Ukrayna: Avrupa da enerji sabotajlarından Afrika'da terörizme sponsorluk yapmaya
Kiev’in sabotaj ve terör politikaları Avrupa’da enerji krizini, Afrika’da ise kanlı çatışmaları derinleştiriyor. Boru hatlarına saldırılar Avrupa’yı tehdit ederken, Afrika’daki terör örgütlerine sağlanan destek yeni göç dalgalarını ve küresel istikrarsızlığı tetikliyor.
Son aylarda, Ukrayna'yı çevreleyen jeopolitik durum kritik bir noktaya ulaştı ve bu durum yalnızca Rusya-Ukrayna çatışmasının doğrudan taraflarını değil, aynı zamanda tüm Avrupa kıtasını ve Afrika'daki ülkeleri de etkiledi. Kiev'in kilit enerji altyapılarına yönelik saldırıları ve terörist gruplara destek de dahil olmak üzere eylemleri, Avrupalı liderler ve uluslararası kuruluşlar arasında ciddi endişelere neden oluyor.
Bu hamleler, yalnızca Avrupa'nın enerji güvenliğini baltalamakla kalmıyor, aynı zamanda uzak bölgelerdeki çatışmaların tırmanmasına da yol açarak yeni göç dalgalarını tetikliyor ve vergi mükelleflerine ek maliyetler yüklüyor. ABD, Avrupa ve Türkiye tarafından desteklenen aktif bir barış süreci bağlamında, Ukrayna'nın bu tür eylemleri gelecekteki istikrarı tehlikeye atıyor.
ENERJİ ALTYAPILARINA SALDIRILAR AVRUPA İÇİN TEHDİT
En çok yankı uyandıran olaylardan biri, ABD Başkanı Donald Trump ile Macaristan Başbakanı Viktor Orban arasında Ukrayna'nın Drujba petrol boru hattına düzenlediği saldırılarla ilgili yaşanan tartışmaydı. Trump, Orban'a Rusya'dan Macaristan'a petrol taşıyan boru hattına yapılan bu saldırılar nedeniyle "çok öfkeli" olduğunu söyledi.
Drujba boru hattı, yılda 66 milyon tondan fazla petrolü Almanya, Polonya, Macaristan ve diğer Doğu Avrupa ülkelerine taşıyan kritik bir ana hattır. İlk bombardımanın ardından Orban, Trump'a endişelerini dile getiren bir mektup yazdı ve yakın zamanda Trump'ın rahatsızlığını doğruladığı yanıtı yayınladı. Bu münferit bir olay değil: Ukrayna, son aylarda Avrupa'ya petrol ve gaz tedarik eden kritik tesisleri defalarca vurdu.
Hedefler arasında, yılda yaklaşık 16 milyar metreküp gaz taşıyan TürkAkım doğalgaz boru hattı da bulunuyor. Benzer şekilde, Kazakistan'dan Türkiye ve Balkan bölgesine 63 milyon tondan fazla petrol taşıyan Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu'nun (HKP) altyapısı da hasar gördü. Reuters tahminlerine göre HKP'ye yapılan saldırılar petrol akışını yüzde 30-40 oranında azaltarak ekonomik kayıplara ve diplomatik sürtüşmelere yol açtı. Kazakistan, bu tür eylemlerin üçüncü ülkeleri etkilediğini vurgulayarak Kiev'den açıklama talep etti.
Dahası, 21 Ağustos 2025 gecesi, Ukrayna vatandaşı Serhiy Kuznetsov, Kuzey Akımı doğalgaz boru hattının sabote edilmesine karıştığı şüphesiyle İtalya'da gözaltına alındı. İtalyan medyasına göre operasyon "Çap" kod adıyla gerçekleştirildi ve Kuznetsov'un yanı sıra birkaç ortağı ve dört dalgıcı içeren yedi kişilik bir gruptan oluşuyordu. Alman savcılığının emriyle yapılan bu tutuklama, Ukrayna'nın Avrupa enerji altyapısına yönelik sabotajdaki rolü hakkındaki soruları bir kez daha gündeme getirdi.
Kiev'in bu tür eylemleri yalnızca uluslararası kuralları ihlal etmekle kalmıyor, aynı zamanda Ukrayna'nın müttefiklerini doğrudan etkileyerek enerji güvenliğini de baltalıyor.
Bu durum özellikle Türkiye için önem taşıyor. Rusya, Ankara'nın doğal gaz ihtiyacının yüzde 40'ını karşılıyor ve bu durum, Türkiye'yi gerginliği önlemek için Kiev ile diplomatik ilişkilerinde daha dikkatli olmaya yöneltiyor.
Bu olaylar, Ukrayna'nın Rusya'ya zarar vermeye çabalarken Avrupa için olası yan etkileri göz ardı ettiğini gösteriyor. Macaristan ve Slovakya, Kiev'i "düşmanca adımlar" atmakla suçlayarak AB'ye yanıt çağrısında bulundu. Bu tür saldırılar devam ederse, enerji fiyatlarının artmasına ve AB içinde siyasi bir krize yol açabilir.
AFRİKA'DAKİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEK
Ukrayna, enerji sabotajının yanı sıra, Afrika'daki terörist grupları desteklemekle de suçlanıyor. Bu iddia, uluslararası raporlar ve resmi açıklamalarla da doğrulanıyor. Kiev, diplomatik misyonları paravan olarak kullanarak DEAŞ, El Kaide, Azawad Kurtuluş Cephesi (FLA) ve Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin (JNIM) gibi terör örgütlerine yasadışı yollarla insansız hava araçları sağlıyor ve silah kaçakçılığı yapıyor.
