'Bakan düşmüş ortaya'

"Sabahtan maça kadar Gaziantepspor'un yönetim kuruluyla, valisiyle, milletvekilleriyle toplantı halindeydi. 'Kulübü nasıl kurtarırız?' diye. Bakın 110 milyon lira borç için bakan düşmüş ortaya!.. Sayın Bakan, Türkiye'nin bakanı, Elazığ'ın da bakanı" dedi Elazığspor Başkanı Selçuk Öztürk. "Ortaya düşen" Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin'di.

Maçın devre arasında Bakan'ın soyunma odasına giderek 500 bin lira galibiyet primi açıkladığını ve 2.devrede canlanan rakiplerinin maçı kazandığını da ekledi Öztürk. Bakanlıkça yalanlansa da, olayın görüntüleri ortaya çıktı. Birkaç gün sonra da, Şahin'in Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı açıklandı.

Bu ilişki Selçuk Bey dahil kimseyi şaşırtmamalı. Antep yerine Elazığ'ı koysanız, sessiz kalan Öztürk, açıklamanın sahibiyse Gaziantepspor Başkanı olacaktı. Tribünlerdeki siyasi sorumluluğu ve çıkarı olmayan on binler slogan atınca, spora karışmış sayılan "siyaset"; bizzat siyasi sorumluluğu ve çıkarı olanların burnunu sokması durumunda spora bulaşmamış oluyor nedense...

2007'de Sergen'i, Şekerspor'dan Eskişehirspor'a getireceğini seçim mitinginde açıklamıştı Kemal Unakıtan. Maliye Bakanı'ydı o tarihte; Şekerspor ise devlete "ihtiyacı" olan KC Grup'un kontrolündeydi. AKP İçel milletvekilleri Kürşad Tüzmen ve Zafer Çağlayan, Mersin İdmanyurdu'nun transfer faaliyetlerine alenen müdahil olmakta sakınca görmediler. Ötesi, Spor Bakanı Suat Abi, Samsunspor'a desteğini esirgemedi. Ama bunlar "teflon" faaliyetler, bulaşmıyor!

Bakanın bakışı

Siyasiler, özellikle de iktidardaki siyasiler, vizyon ve bilgi sahibi olsalar ne gam!.. Örneğin asayişten sorumlu İçişleri Bakanı, sportif etkinliklerle zorunlu iletişim gerektiren hassas bir görevde.

Daha İstanbul Valiliği döneminde, yaklaşımını ortaya koymuştu. 2005'teki olaylı İsviçre maçından sonra, "Sahaya tabii atılanlar var. Maçın oynanmasını etkileyecek tarzda bir şey olmadı. Ufak tefek FİFA'nın kurallarına aykırı şeyler olabilir. Onlar diğer ülke takımlarının maçlarında da var." demiş; ancak FİFA, bu "ufak tefek aykırılıklar" için 6 maç saha kapama ve 200 bin İsviçre Frangı para cezası vermişti.

Bu "iktidar valisi beyanatlarıyla" önce vekil sonra bakan olan Muammer Güler, bu yılın Ağustos'unda Kütahya'daki U-14 Türkiye Şampiyonası'nda, polisin sahadaki 13 yaş futbolcularına cop ve biber gazıyla yaptığı çok sert müdahaleyi de, "mevzuata uygun" ve "hakemin davetiyle gerçekleşmiş" diyerek desteklemiş, "cop kullanılmadı" ifadesiyle de olayın görüntüsünü bile izlemek lûtfunda bulunmadığı ortaya çıkmıştı.

İşine gelince "habbeyi(tahıl tanesi) kubbe", işine gelince "kubbeyi habbe" yapan insanlardan bahsediyoruz sonuçta ve mahcubiyet nedir bilmeyen...

'Öteki' Webo

Anlamakta zorlanıyorum; Eskişehirspor'dan, Bucaspor'dan, Kartalspor'dan Fenerbahçe'ye gelenler muhabbetle karşılanırken, İstanbul Belediye'den gelen Webo'nun ısrarla küçümsenmesini... Ne demekse, "Webo, Fener'in santraforu değil"? İstatistikleri şöyle dursun, sahaya yansıttığı özellikleri ve özverisine bakılmadan eleştirildiğini düşünüyorum.

Benim izlediğim Webo: İyiniyetlidir, çalışkandır, maç seçmez, küsmez, 31 yaşını göstermeden oynar, savunma yapar, deplase olur, ön direk arka direk koşuları, çapraz koşular yapar, 1.81 boyuna karşın hava hakimiyeti iyidir, Sow ile beraber striker(vurucu/vuruş) özelliği, diğer forvetler Emenike ve Kuyt ile kıyaslanmayacak kadar üstündür, gol sezisi yüksektir, hem atar hem attırır. Özetle Fenerbahçe'nin santraforudur!