Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Washington Enstitüsü: ‘ABD, Şam’a daha sert baskı yapmalı’

ABD dış politikasına yön veren ünlü düşünce kuruluşlarından Washington Enstitüsü, “Şam, Süveyda çatışmalarından doğru dersleri çıkarmalı” başlıklı bir makale yayınladı.

WashIngton Enstitüsü: ‘ABD, Şam’a daha sert baskı yapmalı’
HABER MERKEZİ

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Eski Suriye Direktörü ve ABD’nin Eski Suriye Özel Temsilcisi Kıdemli Danışmanı Andrew Tabler’in kaleme aldığı makalede, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırganlığı meşrulaştırılırken, olayların başat sorumlusu Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ilan edildi.

Yazıda, Washington’ın Suriye’ye İbrahim Anlaşmaları konusunda daha çok baskı yapması gerektiği belirtildi.

Şara Hükûmeti’nin güvenlik yapılarında derin sorunlar yaşandığı iddia edilen yazıda, Washington yönetiminin Şam’a baskısını artırması istendi. Makalede “ABD, Esad sonrası dönemde güvenlik kurumlarında artan disiplinsizliğe karşı Şara yönetimini sıkıştırmalı; yaptırımların kaldırılmasını bir ödül gibi sunarak onu reformlara zorlamalıdır.” denildi.

Yabancı savaşçıların Süveyda’ya girdiği, Hükûmet güçlerinin ise infaz ve tecavüz dahil ciddi ihlallerde bulunduğu öne sürülen yazıda, Suriye’deki mevcut yönetimin “Sünni İslamcı” olduğu ve mezhepsel gerilimleri tırmandırdığı savunuldu.

ABD’NİN ŞARTLARI HATIRLATILDI

İsrail-Suriye görüşmelerinin ve SDG ile entegrasyon sürecinin sekteye uğradığını belirten Tabler, çözüm için beş maddelik ABD şartlarını hatırlattı:

- İsrail ile İbrahim Anlaşması’nı imzalamalı,

- Yabancı savaşçıların ülkeyi terk etmesini sağlamalı,

- Filistinli militanları sınır dışı etmeli,

- ABD’nin IŞİD’le mücadele planına destek vermeli,

- IŞİD üyelerinin tutulduğu gözaltı merkezlerinin sorumluluğunu üstlenmeli.

‘CESUR ADIMLAR ATILMALI’

Makalede Washington’a şu adımları atması önerildi:

- Mart ayındaki kıyı çatışmalarına ilişkin hazırlanan hükümet raporunun bulguları kamuoyuna açıklanmalı. Bu, Şara’nın sadece söylem düzeyinde değil, eylem düzeyinde de ülkeyi birleştirme iradesine sahip olduğunu gösteren önemli bir sinyal olacaktır.

- Mezhepsel şiddeti körüklemeden Suriye topraklarının güvenliğini sağlayacak bir ulusal ordu yapısı tanımlanmalı. Bu yapının eğitim müfredatı, ideolojik içeriği ve kadro düzeni hem aşırılıkçı eğilimleri bertaraf edecek hem de toplumsal temsili artıracak biçimde kurgulanmalı.

- Mayıs görüşmesinde belirlenen ikinci maddeye (yabancı savaşçıların tasfiyesi) mutlak öncelik verilmeli. Mart ve Temmuz aylarındaki katliamların failleri arasında yabancı savaşçıların bulunduğuna dair çok sayıda rapor mevcut. Bu varlık, sadece geçiş hükümetinin milliyetçi meşruiyetini aşındırmakla kalmıyor, aynı zamanda hem azınlıklar hem de Sünni topluluklar için en büyük güvensizlik kaynağını oluşturuyor. Şara’nın, İdlib’de HTŞ lideri olduğu dönemde dahi önem verdiği bu milliyetçi profilin çökmesi, siyasi sürecin bütün zeminini sarsacaktır. İkinci maddeyi ihmal ederek ilerlemek, Trump’ın Suriye hedeflerini temelden baltalayacaktır. Böyle bir durumda Suriye istikrarsız kalmaya devam eder, kriz çevre ülkelere yayılır ve ABD’nin askeri müdahale ihtimali ortadan kalkmaz, tersine daha da güçlenir.

- İsrail’le koordinasyon kurularak güneydeki mezhepsel zulümlere karşı daha sert ve caydırıcı adımlar atılmalı. Güneyde yaşanan mezhepsel katliamlar durdurulmadığı sürece Şaraa’nın güvenlik güçleri üzerindeki denetimi ciddi biçimde sorgulanmaya devam eder. Bu bağlamda Washington, İsrail’in güvenlik kaygılarını anlamalı ve Şaraa, birlikleri üzerindeki komuta ve kontrol gücünü sahada kanıtlayana dek, sınırlı askeri önlemlere göz yumulabileceği mesajını vermelidir.

- ABD’nin özel temsilcisi Tom Barrack’ın, Suriye’nin parçalı siyasi yapısının birleştirilmesinde ‘kapsayıcılık’ ilkesinin anahtar rol oynadığına dair vurgusu isabetlidir. 20 Temmuz’daki açıklamasında da ifade ettiği gibi, doğru şekilde kurgulanmış bir ödül-ceza politikası, hem gerginlikleri azaltabilir hem de Suriye’yi istikrarlı bir yönetime götürecek gerçekçi bir siyasi sürecin önünü açabilir.

- Mezhepsel tansiyonun her geçen gün yükseldiği ve yerel ateşkeslerin kalıcılığının sorgulanmaya başlandığı bir dönemde, ABD’nin daha cesur ve net adımlar atma zamanı gelmiştir.

Washington ABD Suriye Ahmed Şara