Uluslararası rekabet gücü yüzde 1,4 oranında azaldı
TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi (TÜSİAD-RGE)’nin 2. çeyrek sonuçları, TÜSİAD Ankara Temsilciliği’nde düzenlenen toplantıda değerlendirildi.
TÜSİAD Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç’ın yönettiği toplantının konuşmacıları Prof. Dr. Hakan Kara, Oğuz Atuk ve Doç. Dr. Şeref Saygılı oldu.
Son açıklanan endekse göre, uluslararası rekabet gücümüz yılın ikinci çeyreğinde sınırlı bir iyileşmeye işaret etse de yıllık bazda yüzde 1,4 oranında azaldı. İhracatçı sektörlerin maliyet bazlı rekabet gücündeki zayıf görünüm sürerken, endeks 2015 yılı değerinin altında kalmaya devam etti.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan’ın etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, “TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi”nin, ülkemizde imalat sanayi sektörlerinin ana ihracat pazarında rakip ülkelerle karşılaştırmalı olarak üretim maliyetini incelediğini; bu incelemenin ana başlıklarının ara malı, enerji, iş gücü ve finansman olduğunu ifade etti.
‘REKABET GÜCÜMÜZ SON 10 YILIN EN DÜŞÜK DÜZEYİNDE’
Turan, “Böylece zaman içinde maliyet bazlı rekabet dinamiklerimizin rakiplerimiz karşısında nasıl değiştiği detaylı analiz ediliyor. Benzer şekilde hangi kalemlerin rekabetçiliğimiz üzerinde ne boyutta etkili olduğunu da anlama fırsatımız oluyor.” sözleriyle endeksin amacını açıkladı.
Turan, “2025'in birinci çeyrek sonuçlarında rekabet gücümüzün son 10 yılın en düşük düzeyinde olduğunu görmüştük. Şimdi ise ikinci çeyrek 2025 sonuçlarına göre TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi sınırlı bir iyileşmeye işaret etmektedir.” bilgisini paylaştı.
Özellikle içinden geçtiğimiz küresel süreç, korumacılığın artması, gümrük vergileri, artan jeopolitik riskler ve hızlı gelişen teknoloji, ihracat pazarlarında rekabet koşullarının kökten değişmesiyle sonuçlandığını söyleyen Turan, şöyle konuştu:
“Ülkeler rekabet güçlerini kazanabilmek için verimliliklerini artırmanın yollarını arıyorlar. Dolayısıyla küresel bazda rekabet koşullarını özellikle veri bazlı ve sağlıklı teşhis etmek çok daha önemli hale gelmiş durumda. Türkiye, coğrafi konumu, altyapı yatırımları, sofistike özel sektörüyle doğru adımları atarak AB gibi ortaklarıyla ekonomik entegrasyonunu derinleştirebilir ve küresel değer zincirindeki konumunu güçlendirebilirse, katma değerli marka da üretim yapabilirse, olası ticaret savaşlarından avantajlı çıkan ülkelerden bir olabiliriz. Ben görev gereği çok dolaşıyorum, Türkiye'de iş yapan, dünyanın her yerinde iş yapar.”