16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bi’ deyin hele; Otobüsü kim kurşunladı?

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-
Bi’ deyin hele; Otobüsü kim kurşunladı? - Resim : 1

Fenerbahçe futbol takımını taşıyan otobüsün Trabzon’da kurşunlanma ve olayın felaketsiz neticelenme mucizesinin üzerinden yaklaşık 2 yıl 8 ay geçti. Konunun aydınlatılmasına yönelik en ufak bir açıklama olmadığı gibi; ‘unutturulmasında fayda mülahaza edilen’ olaylar kapsamına alındığı izlenimi uyanıyor. Soma gibi, Gar gibi, Aladağ gibi, Afyon gibi... Medyayı temsil eden, aklı başında ve onurlu yayın organlarında da ses veren yok nedense. Sulandırmak gibi olmasın da, Gökçek’in fışkiyesini kimin kırdığı bile daha çok gündemde kaldı.

Fenerbahçe Kulübü derseniz-yani Aziz Y.derseniz-o, kimi riskli arazilere hiç ayak basmıyor. Engel varsa, baskı varsa, yasak varsa söyle de bilelim azizim. Gerçi ülkemizde hamdolsun en ilerisinden demokratik düzen var, hukuk devleti var, kimsenin kimseye baskı yaptığı falan yok(!) Burası, hurma-pardon muz-cumhuriyeti mi!..

Peki, maçtaki bir penaltı, bir kırmızı kart için memleketi ayağa kaldıran pireyi deve yapma uzmanı birisi, taammüden gerçekleşen böyle büyük bir olayda niye sessiz kalıyor? Olayın yıldönümlerinde kulüp sitesinden yaptığı cılız bir açıklamayla yetiniyor? Nedenini açıklamak zorundadır.

Gecenin köründe, uzun yolda seyreden bir otobüse ateş edilmiş, şoförü kafasından vurulmuş, ötesi var mı bu işin?.. Hadi ötesini biz kurgulayalım.

FACİA SENARYOSU

Silahlı saldırı bir faciayla sonuçlansaydı, olacakları düşünelim. Medya, “Futbol terörü Fenerbahçe’yi vurdu”, “Aman Allah’ım”, “Türkiye Fenerbahçe’ye ağlıyor” gibi başlıklar kullandıktan, memleket ayağa kalkıp oturduktan sonra; Fenerbahçe Stadı’nın karşısındaki Yoğurtçu Parkı’nın adı, “Fenerbahçe Şehitleri Parkı” olarak değiştirilip, ‘kazada’ ölenlerin heykelleri dikilecekti oraya, bir de anıt yapılırdı muhtemelen.

Ayrıca stadın içine de “simsiyah bir anı köşesi”... O köşede, kurşun delikli otobüs camı, 5 Nisan gazeteleri, olay yeri fotoğrafları, sürekli dönen olay sonrası videoları falan... Her yıl 4 Nisan gecesi, meşaleli törenler düzenlenip, o törenlere yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla beraber olayda sakat kalanlar tekerlekli sandalyelerde getirilir, bitkisel hayatta olana dualar edilir, konuşmalar yapılıp menfur hadise lanetlenir, gözyaşları sel olup akardı.

Yani başta Fenerbahçe Başkanı ve camiası, olayın unutulmasına asla izin verilmezdi, giden gittikten sonra! Büyük olasılıkla da, olayın faili/failleri derhal yakalanır veya meczup-fanatik olduğu savlanan birileri süklüm püklüm kameraların önüne çıkarılır, ihale onda bırakılırdı. Hatta Fenerbahçeli Cumhurbaşkanı, şimdilerde sıkça takındığı tavırla muhalefet lideri gibi davranıp tel’in grubuna dâhil olur, aziz milletimizin yüreğini ferahlatacak açıklamalar yapar, biriken gaz alınırdı. Haliyle gurur duyardı ahalimiz, seçtiği adamların hassasiyetiyle... Kurgu tabii bunlar lakin hayalimden çok hafızamın ürünü bir kurgu. Defalarca yaşamadık mı benzerlerini?..

ÖLEN YOKSA BOŞVER...

