02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Belirleyici olan etmen

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Tarımın en başta gelen görevi halkımızın ihtiyaç duyduğu besin maddelerini üretmektir. Kitlelerde oluşacak açlık korkusu yıkıcı etkiler yaratır. Temel besin maddeleri açısından dışa bağımlı olmak bir ülkeyi yönetenlerin karabasanı (kâbusu) olacaktır çünkü açlık, dış baskılara dayanmayı güçleştirir. Birkaç yazı boyunca son 50-60 yıllık dönemde gıda maddeleri açısından Türkiye tarımında meydana gelen gelişmeleri değerlendirmeye çalışacağız. Bu yazıda üretim ve tüketimi etkileyen ana öğe olan nüfus konusu ele alınmıştır.

NÜFUS ARTIŞ EĞİLİMİ

Türkiye'de ilk nüfus sayımı 1927 yılında yapılmıştır. O tarihte nüfus 13,6 milyon olup   kilometrekare başına 18 kişi düşmektedir.  2022 yılı sonunda Türkiye'nin nüfusu 85,3 milyondur. Bu süre içinde nüfus 6,2 kat artmış nüfus yoğunluğu 110'a çıkmıştır. 1935 yılında binde 21,1 olan yıllık nüfus artışı 1940 yılında gerilemiş ve binde 17'ye inmiştir. Burada 1 Eylül 1939'da başlayan İkinci Dünya Savaşı nedeniyle genç erkeklerin askere alınması rol oynamış olmalıdır. Nitekim 1945 yılında nüfus artış hızı iyice azalmış ve binde 10,6'ya inmiştir. Bu Cumhuriyet dönemindeki en düşük düzeydir. 1945 sonunda savaşın bitmesiyle nüfus artışı tekrar hızlanmış ve 1950 yılında binde 21,7 olmuş, 1955 yılında binde 27,8 seviyesine ulaşmıştır. 1960 yılında tarihi rekor olan binde 28,5 düzeyine çıkmıştır. 1963 yılından itibaren planlı döneme geçilmiş ve “aile planlaması”, “doğum kontrolü” önlemleri alınmış ve nüfus artış hızı kademeli olarak azalmıştır. 2021 yılında yıllık nüfus artış oranı binde 12,7 olarak saptanmıştır (Bkz.1 ve 2). Türkiye nüfusunun 2050 yılına kadar 100 milyona ulaşması beklenmektedir. Bu düzeyde kararlı hale geleceği tahmin edilmektedir.

AİLELER DAĞILIP KÜÇÜLÜYOR

Çocuk sayısının azaldığını yakın çevremizde de gözlemliyoruz. Örneğin biz üç kardeştik, benim üç, kardeşlerimin ikişer çocuğumuz oldu. Benim çocuklarımın üçü de evlendi ve birer çocukları var. Bir kuşak öncesinde yedi olan sayı üçe inmiş oldu, yani çocuk sayısı yarıdan az.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, Türkiye'de 2008 yılında 4 kişi olan ortalama hane halkı büyüklüğü, azalma eğilimi göstererek 2022 yılında 3,17 kişiye düşmüştür. 2009 yılından itibaren ailedeki ortalama birey sayısı düzenli şekilde azalarak 3,17'ye inmiştir. Toplam 26,1 milyon haneden 5,1 milyonu tek kişiden oluşmaktadır. 2022 yılında 181 bine yakın boşanma davası sonuçlanmıştır. 180 binden fazla çocuk için velayet kararı verilmiştir. Aynı yıl içinde 574 bin evlenme olmuştur. Boşanmaların evlenmelere oranı %31,5'e ulaşmaktadır. Her üç aileden biri dağılıyorsa aile yapısı bozulmuş demektir. Eşlerin boşanması durumunda en çok çocuklar etkilenmektedir.

Yakından tanıdığım üç kız kardeşin birinin üç çocuğunun üçü de diğerinin iki çocuğunun ikisi de sonuncusunun üç çocuğundan biri olmak üzere sekiz evli gençten altısı boşanmıştır.

YAŞAM KOŞULLARI

Hane halklarının %56,7'si kendine ait evde oturmaktadır. Kiralık evde oturanların oranı %27,2 dir. Tek kişilik haneler ve boşanmalar konut talebini artırmaktadır. Kiralık konut talebi de arttığından kiralar aşırı derecede yükselmektedir. Tek kişilik konutlarda ısıtma, soğutma, yıkama, pişirme gibi faaliyetler için harcanan enerji ve materyalle zamanın kişi başına düşen miktarları ve maliyeti diğer aile tiplerine göre daha yüksektir. Ev sahibi olan hanelerin ve lojmanda oturanların oranı yıllara göre azalırken, kiracıların oranında artış olmaktadır.

Hanelerin %34'ü çatı akması, nem ve doğramaların eskimesi gibi sorunlardan yakınmaktadır. Yine aynı oranda hanede yalıtım eksikliği nedeniyle ısınma sorunu vardır. Hanelerin %16'sı yeterince ışık almamaktadır. Aynı oranda hane gürültüden şikayetçidir. Hanelerin %22'si hava kirliliği, çevre kirliliğinden yakınmaktadır. Hanelerin %10'u da suç ve şiddet olaylarının yoğunluğundan rahatsızlık duymaktadır.

İLETİŞİM

2022 yılı itibariyle hanelerin %99'undan fazlasında akıllı/cep telefonu bulunmaktadır.

Hanelerin %94'ü internete erişebilmektedir. Hanelerin %16'sında masa üstü bilgisayar, %47'sinde dizüstü bilgisayar, tablet veya notebook bulunmaktadır.

2022 yılında toplam ailelerin %21,9'u yoksulluk sınırının altında yaşam sürmektedir. Tek kişilik hanelerdeki yoksulluk oranı ise %10,9'dur (Bkz. 3). Tek başına yaşayanların ekonomik durumu diğerlerinden daha iyi gözükmektedir.

DEVAM EDECEK

1) TÜİK, Genel Nüfus Sayımları, 1927-2000

2) TÜİK, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, 2007-2021

3) https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Istatistiklerle-Aile-2022-49683