17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP’nin ve ülkenin kurtuluşu soldadır

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’nin 2002 yılından bu yana ekonomisi borçlanarak, iç siyaseti tek adamla dış siyaseti ise düşmanlıkla yönetilmektedir. Bu dönemde kamunun sahip olduğu üretim araçlarının neredeyse tümü eşe dosta, başta Araplar olmak üzere yabancı şirketlere hoyratça peşkeş çekilmiştir. Hele öyle işlemler var ki yürek dayanmaz. Örneğin Telekom. Bu stratejik önemi çok büyük şirket Lübnanlı Harriri ailesine 6.5 milyar dolara satılmış ve bu aile Türk bankalarından kredi alarak bu bedeli ödemiştir. Sonradan kredilerle ödediği kadar tutan kârını yurtdışına göndermiş ve bankalara olan kredi borçlarını da ödememiştir. Ne güzel ülke değil mi? 2002’den beri uygulanan neo-liberal politikalarla bu ülkede tersine Robin Hood’luk yapılmış ve fakirden alınarak zengine verilmiştir. Bu neo-liberal politikalar zengin-fakir arasındaki makası sonuna kadar açmış, yönetenler, ülkenin yoksullarına inat, lüks içinde yaşayarak tam anlamı ile har vurup harman savurmuşlardır. Bugün işsizlik, enflasyon, güvencesiz istihdam, kaçak işçi çalıştırma, cari açık, dış borçlar korkutucu boyutlara ulaşmıştır. Sormak gerekir: Ülke bu bataktan nasıl kurtulacak? Bunun yanıtı açıktır ancak ve ancak sol politikalarla.

CHP SOLA AÇILACAKTI AMA...

Bugün ülkede sol politikaları uygulayacak iki parti var: Vatan Partisi ve CHP. Vatan Partisi’nin programı ve kadroları çok tutarlı ama seçmenle barışık değil. Son seçimde 160.000 oy aldığı düşünülürse Vatan Partisi’nin programını uygulayabilmek için iktidara gelmesi çok zor. CHP’ye gelince; 1970’lerde Ecevit döneminde ortanın solu çıkışı ile iyi bir rüzgâr yakalamıştı. Ben o yıllarda CHP Gençlil Kolu’nun yiğit ve ödün vermez temsilcisi olarak il yönetiminde bulunan Doğan Öztunç ile beraber İstanbul’un o zamanki 19 ilçesinde partinin üye profilini değiştirip partiyi bir emek tabanına oturtma çabasındaydık. Bu çabamızın karşısına il yönetim kurulundan başta Ali Topuz olmak üzere bazı üyeler, “Siz CHP içinde İşçi Partisi kurmaya mı çalışıyorsunuz” diye şiddetle karşı çıkmıştı. (Ulusal Kanal gibi ülkenin belkemiği olan en önemli kanalı, nasıl olur da böyle emek düşmanı birisine ekranını açar anlamıyorum.) Bu engellemelere rağmen CHP emekçi oylarının önemli katkısı ile 1973 seçimlerinde birinci parti oldu ama sonrasında etrafını çeviren tutucular nedeniyle ortanın solu programını uygulayamamıştı.

BU DÜZEN DEĞİŞMELİDİR

Bu ülke neo-liberal politikalarla uçurumun kenarına gelmiştir. Borca batık bir ekonomi, parlamenter demokrasinin rafa kaldırıldığı bir siyasi ortam ve hukukun üstünlüğünün, yargıya güvenin yok edildiği bu ülkede toplumun güven içinde yaşayabilmesi için bu düzenin değişmesi ve sol politikaları yaşama geçirecek, emeği en yüce değer sayacak bir iktidarın işbaşına getirilmesi gerekir. Bunun öncülüğünü ancak CHP yapabilir ama CHP de köklü bir değişim şarttır. Her şeyden önce Kılıçdaroğlu döneminde unutulan Atatürk ilkelerine geri dönülecek. Yeni CHP söyleminden vazgeçilecek, partinin programı bir iktidar programı haline getirilecek ve partinin hiç çilesini çekmemiş Mehmet Bekaroğlu ve başkaları gibi insanların yerine partinin tabanından gelen bilinçli ve inançlı insanlardan oluşan bir kadro oluşturulacak. CHP işte o zaman halkın yeniden umudu olabilir. Sanayi ve hizmet emekçilerine, tarım emekçilerine ulusal girişimci iş adamlarına, gençlere, kadınlara nasıl bir düzen kurulacağına toplum inandırılmalıdır. Ecevit, “Gideceğimiz her köy bizimdir” derdi. Günümüzün CHP’si de fabrikalara, grevlere, sendikalara, ev ziyaretleri ile kadınlara, düzenleyeceği gençlik kurultayına gittiği zaman iktidarı önlenemez.

SEÇİM İTTİFAKI ÇOK ÖNEMLİDİR

Tek adam düzenini yıkmak, AKP’nin balonunu söndürmek için CHP’nin tek başına gücü yetmeyebilir ve bir seçim ittifakına gitmek zorunlu olabilir. Ülkede 2018 yılında yapılması muhtemel erken seçimde birilerinin tek adamlık özlemini yok edecek muhalif bir güç vardır. İnsanca yaşamak, onurla güven içinde yaşamak ve demokratik ilkeleri yeniden yeşertmek için bu ülkenin bir seçim ıttifakına şiddetle ihtiyacı vardır.