04 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Türk ulusunun kanı ile yazılan tarih: Çanakkale geçilmez!

Emperyalistler Çanakkale Boğazı’na dayandıklarında, işlerinin kolay olacaklarını sanır. Oysa karşılarında İttihat ve Terakki iktidarıyla büyük bir savaş gücüne dönen bir ordu vardır. Onlarca cephede parlayan Türk Ordusu’nun süngüsü, Çanakkale’de de emperyalistlerin hayallerini yıkar

Türk ulusunun kanı ile yazılan tarih: Çanakkale geçilmez!
General Hamilton deniz yenilgisi için anılarında “Irresistible, Ocean ve Bouvet battı! Diyorlar ki Bouvet, banyoya fırlatılmış bir fincan tabağı batışı gibi, denizde kaybolmuş. Inflexible ve Gauloise ise çok ağır yaralı.” ifadelerini kullanıyordu.
A+ A-
ASKAR YILMAZ

“Her Millet, toplumlarının gelişmesi için davalarının çözülmez duruma geldiğini görünce refahı bir başkasının toprağında arıyor”

(Lan Hamilton Çanakkale İngiliz-Fransız Orduları Komutanı)

Sultan II. Abdulhamid döneminde, adım adım savaşma gücünü yitiren Türk Ordusu, İttihat ve Terakki iktidarının kurulmasıyla çok kısa sürede toparlanır ve büyük bir savaş gücü haline gelir. “Ben Size Ölmeyi Emrediyorum” kitabının yazarı Edward J. Erickson “Modern Türk askeri tarihi Osmanlı İmparatorluğunda Jön Türk’lerin iktidara gelmesiyle” başladığını yazar. (age. S. 17) Dünya savaşına yaklaşık 3 milyona askerle katılan; Savaş boyunca Türk Ordusu “düşmanların çok korktuğu güçlü” bir ordu olarak varlığını kanıtlar. Birinci Dünya savaşı boyunca, Galiçya, Kafkaslar, Çanakkale, Libya, Filistin, Hicaz ve Bağdat arası çok geniş bir coğrafya üzerinde Türk ordusunun süngüsü parlar.

SAVAŞ İLANI!

İngiltere, Osmanlı devletine savaş ilan ettikten sonra, İngiltere’nin Düyunu Umumiye temsilcisi İstanbul’dan ayrılmadan önce “Eğer Almanya kazanırsa siz de Alman sömürgesi olacaksınız. İngiltere kazanırsa mahvoldunuz.” (Mustafa Kemal Tutkun. Çanakkale Ruhu 1915. S. 67) tehdidinde bulunur.

Yıl 1915! 1. Dünya savaşı bütün cephelerde sürsede, Savaş Osmanlı toprakları üzerinde yoğunlaşır. Mısır-İskenderiye Osmanlı Devletine karşı İngiliz-Fransız emperyalistlerinin saldırı merkezidir. Savaş başlamadan savaş kabinesi üyesi Lord Kitchener, General İan Hamilton’u makamına çağırır ve “Akdeniz Seferi Kuvvetleri Komutanlığı” görevi verildiğini bildirir. Bu arada Lord Kitchener Hamilton’a “Marmara Denizine bir denizaltı geçirdiğimiz zaman Çanakkale savunmasının çökeceğine” (Gelibolu Hatıraları 1915-S.14) inandığını söylemeyi unutmaz. Bu görüşmeden sonra “Akdeniz Seferi Kuvvetleri Komutanı” İan Hamilton sömürge ülkelerden toplayıp donattıkları ordunun komutasını devralmak için Mısır-İskenderiye’ye gider. Bundan sonraki gelişmeleri General Hamilton “Gelibolu Hatıraları 1915” isimli günlüklerinden okuyalım.

18 MART 1915 SABAHI; TÜRK TOPÇULARININ ZAFERİ!

Türk ulusunun kanı ile yazılan tarih: Çanakkale geçilmez! - Resim : 1
İhtiyat kuvvetlerinin savunma yerine saldırıya, hücuma kalkışması ile 19. Tümen’in 57. Alayı öncü kuvvet, hücum kuvveti konumuna geçer. Bu bağlamda söylenen “Ben size ölmeyi emrediyorum!” sözü, Mustafa Kemal’in taktik ve stratejik dehasını ifade eder.

