Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Vatan Partisi Çin Temsilcisi: Avrupa ya özerk olacak ya da ABD ile birlikte kaybedecek

AB-Çin zirvesinde ikili ilişkilerdeki gerginlik ve Çin'in kararlılık mesajı öne çıktı. ABD’ye bağlanmanın AB’yi dış politikada düşürdüğü durum gün yüzüne çıktı. Vatan Partisi Çin Temsilcisi Orçun Göktürk, zirveyi Aydınlık Avrupa'ya değerlendirdi.

Vatan Partisi Çin Temsilcisi: Avrupa ya özerk olacak ya da ABD ile birlikte kaybedecek
TOLGA DİŞÇİ

25. AB-Çin zirvesi Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Pekin’de 24 Temmuz’da yapıldı. Avrupa Konseyi Başkanı António Costa ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Başbakan Li Qiang ile iki ayrı oturumda bir araya geldi. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas da toplantılara katıldı. İkili ilişkilerin 50. yılı şerefine gerçekleştirilen zirvede ikili ticaret, küresel iklim değişikli, Rusya - Ukrayna savaşı gibi konular ele alındı. Vatan Partisi Çin Halk Cumhuriyeti Temsilcisi İbrahim Orçun Göktürk, zirveye ilişkin Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtladı. Avrupa’nın kendi iradesini ABD’ye teslim eden politikalarına karşı Çin’in net bir tutum aldığına dikkat çeken Göktürk, Çin’in ilk kez AB’ye “bu ilişki böyle devam edemez” mesajı verdiğini söyledi.

ÇİN, STRATEJİK BİR KARAR VERİLMESİNİ İSTEDİ

Vatan Partisi Çin Temsilcisi: Avrupa ya özerk olacak ya da ABD ile birlikte kaybedecek - Resim : 1

■Zirvenin başlangıçta iki gün olarak planlandığı ancak Çin tarafının talebiyle sonradan bir güne indirildiği belirtiliyor. Zirve, iki taraf arasındaki ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde mi gerçekleştirildi?

Çin-AB ilişkileri bir süredir istikrarsız bir zeminde ilerliyor. AB, Çin’i bir yandan büyük bir pazar diğer yandan da stratejik bir tehdit olarak görüyor. Bunu AB’nin son güvenlik ve dış politika konsepti belgelerinde açıkça görebiliyoruz. Çin ise AB’yi kendi egemen çıkarlarını sürekli sorgulayan, bağımsız karar alma iradesini Washington’un çizdiği stratejik hatlara ipotek etmiş bir aktör olarak değerlendiriyor. Zirvenin bir güne indirilmiş olması bence Çin’in kararlılığını gösteriyor. Çin tarafı böylece “ılımlı diyalog” görüntüsü yerine kısa ve net mesajlarla, ilişkinin bundan sonra nasıl şekilleneceğinin zeminini test ediyor. Çin, uzatmalı bir müzakere oyunu oynamak istemedi, esaslı bir stratejik karar verilmesini istedi.

Kısaca şunu da belirtmek gerekir. Batı’da birçok liberalin belirttiği gibi Trump sonrası Çin, Avrupa’yı yanına çekmek için sistem içi politikalara yönelmedi. Alibaba Grup’un sahip olduğu South China Morning Post (SCMP) gazetesinde bile “AB’nin Çin karşısında tutarsızlığı ve ABD'ye boyun eğmesi, onu önemsiz bir duruma düşürdü ve her iki güçle olan nüfuzunu zayıflattı.” analizleri yer aldı. Ki Hong Kong merkezli bu gazete Çin’de dışa açılımcı güçlerin sesi konumundadır. Çin içinde AB’ye karşı kararlı bir tutum var.

BATI AYRILIKÇILIĞI KÖRÜKLÜYOR

Vatan Partisi Çin Temsilcisi: Avrupa ya özerk olacak ya da ABD ile birlikte kaybedecek - Resim : 2

■ AB tarafı toplantıda Sinciang, Tibet ve Hong Kong bölgelerindeki insan haklarına ilişkin "endişelerini" dile getirirken, "tek Çin" politikasını ise devam ettirdiğini ifade etti. Burada bir çelişki yok mu? Çin, insan haklarına ilişkin böyle taleplere nasıl yaklaşıyor?

Bu söylem, Batı’nın sözde kendi değerlerini evrensel normlar olarak dayatmasının net bir aracı. Çin ise bu yaklaşımı, içişlerine müdahale ve jeopolitik baskı kurma aracı olarak görüyor ki haksız da değil. Çin’in tepkisi net: Bu meseleler Çin’in içişleridir ve insan hakları söyleminin arkasında aslında ayrılıkçılığı destekleyen, Çin’i istikrarsızlaştırmak isteyen bir siyasi ajanda vardır. Batı, kendi geçmişine bakmadan Çin’e demokrasi ve özgürlük dersi vermeye çalışıyor. Oysa Çin’in iç istikrarı, Batı tipi “hak ve özgürlük” şovundan çok daha sahici bir toplumsal uzlaşmaya dayanıyor.

