16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Başkanlık kilitlemeleri

Taylan Sorgun

Taylan Sorgun

Eski Yazar

A+ A-

22 Şubat 1994 günkü “Olayların Ardındakiler” günlük sütunumuzda şu cümle vardır: “Hayal kurmak: Dış politikada hayallere yer yoktur. Dış politikada hayalcilik hem kompleksten, hem de tarih bilgisizliğinden kaynaklanır. Dış politikada ülkelerin siyasi, iktisadi, askeri temel çıkarları söz konusur. O itibarla devletler arası siyasetlerde kapalı kapılar ardındaki gelişmeler daha çok boyutlu ve değişik olmaktadır.”

Bu süreçler dünkü zamanlardan günümüze ve günümüz sonrasına kadar da geçerlidir. “Devletler arası önemli mahfillerin siyasetlerindeki temel esaslardan” birisi de budur. Şimdiki zamanda da hayallerden ve gerçekçilikten uzak durmak icap etmektedir.

BAŞKANLIĞA KİLİTLEME

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakanlığının ikinci yılında daha önce de belirttiğim gibi “kırmızı kaplı ajandası” olduğundan söz etmiştim. Başkanlık meselesinin gündem gelmesi, getirilmesi o ajandanın ikinci dönemidir. Bir siyasetçi elbette kendisine göre bir takım planlar yapacaktır, bu da doğaldır.

Ancak, 1-Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Balyoz, Ergenekon ve benzeri iddialara dayalı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali felsefesinden gelen Cumhuriyet'in kuruluş esaslarına bağlı komuta kademelerinin tasfiyesinin arkasından siyasette yeni şekillenmeler başlamış ve gündeme bu şekillenmeler dahilinde başkanlık meselesi oturtulmuştur.

ANITKABİR

Çok acıdır, FETÖ darbe teşebbüsünün ardındanTSK ikinci darbe ile karşılaşmıştır. Ve ne yazık çok acıdır ki, Cumhuriyet Bayramı'nda Anıtkabir dahilinde bir astsubaya generallerin üzeri aratılmıştır. TSK zaten komuta kademesinin yapısının değiştirilmesinin ardından ağır bir yönetim sorunu ile karşılaşmıştır. Ve gelinen duruma bakınız.

Aslında 14 Nisan 2009 günü Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un benim de davetli olduğum Harp Akademileri'nde yaptığı konuşma ile zaten bazı çevreler tarafından TSK üzerinde düğmeye basılmıştı.

TEŞEBBÜSÜ KULLANMAK

2-”Mürteci, tarihkatçı FETÖ darbe teşebbüsü”nün bastırılmasının ardından Türkiye'yi başkanlık sistemi tartışmalarına kilitleyecek ikinci gündem ortaya çıkarılmıştır. Öyle bir ortam yaratılmıştır ki, bu darbe teşebbüsü sanki sadece sokağa çıkan vatandaşlar tarafından bastırılmıştır. Oysa darbe teşebbüsü TSK'nın sağlam kalmış omurgasının harekete geçmesiyle bastırılmıştır. Ne var ki bu özenle saklanmaktadır.


TOPLUMU YÖNLENDİRME

Dünkü haberlere göre iş öyle bir hale gelmiştir ki, 15 Temmuz para basımı bile gündeme sokulmuştur. Mürteci FETÖ ayaklanmasının bastırılmasının neredeyse 30 Ağustos Zaferi ile eşdeğer tutulmak istendiği propagandalarının yapıldığını daha evvel belirtmiştim. Bu hayret verici ve çarpık propaganda giderek yükselmekte, İkinci İstiklal Harbi gibi tuhaf, gerçeklerden uzak beyanlar ileri sürülmektedir.

Türkiye'nin tek gündemi başkanlık meselesine bağlanmıştır. Yani sanki Türkiye'nin iktisadi, sosyal sorunları yoktur. Son olarak üniversitelerin, Cumhuriyet üniversitelerinin üzerinde vahim bir hata işlenmiş, rektör seçimleri seçimsiz hale getirilerek Cumhurbaşkanı'na bağlanmıştır.

YUNUS NADİ

Cumhuriyet gazetesine bir operasyon düzenlendiği malumdur. Gazetenin kurucusu Yunus Nadi, 30 Ekim 1918 Mondros teslimiyet anlaşmasından sonra işgalci emperyalistlerin ve Damat Ferit'in kurdurdukları Nemrut Paşa Harp Divanı'nca bütün millici yazarlar gibi tutuklanıp Bekirağa Mahpushanesi Bölüğü'ne kapatılmıştı. Mustafa Kemal Paşa Anadolu'ya geçmeden önce Bekirağa Bölüğü Mahpushanesi'ne giderek Yunus Nadi dahil oradaki bütün arkadaşları mahkumlarla görüşmüştür. Cumhuriyet gazetesi İlhan Selçuk, Uğur Mumcu döneminin sonuna kadar “Yunus Nadi kuruculuğu” esasına bağlı kalmıştır.

Ne var ki, bu son dönemde Cumhuriyet gazetesinin başına nasıl geldiğinin arka planını bildiğimiz Can Dündar gazetenin o kimliğini erozyona uğratmıştır. Amaaaa... Sanki bütün medyaya adeta gözdağı verircesine Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyon şekli, tarzı ve gözaltılar hatalı olmuştur.