19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Biden Avrupa'yı Avrasya'yla çatıştırabilir mi?

Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

Site Yazarı

A+ A-

Biden'ın yönetici kadrosu saldırgan neocon mu olacak? Medyamızda bazıları onu barışsever gösterip kutladı! Irak'ta yüzbinlerce genci çöle gömen bir katili halkımıza sevdirmeye çalışıyorlar. Evet, BIDEN 2002'DE BUSH'UN IRAK'I İŞGAL EDEBİLMESİNİ SAĞLAYAN ADAMDIR!

O günlerde senato Dış İşleri Komisyonu Başkanı idi, son derece nüfuzluydu. Demokrat Parti ağırlıklı Senato'da Irak işgaline oy verdirtmese Bush Irak'ı işgal edemeyecekti. McCain ve Cheney gibi neocon şeflerin yardımıyla SAHTE TANIK getirterek, bunlara Saddam'ın nükleer ve kimyasal kitle silahları olduğu yalanını söylettiren Biden'dı! 'Barışa yürüyüş' diyordu! Hillary Clinton da işgal kararını destekledi. Demokrat Parti böylece Irak işgalinde Bush'u destekledi. Biden'a göre Irak 'Kürt, Sünni ve Şii' diye üç parçaya bölünmeliydi.

Biden 90'larda Bill Clinton hükümetindeyken, NATO'ya Yugoslavya'yı bombalattırdı. 2011'de Obama'nın başkan yardımcısıyken ise Libya'yı işgal ettirdi.

Muhalifler arasında lakabı 'Pentagon'un fino köpeği'dir. Ateşli İsrail yanlısıydı, "Ben inançlı bir Siyonistim" derdi. Yahudi sermayesi Trump'la da Biden'la da iç içedir.

ABD'nin emperyalist politikalarında Pentagon, CIA, Savunma ve Dış İşleri Bakanlıkları hep kilit önemde oldu. En saldırgan müdahaleci ekip olan neoconlar özellikle buralara yuvalandılar. FETÖ gibi çalışıyorlar. Çoğu savaş zengini ve asker ya da bürokrasi kökenlidir. Hem Cumhuriyetçilerin hem Demokratların içinde örgütlüler. McCain, Liberman, Cheney, Bill Kristol gibi neo konservatif liderler hem Bush, hem Obama döneminde 'derin devleti' yönettiler.

Biden'ın Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarına getireceği bazı isimler: Jake Sullivan, Chris Coons, Samantha Power, Susan Rice, Michele Flournoy,Thomas Donilon, Michael Carpenter, Antony Blinken, belki Cheney... Bunların hepsi Obama döneminde Libya işgali ve Afganistan ve Irak'ta kalma yanlısıydı. Blinken, neocon Kagan'la birlikte Washington Post'ta, askeri müdahaleleri eleştirenleri faşistlikle suçlayan ortak bir yazı kaleme almıştı. Donilon, Amerika'nın Ortadoğu politikasını Çin bölgesine kaydırma ve bir Pasifik paktının kurulması planına fikir babalığı yapıyor. Danışmanlardan Carpenter, eskiden Biden'ın Rusya ve Avrasya danışmanıydı, Rusya'ya karşı şahin NATO'cu bir neocon yandaşı. Dışişleri Bakanı adayı Rice ise Libya işgalini neocon senatör McCain'le birlikte kışkırtmıştı. Yine geçmişte Irak, Afganistan ve Suriye'nin işgali için uğraşmış olan müdahaleci Flornoy şimdi Savunma Bakanı oluyor.

Bunlara neoliberal şahinler ya da neoliberal askeri müdahaleciler de deniliyor. Yani Biden dönemini dış müdahaleci neocon/neoliberal ittifakı yönetecek.