ÇİN ARTIK KENDİ İÇ PAZARINA ODAKLANIYOR

Vatan Partisi Çin Temsilcisi: Avrupa ya özerk olacak ya da ABD ile birlikte kaybedecek - Resim : 3

■ Zirvenin önemli konularından biri de AB'nin firmalar için Çin pazarına daha fazla erişim istemeseydi. AB'nin Çin ürünlerine yönelik önemli kontroller uyguladığı da biliniyor. Burada Çin, ithalat kontrolleri açısından bir misilleme politikası mı izliyor yoksa iç pazara ilişkin başka stratejileri mi var?

AB bir yandan Çin’den "piyasa erişimi" talep ediyor, diğer yandan Çin ürünlerine gümrük duvarları, sübvansiyon soruşturmaları ve diğer düzenleyici bariyerlerle adeta ticari savaş açmış durumda. Bu Çin için açık bir çifte standart. Ancak Çin’in cevabı yalnızca misilleme değil; çok daha stratejik. Xi’nin “Çifte Dolaşım” politikasıyla Çin artık dışarıya değil, kendi iç tüketimine, kendi üretim zincirine odaklanarak kendi milletine dayanmaya çalışıyor. Avrupa’nın istediği Çin pazarı tamamen açılsın ama Avrupa kendi pazarını korusun adlı politika. Bu eşitsiz bir ilişki modelidir ve artık işlemiyor. Çin, Avrupa’dan gelen talepleri sadece ekonomik değil, stratejik güvenlik çerçevesinde değerlendiriyor. Bu yüzden Avrupa’nın “kazan-kazan” diyerek aslında “ben kazanayım, sen açıl” politikasına Çin’in sabrı kalmadı.

Xİ’DEN ‘KARŞILIKLI SAYGI’ ÇAĞRISI

Vatan Partisi Çin Temsilcisi: Avrupa ya özerk olacak ya da ABD ile birlikte kaybedecek - Resim : 4

ÇİN-AB ilişkilerinin gelecekteki gelişimi için Çin Devlet Başkanı Xi Jinping üç öneride bulundu: İki taraf karşılıklı saygıyı korumalı ve Çin-AB ilişkilerinin ortaklık konumunu sağlamlaştırmalı; açıklık ve işbirliğini korumalı ve farklılıkları uygun şekilde yönetmeli; çok taraflılığı uygulamalı ve uluslararası kuralları ve düzeni korumalı. “Çin, AB’yi çok yönlü bir işbirliği ve Avrupa entegrasyonuna yönelik stratejik çabalarının bir parçası olarak daima bütün bir kutup olarak görmekte ve AB bütünleşmesini istikrarlı bir şekilde desteklemektedir” diyen Xi, AB’nin Çin halkının seçtiği yolu ve sistemi saygı duymasını, Çin’in temel çıkarlarını ve önemli endişelerini saygı duymasını ve Çin’in kalkınmasının ve refahının desteklemesini umduğunu dile getirdi.

Xi, AB’nin şu anda karşı karşıya olduğu zorlukların Çin’den kaynaklanmadığını ve Çin ile AB arasında temel çıkar çatışmaları veya jeopolitik rekabet bulunmadığını belirtti. Xi, “Çin-AB ilişkilerinin temel unsurları ve yönelimi hâlâ açıktır, reel ve rasyonel bir bakış açısıyla temasa ve iletişime kurulu olup, bu durum değişmemiştir.” ifadelerini kullandı.

AVRUPA BİR DÖNEMEÇTE

■ Von der Leyen, taraflar arasındaki ticari ilişkilerin "açık bir dönüm noktasına" geldiğini ifade ederken Xi, ikili ilişkilerin "tarihsel bir dönemeçte" olduğunu söyledi. Bu yorumların arkasında yatan gerekçe nedir? Neden tarihsel bir dönemeçteler?

Aslında Avrupa bir dönemeçte. Ya Trump’ın gümrük savaşının peşine takılmaya devam edecek ve kendisi de kaybedecek ya da Çin ile eşit ticari ve siyasi ilişkilere yönelecek. Avrupa liderliği, jeopolitik gerçekliği göremiyor. Son NATO zirvesinde de bunu gördük, Avrupa’nın Transatlantik ittifaka bağımlılığını artırarak Avrupa’nın stratejik özerkliğine zarar verdiler.

