Yandex
05 Aralık 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Milli Demokratik Devrim mücadelemizin ilk erlerinden İLKER SÜMERKAN’IN ANISINA

Ferit İlsever

Ferit İlsever

Gazete Yazarı

A+ A-

1963 yılında İTÜ’nün Makina Fakültesi’ne girdim. Gümüşsuyu’ndaki İTÜ, Makina ve Elektrik Yüksek Mühendisleri yetiştiriyordu. Eğitim beş yıldı.

Yüzlerce öğrenci. Çoğu birbirini tanımıyor. Okulun öğrencilere sunduğu öğlen yemekleri ve yemekhanenin yanındaki kantin birbirimizi tanımak için fırsat oluyordu. İlker kardeşimle de bu kantin sohbetlerinde tanıştım. Baktım kafa olarak birbirimize yakınız. O yıllar Bilimsel Sosyalizm’in özellikle gençlik içinde hızla yayıldığı yıllar.

Taksim’den Gümüşsuyu’na inerken okulun yaklaşık 200 metre yukarısında bir Rus Lokantası var. Her gün önünden geçiyoruz. Çok güzel müzik sesleri ve süslemeler. Bir gün, tanıştığımız diğer üç dört arkadaşla, “Haydi buraya bir gidelim.” dedik. Tabii, ailemizin desteğiyle ve aldığımız küçük miktarda bursla geçiniyoruz. Lokantaya ödeyecek çok paramız yok. Yine de “Şurayı bir görelim.” dedik. Lokantanın sahibi Madam Judith. Ödemeyi zorla yaptık. Tamamını almıyor Madam Judith. Sonraki günlerde de gördük; lokanta sanki İTÜ öğrencilerine destek için açılmış. Sonraki günlerde ve yıllarda da sık sık gittik Rus Lokantası’na. Bizim ikinci sohbet yerimiz oldu burası. Madam Judith’i ve Rus yemeklerini unutmam mümkün değil.

Milli Demokratik Devrim mücadelemizin ilk erlerinden İLKER SÜMERKAN’IN ANISINA - Resim : 1

O dönemde İstanbul’da en önemli düşünce, fikir ve tartışma merkezlerinden biri Sultanahmet’teki Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)’ydu. Başında Veysi Sarısözen bulunuyordu. İlker ve diğer arkadaşlarla buraya abone olduk. Türkiye’nin sorunları, çözümler, sosyalizmin nasıl uygulanacağı vb. her toplantıda tartışıyoruz. FKF yöneticilerinin kafası, sosyalizmin sadece Sovyetler Birliği’nin desteği ve yardımlarıyla kurulabileceği zorunluluğuna kilitlenmiş. Biz ve katılanların önemli bölümü ise Türkiye’de sosyalizme Milli Demokratik Devrim’le ulaşacağımız tezini savunuyoruz. Sert tartışmalardan sonra Veysi Sarısözen’ler kaybetti. FKF de bir süre sonra Dev-Genç oldu.

1968’ler... İlker ve bizlerin Amerikan Emperyalizmi ve işbirlikçilerine karşı mücadele ruhumuzun zirve yaptığı yıllar. Bunun ilk adımını, İstanbul’dan Ankara’ya 15 gün süren “Özel okullar kapatılsın!” yürüyüşüyle attık. Üniversiteler devlet mülkiyetinden çıkartılıyor, özelleştiriliyor. Bunun durdurulmasını istiyoruz. Evet adım adım İstanbul’dan Ankara’ya. “Tamam kapatıyoruz.” dediler. Ama artarak sürdürüldü.

Döndük İstanbul’a, öğrencilerin üniversite işgalleri başladı (1968). Gümüşsuyu İTÜ binasının işgalinde ve kapılarının öğrenci dışında herkese kilitlenmesinde Hasan Yalçın ve İlker Sümerkan’la birlikte baş rolü üstlendik. Tabii, bu konulardaki kararların alınmasında ve uygulanmasında en etkili güç, bütün öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz forumlardı.

Günlerce süren İTÜ işgalinde unutmayacağım iki anım... Birincisi; o günlerde İstanbul Üniversitesini işgal etmiş olan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının bize destek için, Mustafa Kemal Çamkıran’ı göndermesi. Kapı herkese kapalı ama, Çamkıran’ı içeri aldık. Girer girmez sordu bize; “Laboratuvar nerede?” Götürdük laboratuvara. Yaptıklarını izledik. O günlerin tabiriyle, “el yapımı bomba”. Çevik kuvvet, polis kapıya dayanırsa, kafalarına atacakmışız. Tuttuk kolundan attık dışarıya.

“İşgal, yürüyüş, eylem yapmayalım. Faşizm gelir.” diyenlere pasifist diyorduk. Ama bunların yaptığı da tam zıttı yönde bir yanlış.

