09 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hem teşvik açıkla hem malına çök!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’de bugün sadece işsiz ve yoksul geniş halk kesimleri değil, iş dünyasının önde gelen, köklü firmalarının sahipleri de zor zamanlar geçiriyor.
Önce Ülker grubunun, ardından Doğuş grubunun bilançolarına da yansıyan olumsuzluklar ve borçlarının “bini” aşması nedeniyle “yeniden yapılandırma” talepleri gündeme geldi.
Eş zamanlı olarak Doğan grubunun birçok cevapsız soru ve şüpheyi arkasında bırakarak, medyada yine kartelleşmeye yol açacak satış ve devri geldi.
Bugün kamuoyu, Doğan grubunun Demirören grubuna satışının, hayatın olağan akışı içindeki ticari bir iş ve işlem olmadığı yolunda derin şüphelere sahip.
Satış işlemlerinde paranın kaynağından, Doğan’ın bu satışa zorlandığına dair birçok tüyler ürpertici iddia “fısıltı gazetesinde” gündemi işgal ediyor.
Ne kadar teşvik paketi açıklarsanız açıklayın, ekonomiyi ısıtacak ne kadar krediyi piyasaya boca edersiniz edin, iç ve dış yatırımcıların bu iklimde kaybolan güvenini geri kazanmak artık çok ama çok zor görünüyor.
Isınan ekonomide bu paket ve teşvikler, ancak enflasyonu arttırmaya hizmet eder. Riskli ve kredibilitesi olmayan kişi ve firmaların batak ve donuk kredilerinin Bankacılık sektörünün bilançolarını bozmasına sebep olur.
Türkiye’de büyük sanayi ve ticaret grupları ki, bunların genel olarak TÜSİAD çevresi olarak adlandırılmaları mümkün. Ülkenin siyasal İslamcı, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı, otoriter ve partizan bir zihniyet tarafından adım-adım ele geçirilmesini sadece seyretmekle yetindi bugüne değin.
Hatta “biz bunların döneminde çok çok büyük karlar ve kazançlar elde ettik” diye demeçler bile verdiler.
Okullarda “Andımız” yasaklanırken, Milli marşımızla uğraşılırken de görmezden gelip, kafalarını kuma gömdüler.
Kimse onlardan günlük siyasete müdahil olmasını beklemedi kuşkusuz ki.
Ama ülkenin kurucu Ata’sına, Cumhuriyetin laiklik başta olmak üzere kurucu değerlerine yapılan saldırılara, ahbap-çavuş kapitalizmine, eş-dost-akraba kayırmacılığına, ihale yolsuzluklarına, haksız iktisaplara, militan ve otoriter partizanlığa, mezhepçi-yobaz siyasal İslamcı gericiliğe karşı, kayıtsız kaldılar hatta iyi geçinmeye çalıştılar.
Sonuç, onlar için yine de hüsran oldu elbette.
Türkiye’de milli burjuvaziyi temsil etmesi gereken çevreler, son derecede ürkek, oportünist, eyyamcı ve çıkarcı bir davranış kalıbının ötesine geçemediler maalesef.
Öte yandan, iktidar da ektiğini biçiyor. OHAL altında, yatırım ikliminin ortadan kalktığı, keyfiliğin, partizanlığın, ihale yolsuzluklarının ayyuka çıktığı bir vasata sürüklenen ekonomide, ürken-kaçan-gelmeyen yatırımcılara ve sermayeye “bizden size takoz olmaz” laflarıyla, güya cesaret verip teşvik etmeye çalışıyorlar. Ama nafile.
Bu şartlarda faizlerin düşmesi imkânsız hale gelir. Emir-komuta ile faizleri düşürmeye kalkışırlarsa da döviz kurları fırlar, tam bir kısır döngüye girersiniz.
Ben iktidarın yerinde olsaydım, ekonominin bu bıçak sırtı halinde daha fazla gecikmeden erken seçime giderdim. Çünkü bu ekonomik gidişatla 2 yıl sonrası bugünden daha parlak olmayacak gibi görünüyor. Ama tarafsız kamuoyu araştırmalarında istenen ve beklenen sonuçların elde edilememesi karşısında bu yola başvurulması da oldukça riskli görünüyor iktidar açısından.
Kısacası “Tarzan” zor durumda.