16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Benimsenen tercih ve uygulamalar kırılganlığı artırıyor!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

Geleceğe yönelik ekonomik beklentilerin şekillenmesi açısından kısmen önemli sayılabilecek bir haftayı geride bıraktık. 2019 yılının üçüncü çeyrek dönemi kapanırken dördüncüye adım atıldı ve bu süreçte bazı hassasiyetler farklılaştı. 2020 mali yılı bütçe tasarısının şekillenebilmesi için gerekli olan ve siyasi irade tarafından belirlenmiş ekonomik hedefler, Yeni Ekonomi Programı adı altında açıklandı. Ekonomi yönetiminin, bazı eğilimleri daha iyi pazarlamak ve güvensizliği kırmak için heyecanla beklediği eylül ayı enflasyon rakamları açıklandı.

***

Beklenti değişimi ve güven konusundaki gelişmeler, siyasi irade ve ekonomi yönetiminin umduğu şekilde gelişmedi; beklentilerin düzelmesi, güvensizliğin azalması ve olumsuz eğilimlerin kırılması türünden hiçbir gelişme yaşanmadı; kamusal fonların hesapsızca risk alması sayesinde, tam aksinin yaşanmasına da şimdilik izin verilmedi. Bu durum ve diğer gelişmelerin de katkısı sayesinde, önemli başlıkların hepsinde yeni hareketlenme endişeleri filizlenir oldu; iç siyasetten dış politika ve güvenliğe kadar pek çok konuda daha önce yapılmış hesapları bozabilecek sonuçlar ortaya çıkmaya başladı.

***

Eğer ekonomik beklentiler düzeliyor ve güvensizlik azalıyor olsa idi, her alandaki tercihler daha az tartışılabilir ve olumsuz bazı gelişmelerin bir süre daha ötelenmesi söz konusu olabilirdi! Enflasyon ve faizlerin hızla geriletildiği iddialı büyüme hedeflerinin öne sürüldüğü koşullarda, umulana oranla tam aksinin gündeme gelmesi geleceğe yönelik belirsizliği hatırı sayılır oranda artırdı.

***

Enflasyondaki gerilemenin kalıcı olmadığı beklentisi, Yeni Ekonomi Programının hedefleri sayesinde iyice güçlendi. Ekonomi Yönetimine ve yerli paraya yönelik güvensizlik, yeni rekorlara yelken açar oldu. Sorunların ağırlaşmaya devam edeceği endişesindeki güçlenme, beklentilerin bozulması ve güvensizliğin yaygınlaşmasında etkili oldu; düşük faiz ve yüksek büyüme söylemleri, inandırıcı olamadı ve sonucun daha farklı olabilmesini mümkün kılamadı.

***

Ülkemizde yaşayan çoğunluk, açıklanan enflasyon rakamlarının gerçeği yansıttığına inanmıyor ve çok haklı gerekçeleri var. Aynı kalite ve miktar konusundaki ölçüm gereğinin yerine getirilmediği, verilerin toplanma sürecinin yapay bir şekilde kurgulandığı ve tartıların güncel olmadığı eleştirileri geniş kesimlerden destek buluyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, açıklanan veriler gelir dağılımındaki hızlı bozulmayı teyit ediyor; tüketici fiyatlarındaki ortalama yıllık artışların, yıllık rakamın iki katını bulmuş olması ekonomik açıdan iyi şeyler söylemiyor. Üretici fiyatlarındaki çok yüksek oranlı dalgalanmalar ise, üreten kesimlerin kendi ayakları üzerinde durabilmesini iyice zorlaştırıyor.

***

Siyasi irade ve ekonomi yönetimi ise, yaşadığı çok yönlü sıkıntılar nedeniyle gerçekçi olmayı beceremiyor; geniş kesimler ile inatlaşarak sorunların ağırlaşmasına katkı yapan konumda olduğunu kavrayamıyor! Enflasyon ve faiz sorunu çözülüyor şimdi sıra büyümede söylemine destek arıyor; fakat bulamıyor ve net olarak yıpranmaktan arınamıyor.
Yıpranmamak adına küreselleşmecileri kızdıracak etkili düzenlemelerden uzak durması, beklenti düzeyinde olası yan tesirlerin daha belirleyici olmasını engelleyemiyor. Büyüme adına para ve maliye politikalarını hesapsızca gevşetmenin kırılganlık artırıcı yönü, çoğunluk ile birlikte hareketi mümkün kılamıyor. Bu büyük çelişkiler, makroekonomik görünüme ilişkin beklentileri olumsuzlaştırırken güvensizliği besliyor.

***

Bu yılın son çeyrek döneminin henüz başındayız; para ve maliye politikasının daha da gevşetilmesi konusundaki zorlamalardan vazgeçilmiyor. Yerli ve yabancı tasarrufçular, artan belirsizlik nedeniyle Türk lirasından uzaklaşmayı sürdürüyor; ekonomi yönetiminin tüm zorlama ve müdahalelerine rağmen söz konusu eğilim kırılamadığı gibi güçleniyor. Olası üç seçenekten ikisinin gerçekleşme olasılığındaki artış, kırılganlığı artıran bir açmaz durumu yaratıyor. Yerleşiklerin yerli para cinsinden yatırımlara dönmesi olasılığı azalırken, etkili düzenlemelerin devreye girmesi veya yeni kur şoklarının yaşanması olasılıkları güçleniyor!
Hemen yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız açmaz tüm kesimleri etkiliyor. Ekonomi alanında daralan hareket yeteneği, sosyal ve siyasi konulardaki olasılıkları farklılaştırarak tercih şanslarını sınırlıyor.