha önce yapacağı yıkıcı etki şimdiden azalmıştır. Bu yanıt sanırım sorunuzun cevabı olmuştur.

GÜVEN AZALIYOR ALTINLAR GERİ İSTENİYOR

- Batı’da gündeme gelen bir konu da altınlar. Dünya altına hücuma başladı. Türkiye de ikinci sırada. Almanya ve İtalya başta olmak üzere Avrupa’dan da “ABD’deki altınlarımızı geri alalım!” sesleri yükselmeye başladı. Bu mümkün mü? ABD’nin bunları geri verme olanağı var mı?

Öncelikle altına olan bu hücumun nedenini anlamakta fayda var. Özellikle Atlantik Sistemi’nin ana iki ülkesi olan Almanya ve İtalya'nın rezervlerinde görünen ancak ABD'nin elinde olan bu altınları geri istemesi, Atlantik ülkelerinin dahi kendi sistemlerine güvenin azaldığını görmelerinden kaynaklanmaktadır. Biraz önce yukarıda cevapladığım doların yerine en kuvvetli aday ödeme birimi nedir sorusuna cevabım için de ‘altın en kuvvetli adaylardan’ demeyi unutmuşum. Ancak altın ve gümüşün miktarı dünya ticaretini çevirebilecek ölçüde değildir. Ama kıymetli madenler yine de dar zamanlarda tüm dünyanın rahatlıkla kabul edebileceği bir ödeme aracıdır.

ABD bu altınları verebilir mi? Bence verebilir diye düşünüyorum. ABD Merkez Bankasındaki bu altınları el altından satma gibi bir şansa sahip olduğunu zannetmiyorum. Halen dünya merkez bankaları içinde hesabi olarak en büyük altın rezervinin ABD'nin elinde olduğu görülmektedir. 8 bin 333 ton. Bu altın, emanet olarak duran altın değil, bizzat mülkiyeti ABD'ye ait olan altındır.

- “İhracat ne kadar zenginleştirici olursa olsun dışa bağımlılıktır.” diyorsunuz. Kitabınızda Çin’in ihracat yaparken, içeride de tüketimi artıran “ikili dolaşım sistemini” anlatıyorsunuz. Türkiye’de Çin modeli gündeme geldi ama daha çok ihracat odaklı. İkili dolaşım sisteminin Türkiye’de uygulanması mümkün mü?

Türkiye'de kaçınılmaz olarak iç piyasanın desteklenmesi anlamına gelen bu sistemi uygulamak zorunda kalacaktır. Çin neden 2020 yılından sonra ikili dolaşım adı altında iç tüketimi geliştirmeye odaklı bir sistem geçti. Çünkü önümüzdeki yıllar dünya ticaretinde daralmaya dönük politikaların öne çıkmaya başladığı yıllar olacak. Çin elindeki büyük üretim gücünü nerede kullanacak. Mecburen iç piyasasını geliştirerek bu gücü çalıştıracak. Çin Başbakanı geçen gün "üretim odaklı politikalardan, tüketim odaklı politikalar döneceğiz." diye açıklama yaptı.

Aynı gerekçeler Türkiye içinde geçerli. Dolayısı ile ihracata dayalı ekonomi her zaman dışa bağımlılığı da beraberinde getirmektedir. Türkiye'de iç pazarını geliştirmeye yönelik çalışmalar geliştirmek zorunda kalacaktır.

Önümüzdeki dönemde yayılacak işçi eylemleri bunun ayrıca önemli bir habercisidir. Mehmet Şimşek politikalarını inatla Türkiye'de uygulama şansının son dönemlerindeyiz.

İTHAL İKAME UYGULANMALI

- Türkiye’nin üretiminde ithalat bağımlılığından kurtulması gerektiğini savunuyorsunuz. Ancak üretimdeki ucuz aramalı ve hammaddeyi Türkiye Çin’den karşılıyor. Çin’den yapılan bu ithalata karşı tedbir alınmalı mı? Gümrük vergisi tedbiri uygulanmalı mı?