Bunları mizansen becerimi görücüye çıkarmak için yazmıyorum takdir edersiniz ki. Derdim, olayın vahamet ve cesametinin hissedilmesini sağlamak. Fakat onca satırı boşuna karaladım. Zira olayda ölen de, sakat kalan da, bitkisel hayat giren de olmadı; o halde, unut gitsin!.. Evet yaşanan süreç gösteriyor ki, kafa bu kafa...

Demek, bugün bulunduğumuz çözümsüzlüğün sebebi, eylemin akim kalması, amacına ulaşamaması. Başka deyişle, kimsenin ölmemesi... Milli Takım hocası Lucescu geçenlerde Türkiye için “Doğu toplumu” benzetmesi yaptığında, aşağılandığını düşünerek tepesine binmeye yeltenenlere sormak lazım, bu olayın seyri, zımnen vurguladığınız üzere “Batılı” olduğumuzu mu kanıtlıyor acaba?

Geçen yıl, olayın 1.yılı dolduğunda Trabzon Valiliği’ni aradım, gelişme olup olmadığını ilk ağızdan öğrenmek için. Valinin bu konuda açıklama yapmak istemediğini iletti maiyeti. Üstelik olay tarihindeki valiydi görevdeki, sonra merkeze alındı. Derin bir oh çekmiştir muhtemelen.

CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, 12 Ocak 2016’da Adalet ve Spor Bakanlarının yanıtlaması istemiyle 2 ayrı yazılı soru önergesi verdi TBMM’de. Dönemin bakanları Bozdağ ve Kılıç imzasıyla ikisi de yanıtlandı. Burada yanıtların içeriğine değinmek, satır israfı olur. Tarhan da sorduğuna pişman olmuştur herhalde basmakalıp yanıtları görünce.

Fenerbahçe Genel Sekreteri Mahmut Uslu’nun değindiği, “illegal örgüt şüphesi” de cevaba muhtaç, beklemekte. Olayla ilgili olarak haklarında soruşturma sürdürüldüğü haberi 1 yıl önce basına yansıyan FETÖ şüphelileriyle ilgili bir gelişme olup olmadığı da bilinmiyor. Başta gözaltına alınan 2 kişinin akıbeti de açıklanmadı.

OTOBÜS ‘ÖNEMLİ’ SİYASİLERİ TAŞISAYDI?

Akla şu soru takılıyor. Bin parçaya ayrılmış bir canlı bombanın kimliğini, saatler geçmeden açıklayabilen ‘imkân ve kabiliyetteki’ güvenlik teşkilatı, bu işi neden çözemez 3 yıldır? Üstelik olayda kullanılan tüfeğin ellerinde olduğu da açıklanmışken. Nedeni, gerekli çabanın gösterilmemesi olabilir mi? Bu çabaya kaynak teşkil edecek iradenin, niyetin eksik olması olabilir mi acaba neden? Ve tabii bunları, bizden önce saldırının muhatabının sorması gerekmez mi?

Kimse darbe girişiminin güvenlik bürokrasisine getirdiği iş yükünü mazeret gösteremez, olay 15 Temmuz’dan 16 ay önce gerçekleşmişti. Ha, bir de komplo teorisi mahiyetindeki seçenek var: Bu olayın arkasındaki gerçeğin, “ulaşılmak istenmeyecek türden” olması. Her açmaz da “karanlık güçlere” topu atarsanız, yetkili, görevli olanların ne işe yaradığı sorgulanır hale gelir.

Şöyle düşünün; bu otobüs Fenerbahçe futbolcuları yerine, kimi siyasi zevatı taşıyan bir araç olsaydı, gelişmeler nasıl seyrederdi? Biliyorum, iktidar, devlet ve kulüp yetkilileri bana çok kızacaklar bu yazı nedeniyle. Erdoğan’ın bile değinmeden edemediği ‘yabancı futbolcu sorunsalımız’ dururken, böyle gereksiz, küllenmiş bir konuyu harladığım, gündeme taşımak münafıklığında bulunduğum için... İki cami arasında bînamaz kalacağız yine...

Oysa kızacağınıza, haklı mıyım değil miyim onu düşünün ve öyle şeyler söyleyin ki; biz de bunlar yerine Arda Turan’ın Barcelona’da ne yiyip içtiğini, kaç kilo aldığını, Aykut Kocaman’ın istifa krizinde kayınbiraderinin mi, bacanağının mı evinde konakladığını falan irdeleyelim herkes gibi.