06 Mayıs 2024 Pazartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Nergis ile yankı

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-

Nergis ile yankı - Resim : 1
John William Waterhouse, Echo and Narcissus

“Narcissus ve Echo” adlı efsaneyi haftaya anlatacağım. İlk Melih Cevdet ANDAY anlatsın…
Nergis dünyaya geldiğinde, su perisi olan anası ona baktı da uzun uzun…
“Ya bu dünya güzeli çocuk göze gelirse”, diye meraklandı,
Dar attı kendini falcının yanına, “Oğlumun ömrü uzun mu falcı baba?”
Falcı mavi saçlı periye dedi ki; “Evet, ama hiç görmezse kendini…”

Delikanlı Nergis on altısında, sevgilisiydi herkesin.
Ama hiçbiri bu talihsizlerin sokulamamıştı yanına,
Çünkü döndüğünü bilmiyordu dünya, büyümez gibi büyüyordu bervak otu,
Kunduz bilmeden acıkıyordu, görmeden bakıyordu geyik…
Güzelliğini bilmeyen güzellik, ıssızdı görkemi içinde, nergis büyüsü içinde donuk donuktu…
Hani öğle saati amfitrit sallanarak derin sularda uyur ya, ağır, kibirli, alıngan,
Hani kayalık dağın doruğundan göz açıp kapayıncaya kadar, yürek oynatırcasına iniverir ya
Uçurum telaşsız ve yaban,
Hani kaldırır başını orman, dinler gülümseme nedir bilmeyen yavru şahin,
Hani papağanları ürkütür, tavşanları kovalar yavru kaplan...

Bir gün kurduğu ağlara doğru sürerken ürkek geyikleri,
Söze ilk başlamayı bilmeyen Yankı onu görüp vuruluverdi…
Ardına düştü Nergis’in gizlice, tutup yalvarmak isterdi, yalvarıp sarmak isterdi,
Ama Yankı’ydı o, biri söylerse ancak, son sözleri yinelerdi.
Çevresinde bir şeyler sezinleyen Nergis dedi ki; “Kim var yanımda benim?”
Yankı mutlu, ses verdi; “Ben’im.”
Nergis bakınıp dört yanına, kimsecikleri göremedi, şaştı!
Çünkü görünmek için en uygun sözü bekleyen ormana saklanmıştı…
Aldandı Nergis kendi sesine, bağırdı; “Gel birleşelim!”
Yankı ses verdi gene; “Birleşelim!”
Ve sarılmak için özlediğine, çıktı ormandan.
Ama aldatıldığını anlayan Nergis onu korku ile itti.
“Çek beni kucaklamak isteyen ellerini, ölürüm de sana öyle yar olurum.”
Yankı da son olarak dedi ki; “Yar olurum.” Ve ormanın içlerine çekildi.
O günden beri ıssız mağaralarda kendini yakıp bitiren Yankı,
İşittirir sesini bütün çağıranlara, söylemek istediği içinde saklı,
“O da sevsin dilerim Tanrım, sevsin de kavuşamasın derim Tanrım!”

Oralarda bir akarsu vardı… Ne dağlarda otlamayı seven keçiler, ne çobanlar, ne bir sürü, ne bir kuş bozabilmişti duruluğunu bu suyun.
Hiç güneş görmeyen bir kuyunun serinliği gibi serin,
Ne bir yaprak yüzer yüzünde, ne bir küçük titreyiş.
İşte av yorgunu Nergis, uzandı bir gün içmek için bu suya
Görünce yüzünü birden bire suda, başkası sandı kendini, başkası diye vuruldu kendine!
Kalakaldı güzelliğinin önünde, mermer bir yonuttu sanki yüzü, bir çizgisi bile oynamıyordu.
Nergis kendini kucaklamak istiyordu, seven de kendi, sevilen de…
Kaç kez kollarını boş yere suya daldırdı tutmak için bu başı,
Açlık da ne, yorgunluk da ne, hiçbir şey onu bu yerden ayıramadı…
“Niye direniyorsun söylesene, kaçıcı bir görüntü yakalamak için. Sen dönünce yok olacak sevdiğin, seninle gelir, seninle gider gördüğün, sen kendinsin arkasından koptuğun, niye direniyorsun, söylesene!”

Büyülenmiş, kendini seyrederken öyle, suya damladı gözyaşları, bir bulanıklık oldu suyun yüzünde, silinip uzaklaşmaya başladı Nergis…
“Sağlıcakla kal,” dedi ta derinden Nergis, düştü bitkin başı çiçekli çimenlere.
Nergis’in ölüsü bulunamadı, düştüğü suda şimdi safran rengi, beyaz bir çiçektir artık adı…