Komutanlar şaşkın. Kaçmaya çalışan gemiler Mainlere çarptığında şaşkınlık korkuya dönüşür. İngiliz-Fransız zırhlıları saniyeler içinde boğazın sularına gömülür. Bu dehşet anını uzaktan izleyen Hamilton anılarına “İrresistible, Ocean ve Bouvet battı! Diyorlar ki Bouvet, banyoya fırlatılmış bir fincan tabağı batışı gibi, denizde kaybolmuş. İnflexible ve Gauloise ise çok ağır yaralı” (age. S. 36) olduğunu not etmiş. Filo komutanı Amiral Carden yenilgi sonrası yazdığı mesajında “Baylar! Meğer gördüğüm tatlı bir rüyaymış, anladım dostlarım anladım bir Türk dünyaya bedelmiş (...)” (aktaran M. Kemal Tutkun ‘Çanakkale Ruhu 1915 S. 624) sözleriyle ağır yenilgiyi itiraf eder. Yenilgi sonrası Amiral Carden iflah olmaz, hastalanır ve İngiltere’ye ulaşamadan yolda ölür. Filo komutanlığını Amiral de Robeck üstlenir. Amiral de Robeck de umutsuzluk içinde “Artık kara birliklerinin desteği olmadan Çanakkale Boğazı’nın aşılamayacağına kesinlikle” (İan Hamilton Gelibolu Hatıraları 1915 S. 40) inandığı mesajını iletir.

Fakat General Hamilton yenilgiyi hazmedemez; Kibirli General Günlüğüne “Ne var k, ağır bir darbe yedikten sonra geri çekildiler ve bize de söz hakkı verdiler” (age. S. 40) böbürlenmesi içindedir.

İngiliz-Fransız donanmasının sulara gömülüşünü acı acı izleyen Hamilton “Benim kişiliğimde olan birinin içinde güç tutulabilen bir duygu, ‘İlerle ve batan savaş gemilerinin intikamını hemen al” (age. S.45) diye içi kaynar. Kahraman Osmanlı ordusu Hamilton’a yaklaşık bir ay sonra tatmadığı ölüm duygusunu yaşatır.

18 Mart denizden yapılan saldırının püskürtülmesinden sonra, 24 Nisan da General İan Hamilton komutasında Gelibolu yarımadasının güney ve güney batı noktalarından çıkarma harekatı başlar. Çanakkale savaşı önce deniz, sonra kara çarpışmalarıyla iki aşamalı bir savaşa dönüşür.

HAMİLTON’UN HAYALLERİ!

Türk ulusunun kanı ile yazılan tarih: Çanakkale geçilmez! - Resim : 2
General Hamilton, Türk askeri için şöyle der: “Gerçekten ben hayatımda bu derece cesur asker görmedim. Bazıları ideal nitelikteler. Hücuma kalkıp ilerlemeye başladık mı, üzerlerine yağdırdığımız mermi sağanağına aldırmadan, soğukanlılıkla ayağa kalkıyor, siperlerinden fırlıyor ve başlıyor ateş etmeye...”

İngiliz-Fransız filosunun 18 Mart 1915 de yaşadığı ağır yenilgiyi unutan Hamilton, “Çanakkale boğazında Gelibolu Yarımadasında topçularımızın ve birliklerimizin şenliği başlayınca Türkler, çaldığımız havaya ayak uydurarak oynamak zorunda kalacaklar.” (age. S. 62) Sözleri bir generalden çok soytarının sözlerine benzer.“Akdeniz Seferi Kuvvetleri Komutanı” İan Hamilton “Gelibolu Hatıraları 1915” güncesinde emperyalist haydutluğun sadece parlak yanlarını görür: İskenderiye de orduları teftişi sırasında “Hiçbir ülkede bu kadar canlı bir geçiş töreni görülmez. Evet, Kleopatra’nın gözünü diktiği, Büyük Napolyon’un bile ele geçirmek istediği İskenderiye bugünlerde çok renkli gösterilere” (age.S.64) sahne olduğunu yazarken kendinden geçer.

İskenderiye de gördükleri karşısından kendinden geçen Hamilton, 14 Nisan 1915 günü Limni adasına demirleyen Arcadian zırhlısında “sabah erkenden başlayacak harekatta, güneş batarken Alçıtepe’nin elimize geçmiş olacağını” (age. S.83) güncesine yazarken, kolay zafer sarhoşluğu içindedir.

Gelibolu harekatı ve hedeflerini şöyle açıklar: “Askerlerimiz savaşın sona ermesi için, boğazları aşıp Rus dostlarımızla elele tutuşmamızın gerekli olduğunu biliyorlar” (age S.113) notunu yazar güncesine.

HAYALLER VE GERÇEKLER

Hamlton’un “Gelibolu Hatıraları 1915,” günlüklerinde karşı karşıya kaldığı gerçeklerin emperyalist hayallere olanak tanımadığı görülür. Deniz yenilgisinden sonr “batan gemilerinin intikamını almak için İskenderiye’ye geri döner. İskenderiye de Mısır kralı Fuat İngiliz-Fransız komutanlarına ziyafet çeker. Yemekte Kral Fuat “Çanakkale Boğazındaki Türk tahkimatının kesinlikle geçilmez güçte olduklarına” inanmamı istedi, “Kesinlikle” ve “geçilemez” kelimeleri beni çok etkilemez.” (age. s. 53) sözleriyle general Hamilton gerçekler karşısında Don Kişot tavrı içindedir.

