Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cambaza bak - 1

Serdar Aliçavuşoğlu

Serdar Aliçavuşoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye, tarihinin en kritik jeopolitik sınavını veriyor. Bu sınav emperyalizmin Türkiye’ye karşı yürüttüğü çok cepheli güç bölme operasyonu. Operasyonu yürüten Atlantik ittifakının -ABD, İsrail, İngiltere, Fransa, Yunanistan ve GKRY- temel amacı Türkiye’nin gücünü bölmek ve ittifak karşısında zayıf ve çaresiz bir Türkiye’nin oluşmasıdır.

ÜÇ CEPHE, TEK STRATEJİ

Birinci cephe, Atlantik ittifakının en çok önemsediği bölge olan Doğu Akdeniz’dir. NEMESIS 2025 tatbikatı, GKRY merkezli Atlantik gaz projesi, Yunanistan’a ait adalara konuşlandırılacak olan İsrail yapımı LORA balistik füzeleri ve İngiltere’nin Ağrotur–Dikelya sinyal istihbarat üsleriyle yürütülen kritik faaliyetler, Türkiye’ye karşı Doğu Akdeniz’de kurulan bu ittifakı gözler önüne sermektedir. İttifakın temel amacı; Türkiye’nin Mavi Vatan Doktrini’ni engellemek ve 2028’de yürürlüğe girecek olan sözde Rus enerji yasağı ile Doğu Akdeniz doğal gaz kaynaklarını AB’ye yöneltmektir.

İkinci cepheye gelecek olursak, bu çatışma alanına Karadeniz diyebiliriz. Karadeniz’de Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) içinde iki Rus tankerine Ukrayna’nın insansız deniz araçlarıyla saldırı düzenlemesi, açılmak istenen ikinci cepheyi bizlere göstermektedir.

Üçüncü cephe ise; güneydoğumuz olan Suriye-Irak sınırımızdır. İsrail, Suriye’den Şam-Hermon arasında bir silahsız tampon bölge talep etmektedir. ABD Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın Şam ziyaretleri ve 10 Mart Mutabakatı, yavaş yavaş Suriye’yi Türkiye’ye karşı bir tampon devlet haline getirmektedir. Burada asıl amacın sadece tampon bölge olmadığı, bununla birlikte İsrail’in Doğu Akdeniz’e kıyısının da artıyor olmasıdır.

Bu üçlü kuşatmayı, klasik “böl ve yönet” ilkesinin jeopolitik uygulaması olarak görebiliriz. Türkiye’nin sınırlı kaynaklarının üç ayrı cephede bölünmesi, Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de bir ittifaka karşı zor durumda bırakabilir. İşte tam bu noktada Türkiye’nin gerçek stratejik seçeneği ortaya çıkmaktadır. Asya ile işbirliği kurmak, üç cephede güçlenmiş bir Türkiye demektir.

DOĞU AKDENİZ’DE ATLANTİK’İN SESSİZ DARBESİ

NEMESİS 2025, sadece bir tatbikat değil; Türkiye’ye yönelik stratejik bir darbedir. İsmini Yunan mitolojisindeki intikam tanrıçasından alan bu operasyon-sözde tatbikat, “enerji altyapısına düşman saldırısı” senaryosuyla Türkiye’yi hedef almaktadır.

Yapılmaya çalışılan bu sessiz darbenin siyasi çıktıları:

- AB, 1 Ocak 2028’de Rus enerji ithalatını yasaklamakta ve bu yasa, Türk Akım’ını da kapsamaktadır.

- Avrupa’nın enerji açığını kapatmak için Doğu Akdeniz gazı, GKRY üzerinden çıkarılması hedeflenmektedir.

- Türkiye ise hem enerji köprüsü rolünden, hem de bölgedeki jeopolitik ağırlığından mahrum bırakılmaya çalışılmaktadır.

Yunanistan’ın bin kilometre menzilli İsrail yapımı LORA balistik füzelerini Midilli, Sakız ve Rodos’a yerleştirmesi, Norveç’in 65 yıllık silah ambargosunu kaldırarak Güney Kıbrıs’a silah satması, İsrail’in GKRY’ye hava savunma sistemi kurması ve İngiltere’nin Ağrotur ve Dikelya üslerinden ABD ve İsrail’e sinyal desteği sağlaması bu sessiz darbenin silahlı ayağını bizlere göstermektedir. Sessiz darbe sadece silahla değil; sinyalle, veriyle, enerjiyle yapılmaya çalışılmaktadır; çünkü modern savaşlar artık nano saniyelik tepkime süreleriyle yapılmaktadır. Dolayısıyla günümüzde bireysel savunma imkânsız hale dönüşmektedir. Türkiye bu sessiz darbeye karşı, Doğu Akdeniz 2025 Davetli Tatbikatı ile 19 ülkeyi ağırlayarak cevap vermiştir. Bu, pasif tepki değil aktif denge kurma girişimidir. Silahlı denge kurma girişimi siyasi ve stratejik katkılarla desteklenmelidir. Bu noktada kalıcı çözüm Asya ile stratejik işbirliği kurmaktır.

TÜRKİYE’Yİ BÖLEREK ZAYIFLATMA TUZAKLARI

Atlantik ittifakı, sadece Doğu Akdeniz’de plan kurmuyor, Türkiye’nin gücünü bölmek için iki cephe daha açıyor:

- Karadeniz

Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen Karadeniz’de Rusya ile ilişkilerde dengeli bir politika izlemektedir. Atlantik tarafı, bu dengeli duruşu bozmak için Ukrayna üzerinden Rus gemilerini bombalamış ve bunu Türkiye’nin MEB’inde yapmıştır. Rusya ile gerginlik körüklenerek Türkiye’nin stratejik kaynaklarını kuzeye çekmesi hedeflenmekte diğer yandan da Türkiye üzerinden Ukrayna’ya karşı Rusya’nın gücünün bölünmesi hedeflenmektedir.

- Suriye-Irak

Netanyahu’nun talep ettiği Şam-Hermon tampon bölgesi, sadece “güvenlik” değil; Hatay ve İskenderun Körfezi’ne bakan stratejik yüksekliklerin İsrail kontrolüne geçmesidir. ABD, Ahmed el-Şaraa hükümetini ABD himayesine alarak bu süreci meşrulaştırıyor. Bu iki cephe, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki savunma kaynaklarını dağıtmaya zorlar. Ancak bu tuzak, Asya ayağı olmayan bir Türkiye için geçerlidir.

Asya ile işbirliği olan Türkiye, üç cephede eş zamanlı güçlenebilir.

Devamı haftaya…

Türkiye ABD Yunanistan GKRY Doğu Akdeniz