Yapay zeka yarışı ABD-Çin çatışmasını tetikleyebilir
RAND Corporation, yapay genel zeka rekabetinin Çin ile ABD arasında çatışma riskini artıracağına odaklanan bir makale yayınladı. Rekabet ve işbirliği olanaklarını beş başlıkta toplayan makale, ABD’yi şimdiden diyalog kanalları geliştirmeye çağırdı
Gölge CIA olarak da isimlendirilen ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Eski Başkanı Joe Biden’e yakınlığıyla bilinen ABD merkezli düşünce kuruluşu RAND Corporation, “Yapay Genel Zeka'nın Beş Zorlu Ulusal Güvenlik Sorunu Bağlamında ABD-Çin Çatışması, Rekabet ve İşbirliği için Teşvikler” başlığıyla yapay zeka alanındaki gelişmelerin Çin ile ABD arasında doğurabileceği olası karşıtlıklara dikkat çeken bir makale yayınladı. Makalede ABD ya da Çin’in yapay genel zeka (YGZ) elde etme olasılığının gerilimleri artırabileceği, hatta çatışmaya yol açabileceği ifade edildi. Makaleye göre böyle bir çatışma şaşırtıcı olmaz çünkü “YGZ küresel güç dengesini yeniden şekillendirebilir veya istihbarat sistemlerini, bilgi ekosistemlerini ve siber savunmaları alt edebilecek ‘mucize silahlar’ ortaya çıkarabilir.”
Diğer yandan makale, olası ortaklık ihtimallerinin de var olduğuna dikkat çekti: “Hem ABD hem de Çin, istenmeyen bir savaşa yol açabilecek yanlış hesaplamaları ve yanlış anlamaları önlemek isteyecektir. Hiçbiri, YGZ'nın kötüye kullanılması risklerini tek başına yönetemeyecektir. Bu riskler arasında yeni kitle imha silahları geliştiren haydut aktörler, krizleri tetikleyen otonom ajanlar ve devletin kapasitesini aşan zincirleme bozulmalar yer almaktadır.” Bu doğrultuda makale, yeni diplomasi kanallarının ve kurumların oluşturulması gerekliliği üzerinde durdu.
‘ABD VE MÜTTEFİKLERİ, ÇİN İLE DİYALOĞU GELİŞTİRMELİ’
“İlk bakışta, Washington ve Pekin arasında güvenlik, ekonomi ve teknoloji konularında yoğunlaşan gerginlik ve her iki tarafın da birbirlerinin niyetlerine ilişkin son derece olumsuz görüşleri, YGZ ile ilgili alanlarda aralarındaki ilişkileri etkileyecek gibi görünebilir.” ifadelerinin kullanıldığı makalede, iki ülke arasında Kasım 2024'te imzalanan ve nükleer silahların kullanımına ilişkin kararların yapay zeka değil insanlar tarafından alınması gerektiğine dair liderler düzeyinde varılan anlaşma hatırlatıldı ve bu gerginlik ortamda bir uzlaşmaya varma çağrısı yapıldı. Makalede, “ABD ve müttefiklerinin” yapay zeka rekabeti ve iş birliği şartlarını netleştirmek için Çin ile ortak çalışması gerektiği ifade edildi.
Makalede, ABD hükümetinin Çin’e yönelik mevcut politikası hatırlatıldı: “Washington'daki politika yapıcılar, Çin'i ABD'nin karşı karşıya olduğu en önemli ulusal güvenlik sorunu olarak görmektedir ve ABD savunma stratejistleri, Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun artan yeteneklerine nasıl karşı koyacaklarına odaklanmaktadır… ABD de Çin Halk Cumhuriyeti ile ekonomik ve teknolojik rekabete giderek daha fazla odaklanmaya başlamış ve Washington, Çin Halk Cumhuriyeti'nin tedarik zincirlerine olan bağımlılığını azaltmaya ve ABD'nin ekonomik ve güvenlik çıkarlarını tehdit ettiği düşünülen Çin Halk Cumhuriyeti'nin teknolojik ilerlemelerini kısıtlamaya çalışmaktadır.” Öte yandan, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in ABD ve müttefiklerinin Çin’i “çevrelemeye, bastırmaya ve kuşatmaya” kararlı oldukları yönündeki açıklaması hatırlatıldı. Makaleye göre Çin, bu tehditle baş etmek için “yerli teknoloji gelişimini desteklemeyi, Çin'in askeri kapasitesini güçlendirmeyi, Rusya ve diğer ABD düşmanlarıyla daha yakın bir ittifak kurmayı ve Çin'in Küresel Güney'deki ülkelerle bağlarını güçlendirmeyi” hedeflemektedir.