İskenderiye’den yola çıkan, sömürgelerden devşirilen işgal orduları Gelibolu yarımadasının güney kıyılarından yapılan çıkarmayı izleyen Hamilton, bir süre sonra derin uykuya dalar. 26 Nisan 1915 akşama doğru “Sir İan, sir İan” sözleriyle uyandırıldığında, çıkarmaya komuta eden General Birdwood’un mesajını alır; Birdwood mesajında “...bütün gün süren ağır çarpışmalardan sonra, güçlerinin tükendiğini ve şimdide düşmanın soluk aldırmaz şarapnel hücumlarından ötürü, maneviyatlarının kırıldığını” (age. S. 117) bildirir. Türk ordusu, Gelibolu’nun güney ve güney batı kıyılarından çıkarma yapan işgal ordularına 24 Nisan sabahından itibaren cehennemi yaşatır. Çıkarma gemilerin üzerine yağan mermilerden bunalan askerler, gemiden inmek istemez. Gemiden çıkmak mutlak ölümdür. Çıkarmaya komuta eden kumandanlar kendi askerini silah ve kılıç zoruyla karaya çıkmaya zorlar.

Savaşın bir sonraki günlerinde General Hamilton Lord Kitchener’e yazdığı mesajında “Topçular tarafından çok iyi desteklenen, Türk piyade birliklerinin acımasızca direnişi...fakat karada kafamızı siperlerden çıkarmak daha olası değil...Çarpışmalar sırasında General Napier’in öldüğünü derin üzüntüyle” bildirir. (age. S.120) Bu sözleriyle şişirilmiş küstahlık savaşın ilk haftasında fazlasıyla karşılık bulur.

Türk ordusunun kahredici saldırıları karşısında Hamilton günlüğüne, “Keyes, Brithwaite, Aspinall, Godfrey, ümitleri kırılmış ve bezgin durumdalar, fakat onların hayal kırıklığı benimkinin yanında hiç kalır” (age. S.123) sözleriyle acı gerçeği itiraf eder!.

İşgal ordularının üstlendikleri İmroz adasından 17 Haziran 1915 de yazdığı bir raporunda “Gerçekten ben hayatımda bu derece cesur asker görmedim. Bazıları ideal nitelikteler. Hücuma kalkıp, ilerlemeye başladık mı, üzerlerine yağdırdığımız mermi sağanağına aldırmadan, soğukanlılıkla ayağa kalkıyor, siperlerinden fırlıyor ve başlıyor ateş etmeye...” (age. S. 198) General Hamilton karşı karşıya kaldığı deri hayal kırıklığı karşısında hayali teoriler üretmekten geri kalmaz. “Çağımızda ekonomik zafer nasıl kazanılabilir? 1-Amerika’nın sempatisini sağlayarak; 2-Constantinople’u Türklerden alarak” (age. S. 210) diye yazar. İstanbul’u “Türkler’den alma” hayali Ege Denizinin sularına gömülünce, ellerinde ABD’ye çakal olma kalır...

“BEN SİZE ÖLMEYİ EMREDİYORUM!

Osmanlı Genelkurmayı, Gelibolu Yarımadasını savunmakla görevli 5. Ordu komutanlığına Alman General Liman Von Sanders’i komutan tayin eder. Liman Von Sanders Paşa, 5. Ordunun Yarımadayı savunma ve ordunun konuşlanma planını hazırlar. Liman Paşa, düşman ordularının Saros Körfezi, Bolayır açıklarından çıkarma yapma olasılığını dikkate alan bir plan yapar. Bu plana göre 5. Ordunun ana karargâhı ve birlikler Gelibolu-Bolayır mıntıkasına yığılır.

İşgal ordularının yarımadanın güney ve güney batı kıyılarından çıkarma yapma olasılığı karşısında, hücum etme, “denize dökme” yerine, düşmanı oyalama, geri çekilme ve yarımadaya olabildiğince itilaf kuvvetlerinin yığılmasını öngören bir savunma düzenine göre ihtiyat kuvvetlerini tertipler. Liman Paşa'nın Gelibolu Yarımadasını savunma planının özünde, batı cephesinde savaşan Alman ordusunun yükünü hafifletme düşüncesi yatar. Gelibolu-Bolayır mıtıkasında konuşlanan 5. Ordunun Çanakkale boğazı ve İstanbul’un savunulması fazla bir önem arz etmediği bilinir. General Liman Paşanın hazırladığı savunma stratejisinin arka planında Alman ordularının doğu cephesinin güvenliğini sağlama dikkat çeker.

