27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İki İsrail’in pençesindeki Suriye

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Şam’ın en ücra Kuzey bölgelerinden Akdeniz’e kadar uzanan “Kürtler üzerinden bir İkinci İsrail Projesi hedeflenmektedir” tanımlaması, çok kimse için abartılı ve hatta ırkçı anti-Yahudi yaklaşımların tezahürü bir iddia olarak görülmüştür. “İkinci İsrail Projesi” tespiti yeni olmayıp, uzun zamandır dikkat çekilen bölge için bir reel politika tezahürüdür. 1966’da bu plana ilk yüksek sesli tepkiyi dillendiren yetkili Irak Savunma Bakanı Abdülaziz El-Ukayli’dir. Ukayli, özellikle Barzani ailesi nüfuzundaki Irak Kürt hareketinin, Batı ve bazı Doğu ülkeleri ile ortak bir çalışma yürüttüklerini ve 1948’de Filistin’e kurulan İsrail’in bir benzerinin Kuzey’de yapılmak istendiğini örneklerle ortaya koymuştur.

BARZANİ VE İSRAİL İSTİHBARATI

 Mesud’un babası Mele Mustafa Barzani’nin İsrail istihbarat subayları ile derin bir aşna-fişne ilişkileri içinde olması ve Barzanilerin özel olarak uluslararası Siyonist-Yahudi sermaye ve medyası tarafından desteklenmesi Ukayli’nin şüphelerini güçlendiren emareler olmuştur.   Kendisi de Yahudi olan Kaliforniya  Üniversitesi’nden Yona Sabar, Osmanlı döneminde özellikle ünlü Barzani ailesinden gelen hahamların oldukça güçlü olduklarını ve bölgenin birçok yerinde dini çalışmalar ve eğitim için merkezler kurduklarını ifade etmektedir. Bu aileden Haham Nathanel Barzani ve Haham olan oğlu Samuel Barzani en maruf olanlarıdır. Amerikan Yahudileri tarafından tam bir yüzyıl sonra kabul edilecek olan ilk kadın haham da Samuel Barzani’nin kızı Asena Barzani’dir. Osmanlı arşivlerinde ayrıntılı bir araştırma yapan Tarihçi Ahmet Uçar bir Osmanlı belgesinde,1856 yılında Sallum Barzani isimli bir Hahamın, Musul’dan Selanik’e, oradan da Hahambaşılığın özel ricası ile Kudüs’e sürgün edildiğini göstermektedir. Konu ile alakalı çok belge ve araştırma okumak mümkün.

Ancak Kürtler üzerinden İkinci İsrail Projesinde özellikle Şam ve Irak’tan 1950’li yılların başında İsrail’e göç eden ve bugün sayıları 100,000 üzerinde olan Yahudi Kürtlerin etkin bir rol üstlendikleri, bu topluluğun Irak ve Suriye’deki faaliyetleri ile tescillidir. Kanada doğumlu İsrail Ordusu askeri Gill Rosenberg adlı Yahudi kadının Ayn El-Arap (Kobani) IŞİD’e karşı direnen kahraman olarak pazarlanmaktadır. Kobani direnişi medyada sürmanşet işlenirken, üç senedir kirli savaşın yerli ve yabancı cani ve haramilere karşı direnen Halep mahalleri ve kasabalarının haberlerde yer bulmaması bilinçli bir algı operasyonudur. Erkeklerle omuz omuza savaşan Kürt kadınları destanı tedavüle sokulurken, Suriye Ordusu’nda kadın askerlerin on yıllarca var oldukları ve onlarca Suriyeli kadın askerin ülkesi ve halkını savunurken can verdiği gerçeğini saklamaları bir iyi niyet göstergesi değildir.

İSRAİL’İN RAHATSIZLIĞI

IŞİD üzerinden İkinci İsrail Projesi’ni inşa edenler, Kerkük’ü kafesleyenler Barzanistan’dan Doğu Akdeniz’e bir “Kürdistan” amaçlamaktadır. IŞİD bahanesiyle başta İsrail olmak üzere ABD ve Batılı devletlerde etkin Siyonist kuvvetler bir “Kürdistan” gerekliliği algısını ilmek ilmek işliyorlar. Kuzey Suriye’de İkinci İsrail Projesi ancak Kuzey Halep bölgesinin Suriye’den koparılması ile mümkündür. Suriye Ordusu’nun Kuzey Halep’te tekrar otorite tesis etmek için başlattığı yeni operasyonların en çok İsrail ve dostlarını neden rahatsız ettiği daha iyi anlaşılmaktadır. Ancak Sayın Davutoğlu’nun İkinci İsrail Projesi için elzem olan Kuzey Halep ve her iki İsrail’in bağrına hançer olmuş Suriye’nin başındaki Esad’ı diline dolamasının başka bir sebebi olabilir mi? Davutoğlu ile ilgili söylenen “Hazar kökenli Karaim Yahudisi” olduğu iddiası ile bir bağlantısı var mıdır? Bu hususun araştırılması insanların kararlarında hangi unsurların temel alındığını anlamak bakımından elzemdir.

Ancak, Yahudilerin yekpare Siyonizm’e hizmetkârlık yaptığı savı saçmadır. İsrail devletini “kâfir” devlet olarak gören Yahudiler olduğu gibi hayatlarını anti-Siyonist mücadeleye harcamış çok kıymetli Yahudilerin sayısı da az değildir.  “Müslüman” kisvesi altında Siyonizm’e hizmette kusur etmeyen nice hükümdarlar ve mürekkep yalamışları tarih not etmiştir. Bir başka önemli nokta şudur ki, bütün bu dikkat çektiğimiz hususlar Kürt halkının ama özellikle Alevi Kürtlerin mağdur edildikleri ve haklı taleplerinin var olduğu gerçeğine gölge düşürmemeli. Kürtler için de pusula oluşturması gereken temel ilke söylem ve eylemde anti-Emperyalist ve anti-Siyonist olma zorunluluğudur. Bunun dışında kalan siyasi çalışmalar ne denli iyi niyetle yapılırsa yapılsın son merhalede bilerek veya bilmeyerek birinci ve İkinci İsrail Projesi’ne hizmettir.