05 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uğur Sofu’nun hayat mücadelesi beyaz perdede

Müzisyen, yapımcı Uğur Sofu’nun hayat mücadelesi beyaz perdeye taşınıyor. ‘Uğur’lu Anne’ filmini anlatan Sofu, ‘Bu hikâyenin, sadece benim için değil, benim gibi zorluklarla mücadele eden herkes için bir umut ışığı olacağına inanıyorum.’ dedi

Uğur Sofu’nun hayat mücadelesi beyaz perdede: Herkes için bir umut ışığı olacağına inanıyorum... Uğur’lu Anne filmi nasıl ortaya çıktı?

Müzisyen, senarist Uğur Sofu’nun hayat hikayesini konu edindiği “Uğur’lu Anne” yakında izleyiciyle buluşacak. Küçük yaşlarda yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle engelli kalan ve göç ettiği Almanya’da müzikle engelleri aşan Sofu’nun filmi, Almanya’daki Hessen Film Enstitüsünce desteklendi.

Cevahir Çokbilir’in yönetmen koltuğunda oturduğu film, engellilerin güçlüklere karşı hayatta başarılı olabileceğini göstermeyi amaçlıyor. Film aynı zamanda Türkiye ve Almanya arasında da bir kültürel köprü kuruyor. “Uğur’lu Anne”nin çekimleri hem Türkiye’de hem de Almanya’da yapılacak.

Filmin senaristi Uğur Sofu, “Uğur’lu Anne”nin ortaya çıkış sürecini Aydınlık’a anlattı.

Uğur Sofu’nun hayat mücadelesi beyaz perdede - Resim : 1

‘DERİN BİR SORUMLULUK HİSSETTİM’

- İlk olarak film gerçek bir hayat hikayesinden hareketle senaryolaştırıldı ve yola çıktı. Bu süreçte kendi hikayenizi beyaz perdeye taşımak isterken neler hissettiniz? Sonuçta bu herkesin deneyimleyebileceği bir şey değil.

Kendi hikayemi beyaz perdeye taşıma fikri hem heyecan verici hem de derin bir sorumluluk hissettiren bir süreç oldu. Senaryoyu yazarken yaşadığım anıları ve duyguları tekrar gözden geçirmek, bir yandan beni zorladı, bir yandan da dönüp baktığımda hayatıma başka bir perspektiften bakmamı sağladı.

Bu süreçte, proje danışmanım ve ortak senaristim Cevahir Çokbilir’in katkıları ile eşim ve senaryo doktorum Muhabbet Sofu’nun desteği, hikâyeyi daha derin ve anlamlı bir hale getirdi. Bu hikâyenin, sadece benim için değil, benim gibi zorluklarla mücadele eden herkes için bir umut ışığı olacağına inanıyorum.

Uğur Sofu’nun hayat mücadelesi beyaz perdede - Resim : 2

ALMAN OYUNCULAR TÜRK TOPLUMUNU YAKINDAN KEŞFETTİ

- Daha önce verdiğiniz bir röportajda, filmde Türk ve Alman oyuncuların yer aldığını ve bu sayede kültürel bir etkileşim oluşacağını ifade ettiniz. Çekim sürecinde Alman oyuncuların özellikle Türk kültürüne ilgilerinin artacağına da inanıyor musunuz?

Deneme çekimleri İstanbul’da, Türk oyuncuların katılımıyla gerçekleştirildi. Bildiğiniz üzere, filmimizi Almanya Hessen Film destekli bir şekilde hayata geçirmek istediğimizden dolayı her adımı ve süreci jüri ve kurumlara sunmamız gerekiyor. Filmin yüzde 60’ından fazlası Almanya’da geçeceği için hikâyede Türk ve Alman karakterlerin bağları önemli bir yer tutuyor.

Almanya’dan oyuncu adaylarıyla gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, yıllardır iç içe yaşadıkları Türk toplumunun sadece feodal yapısının olumlu yönlerini değil, aynı zamanda kaderi belirleyici ve daha zorlu taraflarını da fark ettiklerini gördük.

Bu keşifler ve etkileşimler, onların kültürel bir bağ kurmasını sağladı ve bu filmde yer alma isteklerini doğal olarak artırdı. Filmin ortak yapımcısı olan Taha Feyizli’nin, yönetmen olarak ödüllerle dolu filmografisi, “Uğurlu Anne” projesi için büyük bir değer taşıyor.