Trumpçılığın arkasındaki egemen güçler şöyleydi: Coca Cola, Rupert Murdoch, Fox TV, Chevron/Texaco, Lookheed. Caterpillar gibi emperyalist firmalarla, iç pazara yönelik emlak, yerli enerji, demir çelik ve kömür madeni sektörleri. Biden'ın neocon ve neoliberallerin arkasında ise; emperyalist uluslararası petrol, gaz, enerji ve silah sektörleri, Lehman Brothers, Rockefeller, Warren Buffet, Goldman Sachs, bankacılık, havacılık, ana medya, Hollywood'un çoğu ve Facebook, Google, Microsoft, Amazon gibi dijital ve online sektörler, en süper zengin emperyalistler bulunuyor.

BIDEN'IN SALDIRGAN MÜDAHALECİ DIŞ POLİTİKASI

Trump'çı kadro; korumacı, izolasyonalist ya da muhafazakar olarak tanımlanıyordu. Ortadoğu savaşları, Rusya'yla savaş tehlikesi ve 2008 krizi Amerikan halkını korkutmuş, Trump'çılık puan kazanmıştı: yani getirisi uzun vadeli, masraflı askeri harekatlardan kaçınmak, Suriye'den, Afganistan'dan çekilmek, NATO giderlerini azaltmak...

Hangi dış politikayı izleyecekleri Biden ekibindeki isimlerden anlaşılıyor: müdahaleciliğe dayalı saldırgan yayılmacılık. Neoliberal maskeli neocon iktidarı. Biden seçim kampanyasında Amerika'yı yeniden dünya lideri yapma sözü verdi. 'Normale geri dönmek' diyorlar buna!

Rusya ve Çin, 'eski normal'e dönmenin 'eski saldırganlığa' dönme olduğunun bilincindeler.

"Hiçbir şey ayni olmayacak. Sadece ülkemiz için değil, tüm dünya için" (Rusya'nın ikinci büyük devlet medyası (VGTRK) şefi Evgeny Popov).

Ama ya evdeki hesap, çarşıya uymazsa? 4 yıllık Trump döneminde hem ABD gücü, hem de dünya değişti. Biden'la yeniden iktidar olan eski saldırgan neocon&neoliberal koalisyonu, Trump döneminde değişen dünyaya NE DERECE UYUM SAĞLAYABİLECEK?

AVRUPA'YLA BERABER YENİDEN DİRİLİŞ!

Değişen küresel denge, Avrasya'nın ayağa kalkışı, zayıflayan ABD'nin korumacılığa yönelmesi, batıda derin ekonomik kriz ve pazar daralması, güçlenen Avrupa'yı son 5-6 yıldır Washington'dan bağımsızlaşmaya iten ana faktörlerdi. Trump'ın uluslararası anlaşmalardan çekilmesi, Kuzey Akımı ve AB'ye yüksek gümrük tarifeleri de ABD-AB ortaklığını yaraladı.

Biden'ın küresel politikasında şimdi temel nokta işte budur: ABD-AB arasını düzeltmek. 70 yıllık Atlantik Paktı'nı tamir etmek ve NATO'yu eski gücüne kavuşturmak. Bunu başaramazsa, tüm diğer küresel politikaları çöker! Rusya, Çin, Türkiye, Avrasya ve Ortadoğu politikaları tümüyle bu başarıya endekslidir. Yeni Pentagon stratejisi, Trump'ın aksine, Avrasya'nın üstüne Avrupa'yla beraber yürüme planına dayanıyor.

AB Biden'ın gelişini alkışladı. Çünkü Trump döneminde Avrupa bazı açılardan zarar gördü, ekonomik darbeler yedi, Brexit'le parçalandı ve ABD destekli aşırı sağcı partilerin hortlamasıyla istikrarsızlaştı. Ayrıca Avrupa'da güçlü bir Amerikancı neocon ve neoliberal ağı var ve hala etkili.

Macron 'bugünün zorluklarını yenmek için' ABD'yi yeniden birlikte çalışmaya davet etti. Boris Johnson İngiltere'nin 'ABD'nin en iyi ve istisnai dostu' olmayı sürdüreceğini ilan etti. Almanya da her şeye rağmen umutluydu. Merkel için 'Atlantik paktı korunması gereken bir hazine' idi: "Günümüzün büyük zorluklarıyla başa çıkmak istiyorsak Atlantik dostluğumuzdan vazgeçilemez". "Omuz omuza yürüyecekleri bu zorlukları" ise şöyle tanımladı: Pandemiyle mücadele, iklim ve uluslararası terörizm. Ama Rusya'dan Kuzey Akımı'nı, Mercedes'e yüksek gümrük tarifelerini ve Washington'un tek yanlı müdahalelerini saymadı!

