17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Açıklanan enflasyonun perde arkası

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Eski Yazar

A+ A-

Önceki haftaların bu köşedeki bazı yazılarında belirtildiği gibi 2021 yılında döviz, bütçe ve enflasyondan çokça konuşulacak: Enflasyon tekrar gündemimizde…

Mayıs 2021 enflasyonu en son olarak yüzde 16.59’da karar kılındı. En son olarak karar kılındı çünkü enflasyonun kamuoyu ile paylaşıldığı gün, uzun bir süre iki farklı enflasyon ilan edilmiş halde kamuoyu bekletildi. Daha küçük olan rakamda en son karar kılındı ve Mayıs 2021 enflasyonu, önceki ayın yüzde 17.14 oranı ile karşılaştırıldığında düşme eğilimine girmiş oldu.

Elbette, kamuoyunu tüketici enflasyonu (TÜFE) ilgilendiriyor; ancak, üretimde ara mal ithalatına bağımlılıktan dolayı döviz fiyatlarının yukarı yönlü etkisiyle son birkaç yıldan beri üreticinin enflasyonu (ÜFE) da tüketicinin enflasyonunu olumsuz yönde etkileme eğilimine girmiş olduğu çokça konuşuldu. Mayıs 2021 üretici enflasyonu, yüzde 38.33 ile önceki ayın yüzde 35.17’sini de aşarak artış eğilimini korumaktadır.

***

Biri yukarı diğer aşağı yönlü olur mu? Olur… Neden olmasın?

Ancak, bazı şartlara bağlı: örneğin, ÜFE ile TÜFE arasında bu denli yoğun ilişki varken ÜFE’nin en az 1 ay ya da en fazla 9 ay içinde bir ay dahi olsa düşme eğilimi göstermesi sonucu olabilir. Ya da TÜFE’nin içindeki bazı mal guruplarının ÜFE’ye bağımlılığı azalmış ya da TÜFE sepetinde ÜFE’ye daha az bağımlı mal gurupları eklenmiş ya da ÜFE’ye daha çok bağımlı bazı mal gurupları çıkarılmış olabilir. Ya da ekonomi birden bire kendi ulusal üretimine ağırlık verip gerekli ara mal ihtiyacını yurtiçinden karşılamaya başlamış olabilir…

***

Mayıs 2020 tarihinden itibaren 13 ay boyunca ÜFE istisnasız sürekli artmakta olduğu anlaşılmaktadır. Mayıs 2020’de yüzde 5 ile başlamış olan ÜFE’nin serüveni, Kasım 2020’de yüzde 23’e ve nihayetinde de Mayıs 2021 tarihi ile yüzde 38’lere dayanmıştır. TÜFE’de Eylül 2020 tarihinden beri sürekli artmaktadır. ÜFE’nin TÜFE’ye etkisinin daha da arttığı konuşulurken bu ayın TÜFE’si analiz edildiğinde TÜFE’nin ÜFE’yi öyle yazılıp çizildiği kadar etkilemediği sonucuna ulaşılmaktadır. Hatta, bazıları bu etkinin azaldığı durumunu kabul ederek baz etkisidir, düşmüş olabilir şeklinde yorumlar yapmaktadır…

***

TÜFE’nin düşme eğilimini açıklayacak birçok söylem ve hipotez kamuoyunun önüne sunulmuş olabilir. Ancak, bu ekonomik ortamda bu konunun açıklaması o kadar basit değildir. Ara mal ithalatına dayalı, dövize bağımlı bir üretimin var olduğu bir ekonomik yapıda, döviz sürekli artış eğilimi gösterirken; ÜFE de sürekli artarken; çarşı, pazar, marketlerde de fileler her seferinde bir gıdım da olsa daha maliyetli dolarken TÜFE’nin düşme eğilimi göstermesinin çok daha başka bir anlamı ve bir perde arkası olmalıdır.

HHH

TCMB Başkanı Kavcıoğlu, görevi devraldığının ilk basın açıklamasından beri sürekli şu söylemi vurgulamaktadır: Politika faizleri enflasyonun üzerinde olacaktır. Anlamı da şu demektir: Enflasyon düşmedikçe TCMB tarafından faizler indirilmeyecektir. Hangi enflasyon? Elbette, diğer bir devlet kurumunun yayımladığı tüketici enflasyonu…