Feyizli’nin bu projeye olan katkısı, yalnızca yapım süreçlerini değil, aynı zamanda filmin uluslararası arenadaki prestijini de artırıyor. Almanya’nın ilgisinin bu projeye artmasında, onun tecrübeleri ve başarısının büyük bir payı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

HİKÂYE BÜYÜK BİR MERAK UYANDIRDI

- Film Alman kamuoyunda nasıl karşılandı?

Hessen Film’in senaryo desteğini almanın ardından, filmimiz Alman kamuoyunda hem basının hem de çeşitli kuruluşların dikkatini çekmeyi başardı. Hikâyenin çok yönlü olması, farklı toplumsal yaralara dokunması ve gerçek bir hayat hikayesinden esinlenmiş olması, büyük bir merak uyandırdı. Bu durum, projemizin birçok basın organında yer almasını sağladı ve kamuoyunda önemli bir etki yarattı. Özellikle hikâyenin derinliği ve evrensel temaları hem sinemaseverleri hem de sosyal meselelere duyarlı kesimleri heyecanlandırdı.

‘HER ZAMAN BİR ÇIKIŞ YOLU VARDIR’

- Yaşam öykünüzün çocuklara umut ve ilham kaynağı olmasını istediğinizi ifade ediyorsunuz. Siz nasıl bu umudu ve ilhamı edindiniz?

Benim niyetim yalnızca engelli çocuklara umut olmak değil; aynı zamanda feodal aile yapılarının ve savunmasız bırakan düzenlerin ne denli etkili olduğunu göstermek. Yaşadığınız çevrenin ve kültürel yapının bazen kaderinizi nasıl şekillendirebildiğini, bunu iliklerime kadar hissederek yaşadım.

İsterim ki benim geçtiğim bu zorlu yolları başka çocuklar yaşamasın, onları destekleyen ve hayallerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan bir dünyada büyüsünler. Umut olmak demişken, karanlıklar olmasa ışığın hükmü kalmazdı.

Ben de kendi karanlıklarımda bu ışığı bulmayı öğrendim ve şimdi bu ışığın başkalarına yol göstermesini istiyorum. Hayat, ne kadar zor olursa olsun, her zaman bir çıkış yolu vardır ve ben bu mesajı tüm çocuklara ulaştırmayı hayal ediyorum.

SİNEFİLOZOFİ SEMPOZYUMU 7-8 ARALIK’TA

Uğur Sofu’nun hayat mücadelesi beyaz perdede - Resim : 3

KÜLTÜR SANAT SERVİSİ

Bu yıl 7’ncisi düzenlenen Sinefilozofi Uluslararası Sinema ve Felsefe Sempozyumu 7-8 Aralık tarihinde Cermodern’de yapılacak.

7. Sinefilozofi Sempozyumu, sinemanın toplumsal, politik ve felsefi boyutlarına derinlemesine bir bakış sunmayı amaçlıyor. Alanında uluslararası üne sahip isimleri ağırlayacak olan sempozyumun ana konuşmacıları Sinema ve medya teorisi üzerine çalışmalarıyla tanınan, Politik Film, Üçüncü Sinema’nın Diyalektiği ve Yeni Başlayanlar İçin Kapital gibi önemli eserlerin yazarı Prof. Mike Wayne, felsefe, etik ve estetik ekseninde sinema üzerine çalışan, Film-Philosophy dergisi yayın kurulu üyesi Dr. Chiara Quaranta ve film felsefesi alanında yenilikçi çalışmalarıyla bilinen Dr. Cristóbal Escobar olacak.

SEMİH KAPLANOĞLU VE PETZOLD İLE SÖYLEŞİ

Sempozyum kapsamında, sinemanın iki büyük ustası Semih Kaplanoğlu ve Christian Petzold da sinemaseverlerle bir araya gelecek. Her iki yönetmen de kendi filmlerinden ve sinema anlayışlarından yola çıkarak ilham verici bir diyalog sunacak.

KATILIM AYRINTILARI BELLİ OLDU

Uluslararası katılımcılar için hibrit bir yapıda düzenlenecek olan sempozyum, yurt içinden katılacak sanatseverleri yüz yüze bir deneyimle ağırlayacak. Etkinlik, sinema ve felsefenin kesişiminde yer alan güncel tartışmaların bir parçası olmak isteyen herkes için eşsiz bir fırsat sunacak.

Film Müzisyen Almanya Müzik