01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Berlin'den Amerika'ya Hayır Bir Devrin Sonu...

Gönül Kenter

Gönül Kenter

Eski Yazar

A+ A-
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in geçen hafta pazar günü G7 zirvesinin hemen ardından "Başka ülkelere güvenilebilecek zamanlar geride kaldı, Avrupa kaderini eline almak zorundadır" şeklinde yaptığı tarihi açıklaması anında dünya gündemine oturdu. Merkel'in sözleri Avrupa Birliği başkentlerinde, tüm dünyada büyük yankı yarattı.
Nasıl öyle olmasın? Sonuçta Avrupa'nın güçlü kadın lideri kafa tutuyor; Amerika'nın bu koşullarda Almanya ve Avrupa'nın öncelikli müttefiki olmayacağını, ABD'ye bağlılık devrinin kapandığını ilân etti.
Berlin için Atlantik çağının sonu gelmişti...
Başbakan Merkel'in dünya politikalarında Almanya'nın küresel güç olarak yer alması hedefi yeni değil, Berlin dış politika doktrininde değişiklik yaptığı 2010'dan itibaren politikalarını bu doğrultuda şekillendirmeye başladı. Şansölye'nin son çıkışıyla aynı talebi yüksek sesle Avrupa için de dillendirmiş olması yeni. ABD Başkanı Trump'ın "esnaf siyaset anlayışı", "kaba tarzı","şövenist söylemlerinin" yanı sıra, NATO, Transatlantik Ticaret Anlaşması (TTİP) ve İklim Anlaşması'nda farklı düşünmesinden kaynaklanan zıtlıklar Alman Başbakan'ın bağımsız Avrupa talebindeki adımını kolaylaştırdı.

ABD'YE İTAAT BİTMELİ

Almanya Başbakanı'nın yeniden şekillenen dünya düzeninde Avrupa'nın"bağımsız küresel güç" olması ve ABD ile ilişkilerin "aynı göz hizasında" eşit tutulması isteğinin Almanya'da olduğu kadar AB ülkelerinde de desteklenmesiyle, Merkel'in Avrupa liderliğini pekiştirdiği gözlemleniyor. Merkel'den Amerika'ya daha fazla tavır alması bekleniyor, ABD'ye karşı "itaat döneminin" bitmesinde kesinlik isteniyor. Merkel'in yeni döneme işaret eden sözlerinden hemen sonra Alman Savunma Bakanı Ursula von der Leyen veFransız meslekdaşı Sylvie Goulard'ın bağımsız Avrupa'nın önünü açmak üzere Amerika'dan kopuşun hazırlıkları için kolları sıvamaları dikkat çekiyor. Hedefte Merkel'in uzun süredir geliştirdiği Avrupa ortak askeri güç politikası; Avrupa Birliği ülkeleri silahlı kuvvetlerinin hızla birleştilirmesi (Avrupa ordusu projesi) var.

ESKİ ATLANTİKÇİLER MUTSUZ
"Trump bir gün gidecek, Amerika kalacak" diyen eski Atlantikçi cenah Merkel'in bağımsız Avrupa girişiminden memnun değil, "Trump olsun veya olmasın" özellikle Avrupa'nın güvenliği politikalarında tek alternatifin ABD ile ittifak olduğunu hatırlatıyorlar. Amerika'sız bir Avrupa'nın kendi içinde daha istikrarlı olacağı fikrine şüpheyle bakıyorlar. Savaş sonrası düzeninin bitmesiyle ilgili"Transatlantik ilişkiler zayıflarsa Almanya'nın stratejik yalnızlığa itekleneceği"uyarısını ihmal etmiyorlar.

BERLİN YÜZÜ DOĞU'YA MI ÇEVİRDİ?

Merkel'in sözlerinin üstünden bir hafta geçmeden, Berlin'de Perşembe günü Almanya-Çin Zirvesi başladı, Almanya-Hindistan görüşmeleri gerçekleştirildi. Siyaset boşluk tanımaz, Merkel siyasette hiç boşluk bırakmıyor. Şimdiye kadar sadık Atlantikçi olan Merkel'den bir çırpıda Amerika'ya sırtını dönmesi elbette beklenemez, alternatifini iyi hazırlayacağı, dengeleri iyi güdeceği muhakkak. Merkel ve Çinli meslekdaşı Li Kiçiang'ın ticaret ve iklim politikalarında yakınlaşarak Washington'a karşı ilk kez açık pozisyon alacak olması, tabii ki heyecan verici dönüm noktası mahiyetinde kayda geçiyor.
Berlin'in Ortadoğu politikalarında da Amerika'dan kopacağının sinyalleri gelmeye başladı. Almanya öncülüğünde "kendi askeri manevra kabilyeti" olanbağımsız Avrupa projesi ilerliyor.

VE İNCİRLİK

Yukardaki genel çerçeve dahilinde bakıldığında Ortadoğu'da ABD'den bağımsız askeri manevra yapabilen Almanya Avrupa'sı için İncirlik'in önemi daha da anlaşılıyor. Elbette Almanya seçeneksiz değil, İncirlik'ten çıkılırsa üssün Ürdün, Kuveyt ve Güney Kıbrıs'a da taşınabileceği söyleniyor. Bölgesel Kürt politikasıyla bu kadar içi içe girmiş, yol kat etmiş Almanya, üstelik de Amerika ile çıkar kapışmalarının kızıştığı yeni süreçte İncirlik'ten kolay vazgeçebilir mi?
Batılı güçler arasındaki, Türkiye'de de sürdürülecek rekabet arttıkça, AKP Ankara'sının ilkesiz, istikrarsız dış politikalarıyla Türkiye'nin işi daha da zorlaşacak. Washington'un Türkiye Cumhuriyeti'ne düşman YPG'yi silahlandırmasına boyun eğen yönetim, İncirlik Üssü'nden Kürdistan politikalarını destekleyeceği kesin olan yeni Avrupa'ya ses çıkarır mı dersiniz?
Bu bağlamda evvelsi gün Şırnak'ta TSK'nın komuta kademesinden yeri doldurulması zor kayıplarını, şehitlerimizi saygıyla analım.