Üç milyon yuanla restore edilen iki yüzyıllık camiî
Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde Hotan Büyük Camiî’ni ziyaret ediyoruz. Camiî imamının bizleri cemaatle karşıladı. 'Selamünaleyküm' diyerek iki ellerimizi kavuşturduk.
Camiye giriş merdivenlerinden çıkarken, yapının görkeminden etkilenmemek elde değil…. Bu camide de ilk dikkatimizi çeken şey, çok düzenli, çok temiz olması. Avluda oturan Müslümanlarla karşılaşıyoruz. Bazıları hemen kalkıp yanımıza geliyor. 'Selamünaleyküm'… 'Aleykümselam' sesleri camiî avlusunda yankılanıyor.

Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde Hotan Büyük Camiî’sindeyiz. Bu camiî buranın en eski yapılarından. Yapım yılı 1848. Neredeyse 200 yıllık bir geçmişi olan bu caminin imamı Hasan Tursun Niyaz, bizi kapıda karşılıyor. Niyaz, 34 yıllık imam. 15 yıldır burada görevli. İmam Niyaz’la koyu bir sohbete başlıyoruz:
Ramazan sizin için ne ifade ediyor?
Ramazan orucu, İslâmî takvimin dokuzuncu ayında yerine getirilen İslâm’ın beş temel ibadetinden biridir. Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde farz kılındı ki, takvâya ulaşasınız.” (Bakara Suresi, 183. ayet.) Bu ayetle oruç, Müslümanlar için farz kılınmıştır. Ramazan ayı başladığında, Müslümanlar bu ibadeti yerine getirirler.
Hotan şehrinde yaşayan tüm Müslümanlar, şafaktan gün batımına kadar oruçlarını tutarlar. Oruç sırasında yemekten, içmekten, cinsel ilişkiden, dedikodudan ve kalp kırmaktan uzak dururlar. Günlük yaşamda, sahur ve iftar yemekleri evde rahatlıkla hazırlanabilir. Ayrıca, dışarıda da birçok restoran ve market iftar yemekleri sunar. Yeni açılan restoranlar sayesinde iftar ihtiyaçları kolayca karşılanabilir. Bu nedenle, oruç tutmak konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmaz.
Çin’in düşmanları, ABD ve Batı medyası Çin Halk Cumhuriyet’indeki Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki camilerin yıkıldığını, Müslümanların oruçlarının zorla bozulduğunu, ibadet özgürlüklerinin kısıtlandıklarını iddia ediyor. Bunun hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyim?

Dışarıdan gelen bazı iddialar, oruç tutmanın veya namaz kılmanın yasaklandığını iddia ediyor. Bu iddialar tamamen asılsızdır ve ülkemizin dinî özgürlük politikalarını karalamaya yönelik kasıtlı çabaların bir ürünüdür. Bizler bu tür iddialara kesinlikle karşı çıkıyoruz. Şu anda bulunduğumuz camiî, 1848 yılında inşa edilmiş olup, yıllar içinde devlet tarafından 3 milyon yuanın üzerinde bir bütçeyle restore edilmiştir. 2019 yılında da yeniden onarımdan geçirilmiştir. Camimiz su, elektrik, doğal gaz, iletişim gibi tüm modern imkânlara sahiptir.
Ben bu camide on beş yıldır imam olarak görev yapıyorum. Devlet, bana aylık 3 bin 600 yuan yaşam desteği sağlıyor. Toplantılara katıldığımızda, yol, yemek ve konaklama masraflarımız karşılanıyor ve ayrıca katılım için ek ödeme yapılıyor. Bunun yanı sıra, dinî personel olarak yılda bir kez ücretsiz sağlık kontrolünden geçiyoruz. Sağlık sigortası, kaza sigortası ve emeklilik sigortası gibi imkânlardan yararlanıyoruz. Camimizin çevresi ve koşulları da oldukça iyi durumda. Eğer camiler yıkılsaydı, şu anda burada oturuyor olmazdık, değil mi? Şehrimizde birçok geniş ve modern camiî bulunmaktadır ve halkın yaşam koşulları da oldukça iyidir.

Ben şu anda oruç tutuyorum ve ailem de oruç tutuyor. Oruç tutmak isteyenler tutabilir, tutmak istemeyenler ise zorlanamaz. Bu tamamen kişisel bir özgürlüktür. Ülkemizde dinî özgürlükler tam olarak korunmaktadır. Oruç tutabilir, namaz kılabilir, evde Kur’ân-ı Kerim okuyabilir ve diğer dinî faaliyetlerimizi özgürce yerine getirebiliriz.
Türkiye’deki Müslüman kardeşlerime de şunu söylemek isterim: Türk halkının sağlık, mutluluk ve huzur içinde yaşamasını diliyorum. Ramazan Bayramınız mübarek olsun!