27 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hıyanet-i vataniye

Yavuz Alogan

Yavuz Alogan

Eski Yazar

A+ A-

“Uyanış 15 Temmuz” filminin fragmanlarını izledim. Bire bir Türk askeri üniforması giymiş adamlar bir oteli basıp herkesi öldürüyorlar. Sonra gayet ceberut ve çatık kaşlı bir tuğgeneral ortaya çıkıyor, cesetleri tekmeleyerek ve inleyen yaralıları öldürerek odaları geziyor. Yaralılardan birini bilardo topuyla öldürüyor (bu sahnede tarihe yapılan “subliminal” gönderme gerçekten çok anlamlı ve sanatsal!!!). Sonra ayrı bir daireye giriyor. Yerde yatan ölülerin Reis’in eşi, çocukları ve damatları olduğunu anlıyoruz. Sayın Erdoğan’a çok benzeyen “Reis” ayrı bir odada namaz kılıyor. Ceberut general ona arkadan yaklaşıyor, tabancasını çekip namluya mermi sürerek önünde huzur içinde namaz kılmakta olan “Reis”in kafasına dayıyor.
Bu filmin sinemalarda gösterime girmesi tam bir alçaklık ve hıyanet-i vataniye olur. Yurt dışında ve sanal alemde ise Alan Parker’ın “Gece Yarısı Ekspresi”nden çok daha fazla iş yapar. Filmin yönetmeni FETÖ’den gözaltına alındı, fakat fragmanlar sanal alemde hızla yayılıyor. Bunu işgüzarların bir eylemi olarak görmek saflık olur.
Peki, böyle şeyler sizi şaşırtıyor mu? Şahsen beni hiç şaşırtmıyor. Saray’ın bütün gelenekleri ve görenekleriyle birlikte Türk Ordusu’nu yok etmek istediğini; imamları subay yapmayı, milletin ordusunu siyasi iktidarın emir komutası altında paralı askerlerden oluşan bir Hilafet Ordusu’na, bir tür Kuvâ-i İnzibâtiye’ye çevirmek istediğini anlayabiliyorum. Bu yönde mesafe aldığını inkâr edebilir miyiz? Cami minberine çıkıp subay astsubaya konuşma yapan general, kuvvetlerine komuta edemeyen Genel Kurmay Başkanı, parti toplantısı gibi Askerî Şura, emir komuta birliği dağılmış ordu olur mu? Şunu unutmayalım: Türk Ordusu’nu çökertmek ve Kemalizm’i halka unutturmak siyasi İslamcılar için bir varoluş sorundur.
15 Temmuz gösterilerine katılalım, FETÖ darbesini lanetleyelim, tamam! Fakat şunu unutmayalım: mevcut siyasi iktidar, seçimle gelip gidecek normal bir iktidar değil; ideolojik hegemonya kurmaya çalışan, her şeyi isteyen, hâkimiyeti kendinden menkul bir iktidar. Rejimi kökten değiştirmek, toplumu kindarlaştırıp dindarlaştırmak, kültürel dokuyu bozmak, hatta ülkeyi baştan sona yeni bir mimariyle (TOKİ’leşmiş Selçuklu mimarisi) donatmak isteyen, ülkenin iktisadi altyapısını emperyalist kapitalist sistemin denetimine bırakmış bir iktidar. Ayakta durmak için elbette kendisine efsanevi bir geçmiş kurgulamaya çalışacak. Osmanlı mirasına sahip çıkıyor elbette, fakat bu yeterli değil. Ne de olsa yüz yıl süren kanlı ve zahmetli bir çöküş çok eski zamanlar dışında mirastan geriye pek bir şey bırakmamış. Askeri zaferleri, kahramanları ve devrimleriyle birlikte Cumhuriyet “parantezi”ni kapatmadan Osmanlı’yla kendisi arasında bir köprü kuramayacağını biliyor. Biz de biliyor muyuz? Geçen sene bu zamanlar Mustafa Kemal’in resmini parti binalarına astılar. Korkmuşlardı. Ama şimdi asmıyorlar, Abdülhamit’i yüceltiyorlar, laikliği ayaklar altında çiğniyorlar ve her yere Rabia heykeli dikiyorlar.
Normal bir devlet 15 Temmuz gibi bir olayı elbette değerlendirir, çatışmalarda şehit düşen yurttaşlarımız için anma toplantıları düzenler, herkes katılır. Fakat bu günü mezar başında bizzat Kuran okuyan Cumhurbaşkanı’yla, devlet ve parti erkânının katıldığı “nöbet” gösterileriyle yarı bayram yarı matem olarak anmak, bunu yaparken de asker düşmanlığı yapmak, ümmetin iç dayanışmasını artırır ancak milleti bozar ve böler. Meclis’te yapılacak töreni daraltma girişimi bile 15 Temmuz’un bir şanlı geçmiş arayışı, matem ve şenlik olarak AKP’yle sınırlandığını gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı imzasıyla hazırlanan afişlerde halk kendi ordusunu dövüyor, itip kakıyor: ağlayan, debelenen askerler; elinde bayrak onları tehdit eden vatandaş!
15 Temmuz gösterilerinin sıcaklığı geçmeden AKP’nin erken seçim fikrini ısıtmaya başlayacağını sezmek için çok gelişmiş bir siyasi zekâya sahip olmak gerekmiyor.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları
HDP sorunu 24 Ağustos 2019
Müşterek harekât 17 Ağustos 2019
Yeni bir dünya 06 Ağustos 2019
Üretim devrimi 03 Ağustos 2019
Demokrasi sorunu 30 Temmuz 2019