02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Beslenmenin yaşamsal önemi

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Aydınlık'ta 13 Haziran tarihinde çıkan yazıda, ilk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında 13,6 milyon olan Türkiye nüfusunun 2022 yılına kadar 6 kat artarak 85 milyonu geçtiği belirtilmiştir. Başlangıçta büyük çoğunluğu köylü olan nüfusun çoğu şimdi kentsel alanlarda yaşamaktadır. Tarımda çalışanlar oransal olarak hatta sayısal olarak azalmıştır. Bu süreçte yaşam koşullarında ve üretimde büyük değişiklik olmuş, kapalı aile ekonomisinden piyasa ekonomisine geçilmiştir. Teknoloji ilerlemiş üretim ve verim artmıştır. Bu arada insanların ihtiyaçları çeşitlenmiş ve çoğalmıştır. 20 Haziran tarihli yazıda aile tüketim harcamalarının üçte ikisinin gıda, konut ve ulaşım harcamalarından oluştuğu saptanmıştır. Hemen herkesin yakındığı hayat pahalılığı ile gereği mücadele edebilmek için bu üç öğeye öncelik verilmesi akılcı olur.

Nefes almak ve su içmekten sonraki en zorunlu gereksinme olan beslenme konusu herkes için yaşamsal önem taşır. Deprem bölgesindeki yıkımdan sonra yoksul ya da varsıl pek çok insanın, bir tas çorba alabilmek için yardım çadırları önünde sıraya girmiş olması bunun en somut örneğidir. Olağan dışı bir yıkıma neden olan deprem sonrasında devletçe hızla önlem alınarak insanlarımızın beslenmesi sağlanmıştır.

Bir dizi yazıyla belirli bir zaman diliminde Türkiye'deki temel besin maddelerinin durumunu ele alacağız. Temel gıda maddeleriyle ilgili olarak; üretim ve üretim sırasındaki kayıplar, iç tüketim, ürünlerin kullanım şekli, dış alım ve dış satım, kişi başına kullanım miktarı, iç üretimin yeterlilik derecesi, yetiştirme tekniği, girdi fiyatları, pariteler, iç ticaret hadleri, dünya fiyatları gibi veriler sunulacaktır. Tahıllardan buğday, mısır ve çeltik (pirinç), baklagillerden mercimek, fasulye ve nohut, yağ bitkilerinden ayçiçeği, pamuk, kanola, yumrulu bitkilerden patates ve şekerpancarı, sebzeler, meyvelerden zeytin, üzüm, incir, fındık, kayısı içecek ve baharat bitkilerinden çay ele alınacaktır. Kırmızı et ve süt üretimi açısından büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, beyaz et ve yumurta için tavukçuluk, bal üretimi ve su ürünleri üzerinde durulacaktır. 

Su ürünleri de dahil olmak üzere bütün hayvancılık dalları bitkilerin varlığına dayanmaktadır. Aslan, kaplan, sırtlan, kurt gibi etobur hayvanlar çoğunlukla koyun, keçi, ceylan, zebra gibi otobur hayvanları yiyerek yaşamlarını sürdürür. Etobur hayvanların yaşamı da dolaylı yoldan bitkisel kaynaklara bağlıdır. Hayvancılığın bitkisel üretimden ayrı düşünülmesi hatalıdır. Sığır, manda, deve, koyun, keçi, at, eşek, katır gibi etobur hayvanlar mera otlarını, yem bitkilerini ve bitkisel ürün artıklarını yiyerek yaşarlar ve ürün verirler.

BÜYÜKŞEHİR YASASI VE MERALAR

En yaygın ve en ucuz yem kaynağı meralar ve çayırlardır. Üzülerek söylemek gerekirse günümüzde meralar yağmalanmaktadır. Büyükşehir Yasası ile köyler mahalleye dönüştürülmüştür. Köy tüzel kişiliklerine ait bütün taşınmazlar belediyelere devredilmiştir. Anayasal koruma altında olan meralar belediyeler tarafından satılmakta veya güneş enerjisi santralı, Tarıma İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Sanayi Sitesi vs. kurulması için arsa olarak kullanılmaktadır. Meraları elden giden yerel çiftçilerin feryadı göklere yükselmekte ancak kimse tınmamaktadır.

Manisa'da Yunt dağı eteklerinde süt sığırcılığı yapan modern (!) bir büyük işletmenin yöneticisi kuru ot ve saman gibi kaba yemleri 1000 kilometre uzakta olan Aksaray'dan getirttiğini söylediği zaman çok şaşırmıştım. Hantal bir ürün olan samanı, karayoluyla ithal malı petrol harcayarak taşımak akılsızlıktır. Bu tür yemlerin en fazla 50 kilometrelik bir menzil içinden tedarik edilmesi gerekir. Üreticiler yemler pahalı diye ağlaşırken, peynir 200 liraya, kırmızı etin kilosu 400 liraya satılmaktadır. Bu fiyatlar pek çok tüketicinin satın alma gücünü aşmaktadır. Besin maddeleri yeterince mevcut olsa bile pek çok insanın pahalı olan besinleri satın alma imkânı yoktur. Sofradaki yiyeceğini yanındaki insanla paylaşmak isteyen halkımızın sık kullandığı deyimi unutmayalım: “Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar!”

Tarım kesiminin temel görevi halkımızın nitelikli besinlerle beslenmesini sağlamaktır.   Bu iş devlet öncülüğünde olacaktır. Önce durum değerlendirmesi yaptıktan sonra çözümler üzerinde duracağız.

(Devam edilecek)