Biden ağzıyla kuş tutsa bile Atantik Paktı'nı kolay kolay tamir edemez! Köprülerin altından çok sular aktı. Ne Rus gaz ve petrolünü geriye akıtabilir, ne Çin-AB ortak yatırımlarını iptal edebilir, ne gümrük tarifelerini indirebilir, ne ekonomik krizi çözebilir, ne askeri müdahale stratejilerinden vazgeçebilir, ne de aşır sağcı Avrupa partilerine sağladıkları destekten!

Olsa olsa Paris İklim Anlaşması'na geri dönebilir, New Start adlı nükleer silahları azaltma görüşmelerine tekrar başlayabilir, ticarette biraz taviz verebilir, Brexit İngiltere'sine karşı Brüksel'in elini azıcık güçlendirebilir... Bunun gibi göstermelik şeyler.

Zaten Paris Anlaşması için Beyaz Saray'ın birkaç trilyon dolar bütçe ayırması lazım, ki bu da pandemi sonrası yüzyılın en derin ekonomik krizine düşen ABD'nin cebinde yok! Kongre'ye bunu oylatamaz. Hele Cumhuriyetçilere hiç. Ve nükleer silahlanmaya daha yeni 3 trilyon bütçe ayıran Pentagon, NEW START'ta 'göz boyama' dışında ne sunabilir ki Avrupa'ya?

Kısacası Washington'un Avrupa`ya verebileceği yeni ve ek bir şey yok. Brüksel'in zararının birazını karşılayabilir o kadar! Ee, o zaman Avrupa'nın çıkarı ne olacak Biden'dAn? Entegrasyonunu güçlendirmeyi, Avrasya ticaretini arttırmayı, AB ordusu kurarak küresel gücünü büyütmeyi hedefleyen Avrupa, BU TAVİZCİKLERE KANACAK KADAR SAF DEĞİL!

Alman gazetesi Deutsche Welle yazdı zaten geçen hafta bu dilemmayı: 'İlişkilerin yeniden normalleşmesi için Biden`in BM ilkelerine uyması ön şart'. Yani Avrupa'daki alkış sesleri oynanan tiyatronun başarısını yansıtmadığı gibi, alkışçıların endişelerinde boğuluyor!

Neocon CNN de aynen farkında: "Amaç birliği için uluslararası GÜVEN inşa etme meselesi, şu an kendi içinde böylesine bölünmüş bir Amerika için uzun ve zor bir süreç".

'KGB'Lİ HAYDUT'U BİRLİKTE DÖVMEK

Biden'ın dış politikasında Rusya'nın üzerine Avrupa'yla ortak yürümek anahtar role sahip. Trump son yılında Rusya'ya karşı zaten sertleşmiş ve Putin'i hayal kırıklığına uğratmıştı. Ama yeni dönemde artacak ABD saldırganlığı tüm cepheye yayılmak isteniyor.

Biden zaten Rusya`nın ABD'nin baş düşmanı ve "dünya düzeni için en büyük tehdit" olduğunu seçim kampanyası sırasında defalarca ilan etti. Putin'e 'KGB`li haydut' diye hitap ediyor: "KGB`li haydutun başkanlığında Rusya Atlantik Avrupa projesinde çatlak yaratmak için elinden geleni yapmakta, batı ülkeleri arasındaki kırılma noktalarını sınamaktadır..." NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de açıkça vurguladı:

"Biden`in NATO ve Atlantik ilişkilerinin büyük dostu olduğunu biliyorum. ... Daha cüretkar Rusya, siber ve nükleer tehdidler, uluslararası terörizm ve Çin'in yükselişiyle küresel güç dengesi gibi sorunlarla uğraşırken bu ortak güce ihtiyacımız var."

