27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

IŞİD zihniyetinin İzmir’deki son infazı!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Ege Üniversitesi’nde türbanlı bir öğrencinin derse girmesini engellediği iddiasıyla hakkında verilen 2 yıl 1 ay hapis cezası kesinleşen Prof. Esat Rennan Pekünlü, yeniden yargılama talep etmiş...

Çünkü Pekünlü’yü hedef gösteren ve ceza almasını sağlayan Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün “sahte türban genelgesi” yayımladığı da ortaya çıkmış!..

Pekünlü’ye yapılanlar, AKP döneminde medreseye dönüştürülen üniversitelerin hangi bağnaz düşüncelerin elinde karanlığa sürüklendiğini bir kez daha gösteriyor...

BDP ve MHP’liler bir bilim adamına yönelik sahte genelgelerle yapılan yargısız infaz karşısında nedense susuyorlar!..

Laik cumhuriyete ve çağdaş eğitime sahip çıkması gereken CHP’liler ise genel başkanlarının ifade ettiği gibi, türbanın üniversiteye girmesi nedeniyle zaten “çok sevinçli” oldukları için duyarsız kalıyorlar...

Yalnız bırakıldığı için dinci basının sürekli hedef gösterdiği Pekünlü’ye ancak bir grup aydın sahip çıkmaya çalışıyor...

Peki, eğitimin mollalara teslim edildiği bir ülkede, bir tane cumhuriyetin savcısı ortaya çıkarak bir bilim adamına yönelik “katli vacip” fetvasının üzerine gitmeyecek mi acaba?..

Pekünlü’ye “sahte genelgelerle komplo” kurulduğu ortaya çıktığına göre, savcılar bu tuzakçıların kim olduğunu araştırmayacak mı, yakalarına yapışmayacak mı?..

Söyler misiniz ey deve kuşları; Bu ülke nasıl olur da bu kadar zavallı hale getirilebildi ki?..

PERİNÇEK’İN MÜTHİŞ ÇAĞRISI...

Kimileri duygusal nedenlerle siyasetteki gafleti ısrarla görmezken, tehlikenin farkında olanların çabalarını da perdelemeye çalışırlar!..

İşte bu yüzden, özellikle seçim dönemlerinde yürütülen “oyları bölmeyelim” şeklindeki turşulaşmış propaganda aslında kısır döngüye hizmet etmekten öteye gidemez...

Önümüzdeki yıl genel seçimler var... İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, önceki gün Trakya’da yaptığı çağrıyla, hem kısır propagandacılara yanıt verdi hem de müthiş bir güç birliği yöntemini öne çıkardı... Dedi ki Perinçek;

“Gelin 6 Ok programında birleşelim. Atatürk’ün bize bıraktığı programda birleşelim. Dersim değil Tunceli’de birleşelim. Atatürk heykelinin altında birleşelim. Biz birleşmeye bugün hazırız. Lüleburgaz’da, Atatürk heykelinin altında Kılıçdaroğlu’nu bekliyorum, hemen gelsin. Biz hazırız, bize güven. Hepinizin önünde taahhütte bulunuyorum, senet yazıyorum size.”

Perinçek’in müthiş bir çağrıyla gösterdiği bu özverinin altında cumhuriyete yönelik tehlikenin kaygıları da var. Görelim bakalım, CHP’liler de aynı kaygıyı hissederek harekete geçecek mi?..

Biz işte bu çağrının ardını dikkatle takip edeceğiz... “Oylar bölünmesin” safsatasıyla siyaseti köreltip kısırlaştıranlar da bir zahmet takip etsinler!..

IŞİD’TİKLERİMİZ!..

Haberi, Alman Focus Dergisi’nin internet sitesi duyurmuş; yaşları 17, 23, 25 ve 28 olan Lübnan asıllı Avustralyalı dört kardeş, “Tayland’a tatile gidiyoruz” diyerek evden ayrıldıktan sonra Şam’da IŞİD’e katılmışlar...

Haber buraya kadar sıradan gibi görünüyor ama sonrası trajikomik... Çünkü kardeşler 140 kilonun üzerinde oldukları için IŞİD’den veto yemişler...

Aileyi tanıyan Sidney İslam Birliği Başkanı Jamal Rifi’nin verdiği bilgiye göre, IŞİD’in gerekçesi de ilginçmiş!.. IŞİD, tombik militan adaylarını veto ederken “Ancak yemeğimizi yiyorsunuz... Yürümekten bile acizsiniz. İşimize yaramazsınız” demişler...

“Biz Şam’dayız. Cennette görüşürüz” diyen gençlerin aslında IŞİD’in yarattığı şiddet cehenneminden geri gönderilmelerine mi gülelim, yoksa örgütün, “ancak yemeğimizi yiyorsunuz, başka halta yaramıyorsunuz” şeklindeki vetosuna mı?..

İnsan bunları okuyunca şu soruyu da düşünmeden edemiyor; cehennemin içinden cenneti aramak nasıl bir gaflettir acaba?..

POLİS UYUYOR MU?..

IŞİD’in kafa kesme, kırbaçlama, toplu katliam, yani terör ve şiddetle yarattığı cehennemim ortasında “cennet”i arayan bir Türk’le ilgili bilgi daha medyaya yansıdı...

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde, üç ay önce evden çıktıktan sonra kaybolan 25 yaşındaki Okan Gödök de, ablasına attığı cep telefonu mesajında, 10 arkadaşıyla birlikte IŞİD’e katıldığını bildirmiş...

Oğlunun evden ayrılmadan önce Darıca’daki bir dergahta Kuran dersi aldığını belirten annesi, “Son aylarda oğlumda çok büyük değişiklikler olduğunu fark ettik. Televizyon izlememize çok kızardı. Darıca’da bir dergahta bir yıldır Kuran dersi alıyordu. Eve gelince de odasında Kuran okuyordu. Sakal bırakmıştı. Oğlumuzdan hiç şüphelenmedik” demiş.

Okan Gödök’ün evdeki çekmeceye bıraktığı mektupta ise “Ben gidiyorum, çünkü İslam devleti kuruldu hamdolsun” diye yazıyormuş!..

Gödök gibi son dönemde ailelerini terk ederek IŞİD adlı dinci terör örgütüne katılan Türk gençleriyle ilgili yorum yapmaya gerek bile yok!.. Çünkü bu maceranın sonunun nereye vardığı, dün gazetelere yansıyan aşağıdaki haberde ortaya çıkmıştı;

“Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi’nin kontrolünde bulunan Musul Barajı yakınlarındaki bir köye, peşmerge özel kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyonda, çoğu Türk, 25 IŞİD üyesi öldürüldü. Musul’un Rabia ilçesi girişindeki 2 noktaya sızan IŞİD üyeleri ise 7’sinin kafası kesilmek üzere 15 peşmergeyi öldürdü.”

Acaba Türk güvenlik güçleri, “Kuran kursu” adı altında cahil gençleri dinci teröristlerin safına taşıyan ve çoğunun da ölümüne yol açan radikal dinci hücreleri daha ne kadar izlemekle yetinecek?..

İçişleri Bakanlığı ya da MİT bu konuda bir çalışma yapıyor mu, yoksa Türk gençlerinin kanları bir hiç uğruna Suriye sınırından akmaya devam mı edecek?..