Çin-AB ilişkisinde masadaki meseleler yalnızca ekonomiyle sınırlı değil; sistemsel bir çatışma söz konusu. Çin, küresel güç dengesinin değiştiğini ve Batı’nın kurduğu tek taraflı sistemin artık çöktüğünü belirtiyor. Xi Jinping’in sözleri, bu yüzden yalnızca Çin-AB ilişkileriyle ilgili değil; çok daha büyük bir jeopolitik dönüşümün ifadesi.

Von der Leyen’in “dönüm noktası” vurgusu da bunu itiraf etmek zorunda kalışının bir ifadesi. AB ya kendi stratejik özerkliğini kuracak ya da ABD’nin Çin’e karşı yürüttüğü ekonomik savaşın yedeği olmaya devam edecek. Bu yüzden bu zirve, diplomatik nezaket cümlelerinin ötesinde, tarafların artık hangi kampta olacağını belirleme eşiğidir.

ÇİN, KARARLILIK MESAJI VERDİ

■ Bu toplantıyı diğerlerinden ayıran ne oldu mu? Toplantının işleyiş biçimine ya da içeriğine ilişkin önemli gördüğünüz başka bir ayrıntı var mı?

Evet, Çin’in diplomatik tonundaki kararlılık dikkat çekiciydi. Çin bu zirvede alışıldık “gülümseyen yüz” diplomasisinden ziyade, karşısındaki aktörün güvenilir bir ortak olup olmadığını sorgulayan, doğrudan bir tutum sergiledi. Brüksel’in Zirve’de tek kazanımı nadir element anlaşması ki o da sınırlı biçimde imzalandı.

AB’nin sürekli ahlak dersi vermeye çalışan tavrına karşı Çin ilk kez bu kadar net bir şekilde “bu ilişki böyle devam edemez” mesajı verdi diyebiliriz. Hâlâ Rusya ile ilişki konusunda Çin’e sopa göstermeye çalışıyorlar. Hindistan son 4 yılda Rusya’nın silah ihracının yüzde 38’ini karşıladı. Buna sesi çıkmayan AB’nin Çin’e karşı tutumu, Çin’i değil kendisini stratejik bir çıkmaza sürüklüyor.

ÇİN PAZARINA DAHA FAZLA ERİŞİM TALEBİ

Vatan Partisi Çin Temsilcisi: Avrupa ya özerk olacak ya da ABD ile birlikte kaybedecek - Resim : 5

ZİRVE sırasında AB, Çin pazarına daha fazla erişim talep etti. Avrupa Konseyi’nin açıklamasında “AB, Çin’in et, kozmetik ve ilaç gibi öncelikli alanlarda AB şirketlerinin Çin pazarına erişimine ilişkin somut adımlar atmasını beklediğini ifade etti. AB, Çin’in brendi, domuz eti ve süt ürünleri ihracatına yönelik haksız ve orantısız engeli ticaret savunma davaları ve önlemlerine son verilmesi çağrısında bulundu. AB, Çin’in rolünü toprak temelli ve kalıcı maksatlarla uyguladığı ihracat kontrollerinin olumsuz etkisini vurguladı ve Çin’i bu kısıtlamaları kaldırmaya çağırdı.” ifadelerine yer verildi.

AB’DEN ÇİN’İN İÇİŞLERİNE KARIŞMA GİRİŞİMİ

Çin’in iç işlerine ilişkin de görüş belirten AB tarafı, “Sincang ve Tibet’teki insan hakları durumuna, insan hakları savunucularına ve azınlıklara mensup kişilere yönelik muamelelere” ve “Hong Kong’da temel özgürlüklerin sürekli olarak aşınmasına ilişkin” derin endişelerini olduğunu yineledi. Haziran ayında Brüksel’de düzenlenen 40. AB-Çin İnsan Hakları Diyaloğu toplantısının ise memnuniyetle karşılandığı bildirildi.
Diğer yandan AB, “tek Çin” politikasını devam ettirdiğini teyit etti ve Tayvan Boğazı’ndaki gerilimin artması ve Doğu ve Güney Çin Denizlerindeki istikrarsızlık konusunda endişelerini dile getirdi. “AB, güç kullanımı veya politika statükoyu değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlere karşı çıkmakta ve uluslararası hukuka uygun olarak anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi konusunda ısrar etmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

‘UKRAYNA’DA BARIŞ İÇİN ÇİN GÖREV ALMALI’

Rusya - Ukrayna savaşını gündeme getiren AB tarafı bu savaşın “küresel güvenlik için vurgulanan bir tehdit olduğunu” söyledi ve BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olarak Çin’i, “kurallara dayalı uluslararası düzeni koruma konusunda daha büyük bir rol üstlenmesi ve daha fazla barış sağlamak için nüfuzunu” kullanmaya davet etti. Ayrıca, Çin’in, Rusya’nın enerji ihracatını destekleyen herhangi bir maddi destek sağlamamasını yeniden talep etti.

Çin Halk Cumhuriyeti Avrupa Birliği Xi Jinping