01 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cihatçı Terörün Temeli Vahabilik

Gönül Kenter

Gönül Kenter

Eski Yazar

A+ A-

İslam coğrafyasını kasıp kavurduktan sonra Avrupa'yı da vurmasıyla sonunda Avrupalılar vahabizmin yıkıcılığını itiraf etmeye başladılar. Londra ve Paris'te yaşanan IŞİD saldırılarının ardından gözler küresel dinci terörün baş destekleyicisi Suudi Arabistan'a çevrildi. Cihatçı terör örgütlerinin ideolojik beslendiği ülke; Almanya'nın geleneksel ortağı Suudi Arabistan mercek altında. Avrupa Parlamentosu'nun 2013 tarihli raporunda ve çeşitli düşünce kuruluşlarının yeni yayımladıkları çalışmalarda cihatçı terörün üreyip, artmasındaki baş faktör Suudi Arabistan'ın "ötekine kin ve nefret besleyen"vahabist selefizmi sistematik biçimde yayan devlet politikası.
Berlin'de faaliyet gösteren Alman Bilim ve Politika Vakfı'ndan bir uzmanın açıklamasına göre "Eğer cihatçı terörle ciddi biçimde mücadele edilmek isteniyorsa, en başta Suudi Arabistan'dan ihraç edilen kitlesel hoşgörüsüzlüğü; kin ve nefreti durdurmak gerekiyor."

SİLAH-PETROL KISKACI

Bir yandan Suudi krallarıyla her türlü sıkı işbirliği içinde olunup, diğer yandan Arap hoşgörüsüzlüğüne nasıl karşı çıkılır? Batılı aydınlar tam da burada siyasetin körleşmişliği konusunda büyük hayal kırıklığı yaşıyor.
Bu bağlamda Merkel'in, Suudi Arabistan'ın teröre destek verdiğini göz ardı ederek mevcut geleneksel ticari ilişkiler dışında, Suudi Silahlı Kuvvetleri ile düzenli askeri işbirliğini bir kaç hafta önce başlatması kaydedilmeli. Durum İngiltere'de de aynı. Muhalefet partileri İngiliz hükümetinden cihatçı teröristlerin Suudi finansörlerini açıklamasını istiyor. Başlatılan inceleme Riyad ile ilişkiler nedeniyle askıya alınıyor.
Amerikan Başkanı Trump'ın ziyareti ve akabindeki Katar krizi ortada. İktidar çekişmeleri ve ekonomik çıkarlar nedeniyle Riyad'ın on yıllardır yaydığı şeriatçı vahabizmin, cihatçı terörün çıkış noktası olduğunun görmezden gelinmesi, terörizme karşı sözde mücadelenin daha başında ahlaki yenilgiyi getiriyor.

GÜLEN OKULLARINI ANIMSATIYOR

Arabistan, İslam içerisinde farklı mezhepleri, gelenekleri, düşünceleri acımasızca yok edip dogmalara mahkum eden, hoşgörüye ve farklılığa tahammülü olmayan vahabizmi yaymak için tüm dünyada okullar, camiler, kuran kursları açıyor. Muazzam paralarla fonladığı, tamamiyle Suudi müfredatının geçerli olduğu bu adreslerde cihadın dinen "farz", Musevilerin "iğrenç", Hrıstiyanların "domuz"olduğu öğretiliyor. Selefilerin saldırılarından, laik Türklerin de "kafir" olduğuna inandırıldığı anlaşılıyor. Batılı uzmanlar bahsi geçen ortamları "cihatçı teröristlerin devşirildiği en önemli merkezler" olarak niteliyor.

VAHABİZM ACIMASIZ VE HOŞGÖRÜSÜZ

Suudi Arabistan'ın bazen Amerika ve Almanya gibi Batılı güç odaklarıyla ittifak içinde, kısmen de "Berlin'in fiili onayıyla" tüm dünyada; Endonezya'dan Magreb'e; Hindikuş'tan, Ortadoğu'ya, oradan Kosovo'ya kadar selefist cihatçı çevreleri desteklediği artık sır değil. Kendinden başka hiçbir İslami anlayışa yaşam hakkı tanımayan Suudi vahabizmin girdiği ülkelerde İslam'ın hoşgörüdençıkıp, kanlı çatışmalara çanak tutan kin ve nefret kurumuna evrildiği artık acı bir tecrübe.

HİNDİKUŞ'TAN ENDONEZYA'DAN MAĞRİP'E KADAR CİHAT

Avrupa Parlamento'sunun 2013'de yayımladığı raporunda Riyad ve Washington'un ortaklaşa 1979 yılından beri Sovyetleri Afganistan'dan çıkarmak ve Kabul'deki hükümeti yıkmak için şimdiki cihatçıların öncüleri olan mücahitlerieğitti, donattı. Bin Laden'lerin yetişmesini sağladı. Hindikuşlar'da vahabi din okulları açtı. Sovyet karşıtı projelere 1980'lerde itibaren Almanya'nın da dahil olduğu söyleniyor.

SURİYE VE MALİ'DE CİHAT

Suriye ve Burkina'da da aynı vahabist misyon; cihatçılarla rejimleri devirmek, Adnan al Arur gibi Suriyeli selefi liderleri desteklemek. Burada Riyad'la müttefik olan Berlin'in Esad'ın devrilmesinde iç savaşı sessiz kalarak onayladığı notunu da aktaralım. Cezayir, Mali, Kosovo'da da selefi örgütlenme ve benzer faaliyetler.Endenozya'nın radikalleştirilmesi, Filipinler'de cihatçı terör; hepsi Suudi Arabistan'ın eseri.
Türkiye Cumhuriyeti'ni darülharp ilan edildiği, Atatürk düşmanlığının arttığı, Türk'ün adının bile tartışmalı yapıldığı AKP döneminde Erdoğan'a destek de aşikar. Suudi Arabistan'ın bu bağlamda 80 ülkede etkin olduğu yapılan araştırmaların sonucu.
Müslüman dünyanın aydın öncüleri selefiliğe karşı özgürlük ve hakkaniyetten yana olan dünya müslümanlarını dayanışmaya çağırıyor. Umarız çok geç olmadan aydınlanmanın beşiğindeki Batılı liderler de vahabist zihniyetle ortaklığı gözden geçirirler.