17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

AKP’nin gerçek yüzü

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

AKP’nin genel başkanı her konuda konuşan ve her konuyu bilen birisi. “Çok bilen çok yanılır” veya “Çok konuşan çok yanlış yapar” deyimleri bu şahsın kişiliği ile örtüşüyor. Kendisi konuşma konusunda Amerikan Cumhurbaşkanı ile yarışıyor sanki. Donald Trump başkan seçildiğinden bu yana o kadar çok tweet atarak o kadar çok yanlış şeyler söyledi ki seçmen artık Beyaz Saray'a güvenini oldukça yitirmiş durumda. Bizde de bu kadar çok konuşan AKP Genel Başkanı'nın yanlış yapması kaçınılmaz. Atasözü gibi bir halk tekerlemesi vardır: “Secaat arzederken merd-i kıpti sirkatin söyler”. Yani cesur kıpti kendisi ile öğünürken, yaptıklarını anlatırken aslında hırsızlığını anlatır. Bu halk deyişi AKP’nin durumu ile çok iyi örtüşüyor. Sayın genel başkan bir süre önce bir televizyon konuşmasında, “OHAL düzeninin arkasına sığınarak grevleri erteliyoruz” diye bir cümle kurdu. Bu AKP’nin gerçek yüzünü gösteren ve bugüne kadar AKP’yi koşulsuz desteklemiş Hak-İş Türk-İş yöneticilerinin suratına tokat gibi inmesi gereken müthiş bir itiraftı.

AKP İŞÇİNİN DÜŞMANI MI?

AKP Genel Başkanı bu sözleri ile AKP’nin patronlardan yana olduğu, işçilerin ekmekleri ve insanca yaşamak onurları için verdiği mücadele AKP’nin hiç umurunda olmadığının çok açık bir itirafıydı. Toplu iş sözleşmesi yasaları iş hukukunun önemli bir ayağıdır ve iş hukukunun temel görevi de zayıf olan işçiyi güçlü patronlara karşı korumaktır. Hükümetler iş hukukunun bu niteliğini değiştirmek ve işçi-işveren ilişkilerine patronları korumak amaçlı müdahalelerde bulunamazlar. AKP Genel Başkanı açıkca, “Ben güçlüden yanayım ve işçilerin grev hakkı beni hiç ilgilendirmez” demeye getiriyor. Bu son derece yanlış ve çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek bir söylemdir ve açıkca iş hukukunun temel kurallarını yok saymaktır. Hiçbir hükümetin demokratik düzenlerde işçiden yana hukuk düzenini yok saymak hakkı da haddi de değildir.

SENDİKA ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YOK SAYAN DÜZENLEME

6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası getirdiği sözleşme yetkisi için çifte baraj, grev yasakları, grevlerin durdurulması ve ertelenmesi hükümleri ile özgür sendikacılığı ve sendika özerkliğini yok etmiş doğuştan malûl bir yasadır. Bu yasa 63. maddesi ile hükümete “Genel sağlık ve milli güvenliği bozucu nitelikteki grevleri 60 gün süreyle erteleme hakkı”nı vermiş fakat genel sağlık ve milli güvenliğin ne olduğunu tanımlamamıştır. Böylesine geniş bir yetkisi olan AKP Hükümeti iktidar olduğu 2002 yılından bu yana 14 grevi bu yetkiye dayanarak ertelemiştir. Hiçbir zaman lastik üretiminin, şişe-cam üretiminin genel sağlık ve milli güvenlikle ilgisinin ne olduğunu da açıklama zahmetine katlanmamıştır. Bu maddeye göre 60 günlük soğuma döneminde taraflar anlaşamazsa taraflardan her biri konuyu Yüksek Hakem Kurulu'na götürebiliyor ve bu kurulda tarafların iradesi dışında bir sözleşme hazırlıyor ve tarafları bu sözleşmeyi kabule zorluyor. Hükümet ve işveren ağırlıklı bu kuruldan, işçi yararına bir karar çıkmayacağını elbette anlamışsınızdır. Oysa ILO böyle durumlarda grevin kaldığı yerden devam etmesi gerektiği görüşündedir ama AKP ILO’yu ve onaylanmış ILO sözleşmelerini takmayacak kadar büyük bir partidir.

SENDİKALAR BU DURUMDAN HANGİ GÖREVİ ÇIKARMALIDIR

Bizim işçi sendikalarımız maalesef siyaset fukarasıdır. Siyaset yapmaktan, siyasi ortamı işçilerin çıkarları için kullanmaktan sürekli kaçındıkları için hiçbir siyasi gücü yoktur. İktidar partisi üzerinde baskı kurarak işçi sınıfı yararına yasalar çıkmasını sağlayacak durumda değiller. Oysa işçi sınıfı sayısal olarak çok büyüktür ve siyaseten çok etkili olabilirler. Konfederasyon ve sendikalar tez elden işçilere siyasal yaşamın gerçeklerini anlatmalı, işçiden yana olmayan AKP’ye oy verme sevdasından işçileri kurtarmalıdır.