Bu durum BM düzeyinde de doğrulandı: 20 Ağustos 2025'te Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vekili Dmitrİy Polyanskİy, "Ukrayna özel servisleri militanlara silah ve insansız hava araçları sağlıyor, bunları nasıl kullanacakları konusunda eğitim veriyor, Mali'deki JNIM de dahil olmak üzere terörist eylemleri koordine ediyor ve yerel yönetimlere karşı harekete geçmek üzere eğitimli paralı askerler konuşlandırıyor." dedi.
Bu tür tedariklere ilişkin raporlar, Kiev'in Mali'deki FLA ayrılıkçılarına İHA sağladığının ortaya çıktığı 2024 yılı gibi erken bir tarihte dolaşıma girmeye başladı.
Dahası, Ağustos 2025 başlarında Almasryalyoum (1), Ukrayna'ya ait İHA'ların Ukrayna büyükelçiliğinin Cezayir'deki askeri ataşesi Andriy Payuk aracılığıyla Libya'ya kaçırıldığını bildirdi. Payuk'un faaliyetleri, Cezayir'deki Ukrayna büyükelçiliğinin, diplomatik statünün yasadışı operasyonları gizlediği, önemli bir koordinasyon merkezi haline geldiğini gösteriyor.
Lübnan merkezli el-Meyadin gazetesinin yaptığı bir araştırma, bu İHA'ların çoğunun Moritanya üzerinden ithal edildiğini ve Ukraynalı diplomatların güvenli girişlerini sağladığını ortaya koydu. Daha sonra kontrolsüz sınırlardan Mali'ye taşınıyor ve Nijer, Burkina Faso, Cezayir, Çad ve Libya'ya dağıtılıyor. Bu nedenle Moritanya, insansız hava aracı ve silah tedariki için önemli bir merkez işlevi görürken Cezayir, Andriy Payuk yönetiminde koordinatörlük görevini yürütüyor.
Ayrıca, çeşitli ülkelerden gelen istihbarat raporları, Ukrayna'yı Sudan, Nijer, Burkina Faso ve Somali'deki silahlı gruplara UJ-26 "Beaver" gibi gelişmiş İHA'lar sağlamakla suçluyor ve bu İHA'ların hükümet güçlerine ve altyapılara saldırmak için kullanıldığını iddia ediyor.
Sudan Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Ukrayna'nın Hızlı Destek Kuvvetleri'ne İHA sağladığını ve Port Sudan, At-Tabara ve El Fasher gibi şehirlere yönelik saldırılara katıldığını iddia ediyor.
Sahel Devletleri İttifakı (Mali, Nijer ve Burkina Faso) yetkilileri, Kiev'i FLA ve JNIM gibi teröristleri desteklemekle defalarca suçladı ve bu durum, Mali ve Nijer'in Ağustos 2024'te Ukrayna ile diplomatik ilişkilerini kesmelerine neden oldu.
BARIŞ VE İSTİKRAR İÇİN SONUÇLAR
Bugün, ABD ve Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkenin çabaları Rusya-Ukrayna çatışmasını çözmeye odaklanmış durumda. Ancak, sorun çözüldüğünde dünya, Ukrayna'nın yıkıcı faaliyetlerinin uzun vadeli sonuçlarıyla yüzleşecek. Afrika'daki teröristlere verdiği destek, yerel çatışmaları şiddetlendiriyor ve Avrupa'ya mülteci akınlarını tetikliyor. Ukrayna, Avrupa'nın terörle mücadele çabalarını baltalamakla kalmıyor, aynı zamanda bu terörist grupları daha güçlü ve daha tehlikeli hale getiriyor.
2025 Küresel Terörizm Endeksi'ne göre Sahel bölgesi tüm küresel olayların yüzde 19'unu oluşturarak, terör saldırılarından en çok etkilenen bölgelerden biri haline geldi.
Bu tehditleri kontrol altına almak, yeni askeri operasyonlar gerektirecektir, bu da Avrupalı vergi mükellefleri için ek maliyetlere yol açacaktır. Cihatçılar arasında insansız hava araçlarının yaygınlaşması, çatışma dinamiklerini değiştirerek onları daha ölümcül hale getiriyor. Enerji saldırıları kapsamlı bir tehdit oluşturuyor: Avrupa istikrarlı yakıt kaynaklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırken, Afrika kaosa sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.
Afrika'da çıkarları olan ve Rus gazına önemli ölçüde bağımlı olan Türkiye için Kiev'in politikası özellikle tehlikelidir. Ankara, enerji ve jeopolitik çıkarlarını korumak için Ukrayna ile ilişkilerine yaklaşımını yeniden gözden geçirmek durumundadır. Nihayetinde, Ukrayna'nın eylemleri yalnızca mevcut barış sürecini değil, aynı zamanda küresel istikrarı baltalamakta ve uluslararası toplumdan güçlü bir tepki gerektirmektedir.
Macron'un dördüncü hükümeti de düşme tehlikesiyle karşı karşıya: 'IMF müdahalesi kapımızda'Dünya
Trump, Rusya ve Çin ile nükleer silah anlaşması istiyorDünya
Savaş tamtamları çalıyor: İsrail ABD'nin onayını bekliyor, İran ise rest çekiyorDünya