Moskova'da endişeli bir bekleyiş hakim. Moskova, Trump döneminde ABD-AB ilişkilerinin kötüleşmesinden memnundu. Ama şimdi ortak yaptırımlar, ortak askeri müdahale ve Rusya'yı yalnızlaştırmak... Ürkütüyor. Putin karşı cephe geliştirme politikasına daha fazla sarılacak.

ÇİN`E KARŞI ATLANTİK VE PASİFİK'TEN SANDVİÇ HAREKATI!

Trump'ın sertleşen son Çin politikasını, Biden ekibinin, kısa bir aradan sonra daha da saldırganlaştırarak sürdüreceği kesinleşti. Ama bu defa daha ustaca, Batı'dan Atantik Paktı, doğudan da şimdi planladıkları yeni bir 'Pasifik Paktı' ile sıkıştırmaya hazırlanıyorlar. Stratejik kapsamda ve cephe halinde. Yani Trump'çı solo yaptırımlarla değil.

Ayrıca AB-Çin ekonomik ilişki ve ortaklıkları Biden ekibinin gözünde DİKEN, bunu bozmaya uğraşacaklar. Pekin sakin, 'bekle gör' havasında, çeşitli senaryolara göre hazırlanıyor.

Politikalarının üçüncü ayağı, komşularını ve ASEAN ülkelerini, Japonya, Güney Kore ve Hindistan'ı Çin'e karşı provoke etmek. Yani Ortadoğu'daki vekalet savaşlarını Uzak Doğu'ya da taşımak istiyorlar. Tayvan'ı silahlandıracak, Hong Kong'u kışkırtacak, Biden'ı hemen alkışlayan Hindistan Başbakanı Modi'yi Çin'in üzerine sürecekler. Güney Çin Denizi'ne donanma yığacak, Çin'e ait adaları tahrik edecek, Çin'in askeri tepkisini test edecekler. Savunma Bakanı adayı Florney, Güney Çin Denizi'nde şahin politikalarıyla biliniyor.

Biden'ın kazanması, şu an gündemde olan devasa AB-Çin ortak yatırım anlaşmasını olumsuz etkileyebilir. Beyaz Saray bu anlaşmayı engellemeye çalışacak, Brüksel de ABD tavizleri taviz belli olana kadar anlaşmayı imzalamayacaktır. Pekin, karşısında daha sıkı bir Batı ortaklığı çıkabileceğinden endişe ediyor ama diğer yandan derin ekonomik kriz ve Kovid salgınıyla sarsılan Avrupa'nın Çin'e ihtiyacının arttığının da farkında. Zaten Brüksel, Pentagon`un Güney Çin Denizi'nde girişebileceği askeri müdahaleleri desteklemeyecektir.

Ayrıca Pekin askeri gücünü modernize ediyor, pandemiyi başarıyla atlattı ve batının aksine yeniden ekonomik büyüme içerisine girdi. Avrasya ve Ortadoğu'da bağları da güçlendi.

TÜRKİYE`Yİ PARÇALAYARAK NATOYU BİRLEŞTİRME DEHASI!

Batıda Rusya ve Çin`in yanında Türkiye`ye tavrın da tartışılması dikkat çekici. Trump ve Erdoğan yakındı denirken, Biden`in Türk muhalefetine destek çağrısına dikkat çekiliyor.

Biden ve danışmanları konuşmalarında Ankara`nın Suriye, Doğu Akdeniz, Libya ve Dağlık Karabağ`da `NATO`yu rahatsız edici` işler yaptığına ve S-400 konusuna sık sık değindiler. Carpenter, Türkiye`ye karşı tek başlarına ekonomik yaptırımlar yerine, Avrupa`yı dahil ederek birlikte güçlü yaptırımlar uygulamayı savundu. Türk ekonomisinin kırılganlığına işaret etti.

Suriye`de Amerikan askeri varlığını, Rusya`yla doğrudan askeri çatışmadan kaçınarak, arttırmayı planlıyorlar. Hala Esad`ı devirmeyi umduklarından dolayı değil; Türkiye`ye karşı PYD/PKK ordusu kurmak için buna kalkışacaklar. Bir niyet de İsrail`i İran`a karşı güçlendirmek.