‘SÜPER SİLAHLAR’ ALANINDA ÇATIŞMA RİSKİ
ABD’nin birinci tehdit olarak Çin’i görmesi ve Çin’in, ABD’nin kendi egemenliği için tehdit teşkil ettiğini tespit etmesi makaleye göre çatışma risklerini ve iş birliği şanslarını beraberinde getiriyor: “Bu keskin rekabet dinamikleri ve karşılıklı tehdit algıları göz önüne alındığında, ABD ve Çin bazı alanlarda rekabet ve hatta çatışma için güçlü teşviklerle karşı karşıya kalacak gibi görünüyor. Ancak aynı zamanda, bu teşvikler diğer alanlarda iş birliği için uyumlu hale gelebilir ve diğer alanlarda ise hem rekabet hem de iş birliği için karışık teşvikler olması muhtemeldir.” Bu temelde RAND analistleri, YGZ kapsamında karşılaşılacak ve çözülmesinde güçlükler yaşanacak sorunları beş başlıkta inceledi. Bu başlıkların her birinde iş birliği ihtimalinin her zaman bulunduğuna dikkat çekildi. Diğer yandan, analistlere göre “süper silahlar” olarak nitelendirilen ve savaş yöntemini değiştirme gücü bulunan silah teknolojileri konusunda iki ülke arasında rekabet ve hatta çatışma riski bulunuyor. “Güç dengesinde değişim” ve “istikrarsızlık” konularında ise çatışmadan ziyade “rekabet” ön plana çıkıyor. “Kitle imha silahlarına ilişkin yetkilendirme” ve “irade sahip yapay zeka unsurları” ile ilgili ise işbirliği yapılacağı ön görülüyor.
Analistlere göre, iki ülkeden herhangi birinin bir süper silah elde etmesi ihtimali önemli riskler taşıyor: “Aşırı bir durumda, mucize silahı elinde bulunduran bir ülke, belirleyici bir stratejik avantaj elde etmek için bu silahı kullanma eğiliminde olabilir; mucize silahı olmayan bir ülke ise, bu silahı elde etmek üzere olan bir düşman ülkeye karşı ilk saldırıyı gerçekleştirme gereği hissedebilir. ABD ve Çin'in askeri rekabeti yoğunlaştırmasıyla birlikte, mucize silahların geliştirilmesi muhtemelen hızlanacak ve her iki taraf da gelecekteki çatışmalarda belirleyici bir avantaj sağlayabilecek teknolojik atılımlar elde etmek için yarışacaktır.”
‘YAPAY ZEKA KAMUOYUNU YÖNLENDİRMEK İÇİN KULLANILABİLİR’
Güç dengesinde sistematik değişimler konusunda ise yazarlara göre “her iki tarafın yaklaşımı, güvenlik, ekonomi ve teknoloji alanındaki rekabetin derinleşmesiyle birlikte muhtemelen rekabet tarafından yönlendirilecektir.” RAND makalesi, bu doğrultuda Çin’in yapay zeka ile gerçek olmayan görüntüler oluşturarak bunları kamuoyuna dağıtmaya ve “mesajları belirli kitlelere göre uyarlamak gibi ‘bilişsel alan Savaşı’nın etkinliğini artırmak için gelişmiş yapay zeka yeteneklerini kullanmaya” şimdiden ilgi gösterdiğini iddia etti. Makaleye göre bu araç ABD’ye yönelik kamuoyu algısını etkilemek için müttefik ülkelerde kullanılabilir: “Çin, bu tür yapay zeka destekli yetenekleri, uluslararası kamuoyunu kendi lehine manipüle etmek, önemli ülkelerde ABD ile iş birliğine yönelik kamu desteğini zayıflatmak ve hatta Tayvan veya diğer demokrasilerdeki seçimlerin sonucunu etkilemek için bir araç olarak kullanabilir.”
‘EKONOMİK BÜYÜMEYİ HIZLANDIRACAK’
“Üretken yapay zeka ajanları, temel bilgisayar bilimlerinde ilerlemeler kaydetmeye başlamışlardır ve tahminler farklılık gösterse de, ekonomik büyümede anlamlı bir hızlanma sağlayacakları muhtemeldir.” ifadelerinin kullanıldığı makalede “Çin veya ABD, yapay zekayı ekonomisinde daha etkili bir şekilde yaygınlaştırır ve zamanla gayri safi yurtiçi hasılada mütevazı bir iyileşme (örneğin %1) elde ederse, bu o ülke için belirleyici bir avantaj olabilir.” değerlendirmesi yapıldı. Bu doğrultuda, şirketler arasında iş birliği potansiyeli bulunsa da, bu gelişmenin ulusal güvenlik öncelikleri tarafından değerlendirileceğine ve dolayısıyla iş birliğinden ziyade rekabet koşulları doğuracağına dikkat çekildi.
Yapay zekanın kitle imha silahlarının üretimini kolaylaştırabileceğine “Teknik bilgi engellerini azaltarak, güçlü yapay zeka, bireylerin veya devlet dışı aktörlerin daha önce ulus devletlere veya yüksek düzeyde uzmanlaşmış uzmanlara özgü olan kitle imha silahları geliştirme yeteneklerini kazanmalarını sağlayabilir.” ifadesiyle dikkat çeken makale, “yapay zeka uygulamalarının izlenmesi, yapay zekanın kötüye kullanımı hakkında küresel istihbarat paylaşımı için kurumlar oluşturulması, kötüye kullanıma karşı önlemler alınması ve yapay zekanın kitle imha silahları geliştirilmesi için kullanılmasını önlemek amacıyla uluslararası normlar geliştirilmesi” çağrısında bulundu.