Düşman gemileri 25 Nisan öncesinde, Saros Körfezinin kuzeyinde küçük çaplı saldırılar düzenler. Gelibolu yarımadasının güney ve güney batı sahillerinde yapılan çıkarmayı perdelemeye çalışır. Bolayır açıklarında düşman gemilerinin göstermelik manevraları, güneyde başlayacak çıkarmayı kolaylaştırmaya yönelik aldatma taktikleridir.

3. Kolordu Komutanı Esat Paşa, 19’uncu Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal ve 5. Ordu Kurmay Başkanı Kazım (İnanç) Liman Paşa’nın savunma planına itiraz etmeleri sonucu değiştirmez.

24 Nisan sabahı Gelibolu yarımadasının güney ve güney batı açıklarından çıkarma yapan düşman kuvvetlerine karşı, Esat Paşa ve Yarbay Mustafa Kemal’in ihtiyat kuvvetleri hücuma geçer. 5. Ordunun savaş planlarının tersine savaş Seddülbahir, Kabatepe ve Kemikli köyü sahilleri arasında yoğunlaşır. Güncel deyimle Türk Ordusu “yerli ve milli” plana göre konuşlanır. Yarbay Mustafa Kemal’in “Ben Size Ölmeyi Emrediyorum” komutu, bir anlamda 5. Ordunun konuşlanma planlarına, yerinde ve zamanında yapılan silahlı itiraz niteliği taşır.

Düşmanın gerçek amacını ve planlarını doğru çözümleyen Yarbay Mustafa Kemal, 24 Nisan 1915 de başlayan çıkarma harekâtını “hücumla” karşılar. “Ben Size Ölmeyi Emrediyorum” sözü, risk alan bir komutanın sözüdür! Cesaret, atılganlık ifade etmesine karşın, üstün bir komutanın öngörüsünü ifade eder. Mustafa Kemal’in öngürülerinin tersi bir gelişme yaşansaydı tasfiye olurdu.

Yarbay Mustafa Kemal’in “Ben Size Ölmeyi Emrediyorum” sözünü tarih araştırması yapanlar yeterince tartışmaz. Bu söz, düşman saldırısı karşısında askeri cesaretlendirmek için söylenmiş ve salt cesaret ifade eden, bir slogan olarak algılanamaz. Mustafa Kemal 25 Nisan 1915’i izleyen günlerde “Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve komutanlar gelebilir” derken, arkasında ihtiyat kuvvetinin olmadığını biliyor. Komuta ettiği birliğin kendisi ihtiyat kuvveti! Düşmanı oyalama ve yarımadayı iç kesimlerde savunmakla görevli ihtiyat kuvveti, düşmana karşı taarruza kalkıyor. Yarbay Mustafa Kemal, “taarruz emrinin” 5. Ordunun savaş planlarına aykırı olduğunu biliyor! 19. Tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal kendisine verilmeyen görevle kendisini yetkilendiriyor. Somut gelişme karşısında inisiyatif alıyor.

İtiyat kuvvetlerinin savunma yerine saldırıya, hücuma kalkışması ile 19. Tümenin 57. Alayı öncü kuvvet, hücum kuvveti konumuna geçer. Bu bağlamda söylenen “Ben Size Ölmeyi Emrediyorum” sözü, Mustafa Kemal’in taktik ve stratejik dehasını ifade eder.

Yarımadanın güneyinde birliklerin taarruza kalkması sonucu 5. Ordunun konuşlanma planı hızla değişir. Gelibolu yarımadasının güney ve güney batı kıyılarına çıkarma yapan düşmana karşı hızla mevzi almaya başlar. Türk kuvvetleri düşmanın karaya ayak basmasını engelleme amacıyla yeniden tertiplenir. Yarımadanın en kuzeyi, Bolayır da toplanan 5. Ordu birlikleri, Yarımadanın güney ve güneybatı kıyılarında çarpışmaya katılır. Liman Von Sanders’in “yığınakta yaptığı hata” sonucu, Çanakkale kara savaşları uzar, daha fazla mehmetçik can verir.

Savaşın izlediği seyir sonucu, 24 Nisan 1915’den 10 Ocak 1916’ya değin süren kara savaşları, işgal orduların yenilip kaçmasıyla Gelibolu yarımadası işgalden arınır. Dolayısıyla Osmanlı Devleti Mondros Ateşkes Antlaşmasına değin göreceli devlet egemenliğini korur.

Ian Hamilton Çanakkale Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı Devleti Savaş