Biden politikası, ekonomik yaptırımlar, muhalefeti kışkırtma ve PKK desteği yoluyla Türkiye`yi Rusya`dan uzaklaştırmayı ve Erdoğan hükümetini devirmeyi hedefliyor.

Doğu Akdeniz`de açıkça Türkiye`yi provokatif olmakla suçlayarak Yunanistan`ın yanında yer aldı. Macron kafasıyla birleşerek AB`yi Türkiye`yle çatıştırtmaya hazırlanıyorlar. Aslında Avrupa`yı tüm Avrasya ile çatıştırabilirlerse keyiflerine diyecek olmayacak.

Ama aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış misali, hevesleri kursaklarında kalabilir; Trump öncesi dönemin gözlüğüyle bakıyor, yeni dünya dengelerini kavramıyorlar!

Siz hem bir yandan NATO`yu birleştirip Rusya ve Çin`in üzerine sürmeyi dış politikanızın temel direği yapacaksınız. Hem de NATO`nuzun temel direği Türkiye`ye Doğu Akdeniz, Suriye, Dağlık Karabağ, Ermenistan, Libya yüzünden yaptırım uygulayacaksınız. Bu kendisine zıt kafa sonuçta sahibine zarar verir; ya NATO dağılır, ya Türkiye, nihayetinde oradan kopar.

BİDEN`İN HAYALLERİ ÇÖKÜŞ DÖNEMİNE YAKIŞMIYOR

Biden ekibinin dış politikası saldırgan ve müdahaleci olacak. Bu tartışmasız. Ama bütün hayallerini (Rusya, Çin, Türkiye, Orta doğu), Avrupa`yı kendileriyle kolkola Avrasya`ya saldırtma stratejisine endekslediler. Ön şart yaptılar! Atlantik Paktı ve NATO`nun o eski cicim aylarına özeniyor, eski cephelerinin gücünü özlüyorlar.

Tüm küresel politikalarını Avrupa`yı kazanma ve kışkırtmaya endekslemeleri yalnızca, Trump döneminde ABD`nin ne kadar yalnızlaştığını göstermiyor. Bir şeyi daha gösteriyor: Avrupa yanlarına dönmezse küresel hayallerinin suya düşeceğini!

Avrupa`yı yeniden kazanmaları zor, çünkü: ne ceplerinde Avrupa`yı tatmin edecek paraları, ne Atlantik`i restore edecek güvenilirlikleri var. Ne de bağımsızlaşmaya, kendi kutbunu oluşturmaya kararlı bu yeni Avrupa artık onların emirlerini dinler! Gönlü Avrasya`nın artan zenginlerine düşmüş olan, ekonomik kriz içindeki Avrupa`yı ne havuç ne sopayla kendilerine çekebilirler! Ne de iç savaşın eşiğine gelmiş, kendi içinde Pompei ve Sezar kavgasına sürüklenmiş bir Amerika Roma imparatorluğunu restore edebilir!

Sadık Suudi dostları da dahil, ihmal ettikleri Orta Doğu ve eski `Arap Baharı` işbirlikçilerini yeniden ikna etmeleri ve İsrail`in yanında cepheleştirmeleri zorlaştı. Yetersizlikleri, Trump hükümetinin mirası değil, Biden`in de çözemeyeceği tarihsel bir kaçınılmazlıktır.

Atlantik paktını restorasyon ve Avrasya`ya saldırtmak, Biden ekibinin kafasının eskilerde kaldığını ve kendisini dev aynasında gördügünü gösteriyor. Böyle hayalci bir ekibin Trump`tan sonra çok değişen yeni dünyaya uyum sağlaması mümkün görünmüyor.

Trump, Bidencilerin artık değiştiremeyeceği çaptaki Amerikan çekilişine uygun semptomtu. Bu nedenle de ABD`nin hastalık dönemine çok yakışıyordu.

Biden ise o hastayı zafere değil, ölüme götürebilecek kadar tıbbi bilgiden yoksun!