İkinci anım, patlayıcı, bomba vb. değil. Bir kova su. İşgalin ilerleyen günlerinde üniversitemizin rektörü rahmetli Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu onlarca polisle birlikte üniversitenin kapısına geldi. İlker’le ve diğer arkadaşlarla kapının hemen üzerindeki kütüphane penceresinden gelişmeleri izliyoruz. Kapıyı zorlayarak girmeye çalışıyorlar. Arkadaşlar bir kova dolusu su getirdiler ve başlarından aşağı döktüler. Rektörümüz geri çekildi, polisi toplayıp gitti. Biz de birkaç gün sonra eylemi sonlandırdık.

Eylemi sonlandırmamızın başlıca nedeni, rektörümüzün, “Demokratik Üniversite” başlığıyla yaptığımız eylemin en önemli talebi olan “Öğrenci temsilcileri de üniversite yönetimine katılsın.” isteğimizi kabul ettiğini açıklamasıydı. Gerçekten de böyle oldu. İTÜ’nün Gümüşsuyu, Taşkışla ve Maçka’daki kampüslerinden birer öğrenci, tüm öğrencileri temsilen İTÜ Yönetim Kurulu’na katılacaktı. Ben de rektör, dekanlarımız ve hocalarımızla birlikte bir yıl Yönetim Kurulu’nda görev yaptım.

İşgal günlerinde İlker’in babası da üniversitemize ziyarete geldi. Alkışlarla kapıya yanaşmasına, biz de alkışlarla cevap verdik.

İlker’le en yoğun çalıştığımız alan İTÜ Makina Fakültesi Talebe Cemiyeti oldu. O yıllarda her fakültede talebe cemiyetleri vardı ve bu cemiyetler, İTÜ öğrencilerinin tümünü temsil eden İTÜ Talebe Birliği (TB)’ne bağlı olarak çalışırdı. İTÜ TB’nin başında Hasan Yalçın bulunuyordu. Evet, bu görevlendirmeler, tüm öğrencilerin katılımıyla düzenlenen forumlarda tartışılıyor ve kararlaştırılıyordu.

İTÜ TB’nin başına Hasan Yalçın’dan sonra Harun Karadeniz geldi. Tam da ABD’nin 6. Filosu’nun Dolmabahçe açıklarında demirlediği yıllar. İstanbul Üniversitesinden Deniz Gezmiş’ler yola çıkmış, Dolmabahçe’ye geliyorlar. Biz de Dolmabahçe’ye ineceğiz ve 6. Filo askerlerini sahile çıkartmayacağız. Burada da Harun Karadeniz’lerin “Yapmayın faşizm gelir!” duvarıyla karşılaştık. Üniversite kapısında oluşturdukları kalabalığı Hasan Yalçın’larla, İlker’lerle yıktık, indik Dolmabahçe’ye. Karaya çıkan ABD askerlerini döktük denize. Amerikan 6. Filosu’na protestolarımızı daha sonra “Kanlı Pazar”larda sürdürdük.

Milli Demokratik Devrim mücadelemizin ilk erlerinden İLKER SÜMERKAN’IN ANISINA - Resim : 2

İlker’le İTÜ yıllarımızdaki son anım, Motor Kürsüsü Başkanı Prof. Necmettin Erbakan’ın oyunlarına verdiğimiz cevaptı. Erbakan o yıllarda “Müslüman iş adamları”nın kurduğu bir derneğin başkanlığına aday olmuş. İş adamları her gün peş peşe gelip Erbakan’ı ziyaret ediyorlar. Sadece öğrenciler değil, hocalarımız da bu trafikten rahatsız. Bir süre sonra İlker ve diğer arkadaşlarla tuttuk kapıyı, sokmadık bunları içeri.

Erbakan sözde Müslüman iş adamı. Bize gelince materyalist. Motorun çalışmasını bize diyalektik materyalizmin kurallarıyla anlatırdı. Artı, eksi kutupların çatışması, çelişmeler, zıtların birliği vb. Öğrencilerin derslere girme zorunluluğu yoktu. Birçok derse girmezdik. Ama Erbakan’ın dersleri tıklım tıklım dolu olurdu.

İlker kardeşim sadece İTÜ öğrenciliği yıllarında değil, mühendis olduktan sonra da ABD Emperyalizmi ve işbirlikçilerine karşı kararlı duruşunu sürdürdü. Partili mücadele hayatımız TİP’le başladı. Sosyalist Parti, TİKP ve günümüzde Vatan Partisi ile devam etti. Çalıştığı her kurumda, en son İSKİ’de iyimser, uyumlu, paylaşmacı ve kararlı duruşuyla partiye yeni üyeler kazandırdı. Çok birikimli ve erdemli bir arkadaşımızı kaybettik.

Onun bu devrimci niteliklerini güçlendirerek sürdüreceğimize söz veriyoruz.

Görevinin ehli memleket sevdalısı

İlker Sümerkan’ın İSKİ’deki çalışma arkadaşı Tuncay Bostan, onu şu sözlerle andı:

“İSKİ Yenikapı Atıksu Arıtma Tesislerinde 4 yıl beraber çalıştığım Teknik Şefimiz İlker Sümerkan, görevinin ehli, namuslu, çalışkan, personele karşı çok duyarlı, yapıcı, memleket sevdalısı, yeri doldurulamayacak tam bir vatanseverdi.”

Vatan Partisi