15 Mayıs 2024 Çarşamba
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Doğru kurban - Yanlış kurban Teröre yaklaşımdaki ikiyüzlülük

Kemal Cem Yılmaz

Kemal Cem Yılmaz

Eski Yazar

A+ A-

Aslında bu ve önümüzdeki haftalarda yeniden Almanyalı Türklerin çok ilginç biyografilerinden bahsedecektim. Bu sefer çağımıza ait değerli insanları anlatacaktım. Ancak öyle bir hadise yaşandı ki 4 gün önce; son haftalarda işlediğim Batı ve Almanya’da bilim-kültür, medya ve siyaset alanlarındaki çifte standardı tam anlamıyla özetliyor. O nedenle bu konu başlığını şimdilik kapatmak üzere bu hafta bir kez daha siyasi kültür meselesini ele alacağım ve siz, değerli AYDINLIK okurlarına akıl almaz bir vahşet hikayesini ve ona bağlı siyasi tutum ve tepkileri veya tepkisizlikleri anlatacağım.

ÇEKİÇLİ SAHTE POLİSLER

Birkaç kişi “polis“ kılığına girip sabahın beş buçuğunda Saksonya’nın Eilenburg kentindeki bir apartmana gidiyor. Önce apartman kapısına vuruyorlar, ardından apartman sakinlerinden birisi, onları polis zannedip apartman kapısını açıyor. Sahte polislerin hedefi başka bir kapı. Aşırı sağ olarak bilinen NPD milliyetçi partisinin eyalet gençlik kolu başkanı Paul Rzehaczek’in çoluk çocuğuyla yaşadığı daireye doğrular ilerliyorlar. “Polis, kapıyı aç!“ diyerek kapıya vuruyorlar. Rzehaczek’in evine girince ona karın üstü yere yatmasını söylüyorlar. O, sabahın köründe evine giren kişileri gerçek polis sanarak karın üstü yere yatıyor. Ondan sonra gerçekleşen olay adeta bir mafya filmi gibi. Saldırganlar yerde yatan adamın ayak bileklerini çekiçlerle kırıyorlar. Onun yanında bir de kafasına ağır darbeler yiyor Rzehaczek. Sahte polis çetesi genç aile babası Rzehaczek’e bir de biber gazı sıkıp kaçıyor. Rzehaczek hastaneye kaldırılıyor.

Neden ayak bileklerini? Kurban bir kaç gün sonra sürücü kursu eğitmeni sınavına girecekti. Saldırganlar kurbanı tanıyor ve ona çok net bir mesaj vermek istiyordu: “Seni öldürmüyoruz ama seni yok edeceğiz.”

DOĞRU KURBAN – YANLIŞ KURBAN

Polis, terörist solcu bir grubun (Antifa) suçu işlemiş olma ihtimalinin yüksek olduğuna dair ipuçlarını hemen verdi. Saksonya polisinde artan aşırı sol terör ve şiddet olaylarına karşı kurulmuş SOKO-LINX adlı özel bir tim faaliyete geçiyor.

Geçen hafta yazdığım üzere, doğuma kadar çocuk aldırabilme hakkı için mücadele eden Sol Partinin veya Sosyal Demokrat Parti’nin Gençlik Kolu başkanı aşırı sağcı teröristler tarafından evinde basılarak çekiçle kemikleri kırılsaydı, olay bütün ülke çapındaki medyalarda manşet olurdu. Twitter’den Facebook’a bir sürü meşhur insan aşırı sağ terörüne karşı yorumlar ve söylemlerde bulunurdu. Gazete köşelerinde bir sürü makale yazılırdı. Devletin aşırı sağcı terörüne karşı yeterince sert müdahale etmediğine dair eleştiriler, meclisteki ana muhalefet partisini kapatma çağrıları. Her partiden bütün önemli siyasetçiler kınama mesajları yayınlardı ve solcu olmasalar da, aşırı sağcı teröre karşı dayanışma çağrıları yapılırdı. En az 3 popüler tartışma programında bu terör olayı her açıdan ele alınırdı. Daha neler neler…

Olmasın mı? Olsun tabii ki. Teröre karşı, ideolojik ve siyasi konumlama gözetmeksizin birlikte duruş sergilemek toplum olarak yapılabilecek en doğru şeydir.

Peki bu hafta yaşanan sinsice tezgahlanmış terör olayından sonra ne görüldü? Her solcu terör olayından sonra olduğu gibi nerdeyse hiç bir şey görülmedi. Tık yok. Sağcı kesimler dışında ne bir kınama, ne bir taziye mesajı. Onun yerine tek tük ibretlik ahlaksızlıklar. Örnek: Yeşil partili, Leipzig Şehir Meclisi üyesi Jürgen Kasek ayak bilekleri kırılmış kurbanla Twitter’de dalga geçiyor: “Bu sürücü eğitmen sınavı işi de yattı (sanırım).“

Kurban yanlış partide. Milliyetçi Demokrat Partisi (NPD) kapatılmak istendi, Anayasa Mahkemesi karar verdi, kapatılamadı. Halkın büyük kesimi tarafından sevilmese ve “antidemokratik parti“ olarak medya tarafından tamamen dışlansa da, yasal açıdan meşru bir partidir yine de.

Öyleyse ister istemez akla şu sorular geliyor:

-Bir demokraside terörün daha az kötüsü olabilir mi?

Terör sevilmeyen siyasi düşmanı vurduğunda susmak, adeta olayın üstünü örtmek demokratik bir üslup olabilir mi?

-DAEŞ terörü veya ırkçı terör olduğu zaman bütün gazeteci, siyasetçi ve meşhurlar tek vücut olup kararlı duruş sergilerken, PKK ve Antifa terörüne neden suskun kalıyorlar?

-Terör kurbanının doğru ve yanlış olanı olabilir mi?

Önümüzdeki haftalarda nerdeyse unutulmuş büyük bir keman ustası ve öğretmeninin sıra dışı hayatını ve genç bir araştırmacının çok ilgi çekici çalışmalarını ve tezlerini kaleme alacağım.

Biraz da güzel şeyler yazalım yine…

Sağlıcakla kalın...