30 Nisan 2024 Salı
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bilim terk edilirse, gericilik toplumun kültürü olur

Erdem Özdemir

Erdem Özdemir

Site Yazarı

A+ A-

Yıl 2009…

TÜBİTAK Dergisi Bilim ve Teknik kapak konusu Darwin’i seçmişti. TÜBİTAK yönetimi derginin Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dr. Çiğdem Atakuman’ı görevden almış, derginin kapak konusunu ise “Küresel İklim Değişikliği” olarak değiştirmişti. Yani “Darwin ve Evrim teorisi”, milli bilim politikasına rehberlik etmesi gereken kurum tarafından sansürlenmişti.

Yıl 2013…

TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları’nın kitap satış arşivinde bulunan ve evrim kuramını açıklayan kitapların basım ve satışı durduruldu.

Yıl 2013…

İzmir Buca’daki Ümit Başaran İlköğretim Okulu’nda görev yapan Fen Bilgisi öğretmeni hakkında müfredatta yer alan "mutasyon ve evrim teorisi" dersini anlattığı için soruşturma açıldı.

Yıl 2016…

AKP Isparta Milletvekili Sait Yüce, Sigmund Freud ve Charles Darwin’in görüşlerinin Milli Eğitim Bakanlığı kitaplarından çıkarılmasını, yerine “tevhid” inancıyla ilgili bilgilerin konmasını istedi.

Yıl 2017…

Milli Eğitim Bakanlığı müfredatta değişikliğe gitti. Lise son sınıf biyoloji dersinin müfredatında yer alan, “Hayatın başlangıcı ve evrim” ünitesi çıkarıldı.

Evrim teorisine uygulanan sansür, devletin eğitim politikasının ötesinde adım adım planlanmış bir rejim değişikliğinin de temelini oluşturuyor. AKP iktidarının hem tarih alanında, hem biyoloji alanında yaptığı müfredat değişikliği planın bir parçası. AKP açısından bakıldığında, “Başkanlık” sistemine uygun bir eğitim politikası gerekiyor. Bu açıdan “Milli Eğitim”de son on yıldır yapılan değişiklikler tutarlıdır.

AKP bir rejim değişikliği planlıyor ve bunun temelini oluşturuyor, nitekim bu değişiklik bu günlerde mecliste oylanıyor. “Başkanlık sistemine uygun bir müfredat” savı da kısmen doğru bir tanımlamadır. Eğer fikren ortaçağ karanlığına dayanıyorsan, bilime sırtını dönmek zorundasındır. Yapılan tam olarak budur. Devlet, bilime karşıysa gericilik bir kültür olarak topluma yerleşir.

Devletlerin ideolojileri vardır ve bu ideoloji doğrultusunda milli eğitim politikaları belirlenir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet aygıtını yöneten mekanizma eliyle “milli eğitim”de yaptığı bilim karşıtı değişikliklerle bilimsel, laik eğitimi terk etmeye zorlanmaktadır. Yeni müfredatta Atatürk’ün tırpanlanması da bu sebepledir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra yetiştirmek istenilen nesil, vatanın birliği ve bütünlüğünü sağlayacak çağdaş bir nesildi. 3 Mart 1924’te çıkarılan “Eğitim Birliği Yasası”, Cumhuriyetin çağdaş bireyini yetiştirmek ve aralıksız devrimler için bir temel oluşturuyordu. Yeni müfredat ile AKP, yapacağı rejim değişikliği ile o rejime uyum sağlayacak bireyleri yetiştirme gayesindedir.

Müfredatta yapılan değişiklik aslında olayın resmileştirilmesidir. Zaten müfredatta olan bir dersi “mutasyon ve evrim”i anlattığı için hakkında soruşturma açılan öğretmen yürürlükteki müfredatın uygulanmadığına ve uygulanmasının suç olarak tanımlanmasına örnektir. Lise öğreniminin de ötesinde üniversitelerimizin biyoloji bölümlerinde de “evrim” dersinin niteliği tartışılır. Dersi veren öğretim üyesinin niteliğiyle orantılı bir durum söz konusudur. Öğretim üyelerinin büyük bir çoğunluğunun FETÖ’cü olması veya yıllarca bu örgütün baskısı altında bulunması bu dersin nitelik olarak da son on beş yıldır doğru verilemediğini ortaya koyan bir faktör. Sonuç olarak, yapılması planlanan müfredat değişikliği ile bilimsel düşünemeyen, dogmalarla zihnini doldurdukları bir nesil yetiştirmek. Bu sayede ortaçağ zihniyetinin kalıcılığını sağlamayı amaçlamaktadırlar.

Günün görevi bu değişikliğe karşı mücadeleyi örgütlemektir. Üniversiteler, eğitim sendikaları, öğrenciler bu öneriye karşı ayağa kalkmalıdır, kaldırılmalıdır. FETÖ’nün üniversitelerden temizlenmesi, bilimin önünü açacak bir unsur olmuşken eğitimde yapılan bu değişikliklerle üretemeyen, düşünemeyen bir neslin yerleşeceği aşikardır. Eğitimde yapılan bu değişikliklere başta eğitimciler olmak üzere toplumun tüm unsurları ses yükseltmelidir. Öğrenciler, bilimsel ve laik eğitim hakları için mücadeleyi örgütleyecek baş unsur olmalıdır.