Evet, Türkiye'nin enerji hariç ana ithalatçısı Çin ve ardından Almanya'dır. Almanya ile ticaretinde bir denge olduğu halde Çin ile ticaretinde çok büyük bir dengesizlik vardır. Bunu gidermenin mutlaka yolu bulunmalıdır. Ya Çin'e daha fazla ihracatın yolları bulunmalı ya da Çin daha fazla turist yönlendirerek bu açığı kapamalıdır. Başka bir alternatif ise ithal ikamesi yoludur ki, bu yol bence çok ciddi şekilde planlanarak uygulamaya konulmalıdır.

- Gelişmekte olan ülkeler kendine “Küresel Güney” adını vermeye başladı. BRICS, ŞİÖ var bir yandan. Bunlar Atlantik İttifakı’na bir alternatif olabilir mi?

Evet özellikle BRICS yapılanması Atlantik istemine alternatif bir yapılanma olarak öne çıkmaktadır. Ancak son dönemde hepimizin dikkatini çeken şekilde Hindistan BRICS kurucu ülke olmasına rağmen Batı ile çok yakın temas kurmakta ve BRICS ülkelerine karşı düşmanca tavır takınmaktadır. Bu da BRICS sisteminin bir zaafıdır. Ama gelişme yine de toplama baktığımızda BRICS'in güçlenmesi yönündedir.

BRICS bakış açısını ele aldığımızda Atlantik sisteminden çok farklı bir yön olduğunu görürüz. Atlantik sistemi kendi sistemi içindeki ülkeleri lider ülke ve diğer ülkeleri onlara tâbi olması gereken uydu ülkeler olarak tasnif edip davrandığı halde. BRICS felsefesinde tüm dünya ülkelerinin eşitliği esas alınmaktadır. Bu şimdilik çok öne çıkmasa da aslında ileride BRICS'in çok ciddi farklılığı olarak ele alınacak bir konudur.

Buna çok güzel bir örnek vermek gerekirse; BRICS tarafından tasarlanan bir küresel ödeme yazılımı bulunmaktadır. Bu küresel ödeme programı yazılımında SWIFT, VISA, Master Card gibi Batı’ya ait ödeme sistemleri dışlanmamış aksine onlarında bu ödeme sistemine uyarlanması yoluna gidilmiştir.

TÜRKİYE NE YAPMALI

- Türkiye son dönemde denge politikası izliyor. Avrasya ve Atlantik arasında bir köprü olduğu, jeopolitik avantajını kullandığı belirtiliyor. Türkiye’nin denge politikasını sürdürmesi faydalı mı? Yoksa nasıl bir yol izlemeli?

Bu soru, çok stratejik ve önemli bir soru. 1922 yılında emperyalistleri ülkesinden kovan bir ülkenin vatandaşlarıyız. Ancak devamı olarak düşünmek zorunda olduğumuz bir Osmanlı İmparatorluğu var. Bu imparatorluk yaklaşık 200 yıl dünya liderliği diye nitelendirebileceğimiz bir pozisyonda bulunmuş. 1699 Karlofça Anlaşması ile Osmanlı hâkim sınıfları rüyadan uyanmış ve Batı'nın ciddi bir güç olarak karşısına dikildiğini görmüş. Karlofça Anlaşması’nı ünlü tarihçimiz Halil İnalcık, Osmanlı hâkim sınıflarının önceleri küçümseyerek baktıkları Batı’ya daha ciddi, örnek alınması ve dikkat edilmesi gereken ülkeler içinde bakmaya başladıkları anlaşma, dönüm noktası olarak tanımlar. Ayrıntıları geçersek 1839 yılında okunan Tanzimat Fermanı, Batı hayranlığının zirve olduğu yıllardır. 1952 NATO'ya üyelik artık Türk hâkim sınıflarının genetiğinin tamamen değiştirilmeye başladığı yıllardır.

Bu değişim doğal olarak Türk Devleti’nin de, bir Asya ülkesi olmamıza rağmen, zorlama ile Batı’ya yakın politikalar üretme, bir denge politikası uygulama şartlarına dönüşmüştür.

Türkiye önümüzdeki yıllarda geçmişte yıktığı bu koşulları tekrar değiştirerek Asya'da başı, dik emperyalizme karşı duran bir ülke olacaktır.

ABD Dolar