02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Deprem değil ihmal öldürüyor...

Atilla Özalp

Atilla Özalp

Gazete Yazarı

A+ A-

SAAT sabaha karşı 4'ü 17 geçiyordu. Uykuda yakalandılar depreme. Korkunç uğultuyla beraber yataklarından fırladılar. Babası küçük meleği kucaklayıp önceden hazırladıkları deprem çantasını alıp çıkacakken yıkılan evin altında kaldılar... Öğretildiği gibi çökme pozisyonunu alıp kendilerini korumaya çalışan birçok insan da göçük altında can verdi. Depreme karşı korunmak için kendince önlemlerini aldılar ama inşaat malzemesinden çalan hırsızların yüzünden canlarını verdiler. 

BİLİMİ ISKALIYORUZ...

Dünyanın en tehlikeli ilk dört deprem bölgesinden birinde yaşıyoruz ama evleri inşa ederken ne zemin etüdü uyguluyoruz ne de binaları zemine göre mukavemetli yapıyoruz. Havaalanı yapıyoruz pist çatlıyor, hastane yapıyoruz çöküyor. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da bilimi ıskalayıp kaderci bir yaklaşımla Allah'a sığınıyoruz. Yaradan bu gezegeni bize verdiği milyon yıldan beri bu bölgede deprem var ama fay hattı üzerine çalıp çırpıp önemsemeden yapılan binalara onay verilince ne yazık ki yaşanan acılar da kaçınılmaz oluyor.

Biz halk olarak ne yapabiliriz ki? Depreme karşı önlem alın diyorlar; deprem çantası hazırlayıp, çökme pozisyonunu öğrenip deprem vergisi vererek kendimizce önlem alıyoruz ama beklenen kabus gerçekleştiğinde, yani deprem olduğunda aldığımız önlemler yardımcı olamıyor. Birçoklarımız göçük altında kalıyor. Kurtulup kendini dışarıya atarak soğukla yaşam savaşı verenlere ise bir tas çorba ile bir bardak su bile ulaştıramıyoruz. 

TÜRKİYE BUNU HAK ETMİYOR

Sıcacık yatağımızda uyumaya, yemeye, içmeye utandığımız bu günlerde insanımız içinde ufak da olsa bir kesim var ki utanç kaynağı. Giyecek ve otobüs bileti fiyatlarını arttıran, depremi fırsat bilerek bunları fahiş fiyatla satmaya çalışanları görünce insan demeye utanıyorum. Sosyal medyada AFAD'ın adını kullanarak yardım etmek isteyenlerin kredi kart bilgilerine ulaşıp banka hesaplarını boşaltacak kadar alçaklaşanlar da var. Bu kadar mı insanlığınızı yitirdiniz? Siz ne ile beslendiniz, hangi diyarlardan geldiniz? Benim güzel ülkemin canım insanları deprem öncesi vurdumduymazlığı da deprem sonrası bu yaşananları da asla hak etmiyor.