18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Büyük buluşma, büyük barışma...

R. Bülend Kırmacı

R. Bülend Kırmacı

Eski Yazar

A+ A-

Bağışıklığı savurganlıkla düşen, büyümesi, arzı, ithalata dayalı, kayıtdışı bir sistem.

Yanı sıra iktisadi alandan devletin “el çekmesiyle”, yabancılaştırmaya varan özelleştirme.

Bankası, finansal kurumları üretimi değil faizciliği körükleyen, Merkez Bankasını Başkent dışına taşımaya teşne ucube bir serbest piyasa anlayışı…

Dünyanın en bozuk gelir dağılımı eğrisine sahip toplumlardan birinde, gıda tedarikinden elektrik dağıtımına, iş gücü temininden sosyal güvenlik dallarına aracılı bir düzen!

Kamuda hizmetler personeli artarken, özel sektörde işçi sayısının azaldığı, ‘siyasi kartvizitlerle’ iş bulmayı istihdam sanan arkaik bir anlayış.

Nihayet, kendisini ekonomiye taşıtan siyasetten, yarattığı ekonomi canavarlarının dişleri arasında öğütülen siyasete varış…

Krizlerde savunmasız kalan, buhranlara hazırlıksız yakalanan bir iktisadi işleyiş…

BİRİKİMİ SORUNLU, BÖLÜŞÜMÜ DERTLİ

Bu tablo uzun yılların eseridir. Birikimi sorunlu, bölüşümü dertli bir toplumun resmidir!

Buna karşılık, yeni liberal ekonomiler çökmekte, piyasacı sistemler çözülmektedir.

Siyaseti de sarmalayan bu gerçek, gerçekçi bir ekonominin inşası için bize düşünme fırsatı da sağlıyor… Bir senteze ihtiyacımız var; analitik zihinlerin, yurtsever analizlerin, görev zamanıdır… Nicedir yazılıyor, çiziliyor: Planlı, kamucu ekonomiye ve Avrasya başta dünya dinamiklerini doğru değerlendirmeye ihtiyacımız var.

BÜYÜK BULUŞMA

“Tasarruf, yatırım, üretim, istihdam” doğrusudur ve altın denklemdir.

Halkımız da giderek bu gerçekte buluşuyor: “Kamulaştırma yapacağım demeyene oy yok” diyor sokaklar; acımasız zamlara karşı yükselen bu büyük feryat; büyük buluşmanın ta kendisidir… Halk, kamucu üretim ekonomisinin gereğini ve önemini kavramıştır, aradan geçen ve üreticiyi adeta hor gören yıllar, bu gerçeği unutturmamış, idrak ettiğimiz şu son “yangın” üretim cevherini, istihdam taleplerini açığa çıkarmıştır. Kamu öncülüğünde üretim, toplumca tasarruf, akılcı yatırımlar ve artan istihdam yoluyla ekonomimizi yapılandırmak, ulus devletimizi de esirgemektir; bu halkımızın da talebi olan büyük buluşmanın resmidir…

BÜYÜK BARIŞMA

Gerçekten bu büyük buluşmayı, büyük barışma izleyecektir. Üreten, kazancını geliştiren, gelirleri artan, artan gelirleri tekrar üretim kapasitesine katan bir Türkiye, işçi ve işveren kesimlerin müşterek menfaatinin de bir gereğidir. Gelişmeler, işçi ile işverenin birbirine bakışını da etkileyecektir. Sınıfsal bilincin diri tutulmasının üretim çarklarının beslenmesi, katılım ve denge açısından değeri yadsınamaz ancak, yeni ve halkçı bir üretim denklemi inşa edilirken çalışma yaşamının dinamiği eski çelişkiler ekseninde açıklanamaz.

Bu bağlamda ve bundan sonra yakın erimde, sınıf çelişkileri elbet olacaktır ancak sınıf çatışmalar en aza inecek, siyasetini de çatışma üzerine belirleyenler tarihin arka odalarında bekleyecektir. Bu noktada tüketici hakları ve söz söyleme özgürlüğü açısından değil sadece girişimcilik duyarlığı bakımından liberal olan siyasetler ile ithal solculuk yanaylı sosyal demokrat kalıplarla yetinen ve antiemperyalist damarıyla halkçılığı öncelemeyen 'sol' siyasetler gerileyecektir. Bütün bu süreçte, köylüler aydınlarla, çiftçiler öğrencilerle buluşurken, üretimin şanlı yolunda, emek ile sermaye birleşecektir. O arada bütçesi ve Hazinesi ile güçlenen Türkiyemizin ulus devleti de savunma ve yatırımlar alanında giderek güçlenebilecektir.

SAVAŞAN EKONOMİ: GÜÇLÜ DEVLET GÜÇLÜ TOPLUM

Ulusun tüm kaynaklarını seferber etmek, ekonomik savaşı birlikte örgütlemek, gelir dağılımını düzeltmek, sağlık ve eğitim alanında eşitlikçi politikalarla, toplum kesimlerine güven veren zaferler kazanmak zorundayız.

İşletmelerin faaliyet karlarıyla büyüdüğü, ihracat içinde ithalatın azaltılması için yerli ara mallara ve ham maddeye ağırlık verildiği, yaygın tabanlı ve adil oranlı bir vergi sisteminin ihya edildiği, KDV uygulamasının bir diğer ayağı olarak, temel harcamalara vergi iadesinin getirildiği, ekonominin “hamiline yazılı” olmaktan kurtarıldığı, kayıtlı bir iş yaşamının öncelendiği, tarımın alabildiğine desteklendiği, Fiskobirlik, Çukobirlik, Pankobirlik gibi kurumların yanı sıra Et ve Süt Kurumunun geliştirildiği, Sümerbank’ın, SEKA’nın tekrar devlet üretim envanterine girdiği, madenlerine sahip çıkan, tüketiciyi koruyan bir Türkiye inşa etmeliyiz.

Güçlü devlet, güçlü toplum; bu doğrularda birleşerek ve barış içinde üreterek kurulabilecektir.

ekonomi İthalat