‘ÇİN, İNSANLIĞIN YARARINA UYGUN YAPAY ZEKAYI SAVUNUYOR’
Diğer yandan, “stratejik güvensizlik, stratejik önceliklerdeki uyuşmazlık ve hassas istihbarat yeteneklerini paylaşma konusundaki isteksizlik” gibi konuların işbirliğini daha zor hale getirebileceğine ve rekabeti artırabileceğine dikkat çekildi. RAND analistlerine göre “Çin, şu anda insanlığın daha geniş yararı için açık kaynaklı yapay zekanın savunucusu olarak konumlanırken, ABD ise tescilli yapay zeka geliştirmeye” odaklanıyor. Dolayısıyla, “her iki ülke de yapay zekanın kötüye kullanımı konusunda işbirliğine açık olsa da, açık kaynaklı yapay zeka yoluyla ‘kötüye kullanımı mümkün kılan’ yumuşak güç rekabeti de” iki ülke arasındaki yarışın yeni unsurunu oluşturuyor.
RAND analistlerine göre YGZ'nin peşinde koşmak, ülkeler ve şirketler bu dönüştürücü teknolojide hakimiyet kurmak için yarışırken bir “istikrarsızlık dönemine” yol açabilir: “Bu rekabet, nükleer silahlanma yarışını anımsatan gerginliklerin artmasına neden olabilir, öyle ki üstünlük arayışı çatışmayı önlemek yerine hızlandırma riski taşır. Bu istikrarsız ortamda, ülkelerin YGZ'nin uygulanabilirliği ve ilk hareket edenin avantajını sağlama potansiyeli hakkındaki algıları, teknolojinin kendisi kadar kritik hale gelebilir.”
RAND, TAYVAN’I İŞARET ETTİ
Analistler, YGZ ya da gelişmiş yapay zeka rekabetinin bir “ulusal güvenlik sorunu” olarak algılanacağına ve dolayısıyla ABD ve Çin arasında daha fazla rekabet ve hatta “çatışma” riski oluşturacağına dikkat çekerken, Güney Çin Denizi’ne odaklandı: “Özellikle Tayvan üzerindeki gerilimler, Güney Çin Denizi'ndeki deniz anlaşmazlıkları veya diğer güvenlik sorunları artmaya devam ederse, bu rekabet teşviklerinin önümüzdeki yıllarda daha da derinleşmesi için her türlü nedene sahibiz.”
RAND makalesi, iş birliğinin önündeki engellere dikkat çekti: “Elbette, askeri gizlilik ihtiyacı, Çin'in ABD ile stratejik istikrar ve silah kontrolü tartışmalarına girme konusundaki uzun süredir devam eden isteksizliği ve ABD ile Çin arasında süregelen stratejik güvensizlik gibi işbirliğine engel olacak faktörler olacaktır. Dahası, bir olay meydana gelene kadar işbirliği için teşvikler uyumlu olmayabilir.” Diğer yandan, çatışmayı önlemek için diyalog mekanizmalarının geliştirilmesi yönünde çağrıda bulundu: “Mümkün olan yerlerde gelecekteki iş birliği için bir temel oluşturmanın yanı sıra, ABD-Çin rekabetinin her iki ülke için de olağanüstü zararlı olabilecek, aksi takdirde önlenebilir bir çatışmaya dönüşme riskini azaltmak için diyalog kurmanın aciliyeti bulunmaktadır.”
‘YAPAY GENEL ZEKA’ NEDİR?
Yapay Genel Zeka (YGZ), insan zekasına benzer şekilde çok çeşitli alanlarda öğrenme, akıl yürütme, problem çözme ve yaratıcılık gibi bilişsel yetenekleri sergileyebilen, tek bir görevle sınırlı olmayan yapay zeka türünü ifade etmektedir. Mevcut dar yapay zeka sistemleri belirli görevlerde (örneğin çeviri, satranç, görüntü tanıma) yüksek başarı gösterebilirken, YGZ deneyimlerden genelleme yapabilir, soyut akıl yürütme becerilerine sahiptir, farklı görevler arasında bilgi transferi yapabilir, yeni durumlara uyum sağlayabilir ve kendi kendine strateji geliştirebilir. Teorik olarak YGZ, bilimsel keşiflerden karmaşık mühendislik çözümlerine, stratejik karar süreçlerinden toplumsal planlamaya kadar insanın gerçekleştirebileceği hemen her entelektüel faaliyeti yerine getirme potansiyeline sahiptir; bu nedenle bilim, ekonomi, savunma ve toplum üzerinde dönüştürücü etkiler yaratma kapasitesi taşırken, aynı zamanda etik, güvenlik ve kontrol konularında önemli riskler barındırdığına ilişkin de yorumlar yapılmaktadır.