18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Doğu Akdeniz’deki USS Gerald R.Ford Uçak Gemisi

Halil Özsaraç

Halil Özsaraç

Gazete Yazarı

A+ A-

Gönlüm hep mazlum Filistin’den yanadır. Fakat, Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı ve İsrail’de sürpriz etkisi yapan “asimetrik” karakterli harekâtı için başarılı bir sonuç öngörmek oldukça güç. Savaşları kazanmanın ön koşulu, dış kaynaklara ulaşabilen açık ikmal yolları bulabilmektir. Örneğin Kurtuluş Savaşı’nı başarıya taşıyan yetenek, Karadeniz’de Rusya’ya açılan ve vızır vızır işleyen ulaştırma yolları idi. Mustafa Kemal, Karadeniz üzerinden savaş malzemeleri akışını sağlayan ikmal yollarını hep yakından takip etmişti; kulağı hep İnebolu’daydı. Savaşların sonuçlarının belirleyicisi rolündeki uluslararası lojistik hatların tamamına yakını denizler üzerindedir. Asimetrik savaş yetenekleri bir hayli gelişmiş olsa da Filistin’in (ve Lübnan’ın) yokluğunu çektiği şey, seve seve yardımına koşacak Asya’nın “Asya denizlerine egemen olamaması” ve “denizlerdeki zayıflığı”dır. Güçlü Asya jeopolitiğinin en kritik parçaları durumundaki Asya denizleri, Asyalıların denizcilik gücünün tam kullanımına alınamadığı sürece Asya, dayatılan emperyalist projelere karşı -karadan- iyi bir mücadele verdiğini zannederek kaybetmeye devam edecektir.

ASYA DENİZLERİNİN İŞGALCİLERİ: EMPERYALİST UÇAK GEMİLERİ

Gelelim yüzyıllardan beri Asya denizlerini işgal altında tutan ve günümüzde de “ileriden konuşlanma” konseptinin arkasına geçerek Asya denizlerindeki işgallerine devamlılık getiren emperyalizmin Doğu Akdeniz’deki varlığına.

337 metre boyu ile dünyanın en büyük savaş gemisi olan USS Gerald R.Ford uçak gemisini mutlaka duymuşsunuzdur. Nimitz sınıfı uçak gemilerine göre hem işletme maliyeti daha düşük olan hem de 700 kadar personel tasarrufu sağlayan USS Gerald R.Ford uçak gemisi, üzerinde 4.539 personel ile 75 civarında uçak/helikopter/İHA taşımaktadır. 6 ay önce ABD’nin Virginia eyaletinde bulunan Norfolk’taki üssünden kalkıp Haziran ayından beri Akdeniz’de boy gösteren USS Gerald R.Ford uçak gemisinin 1-2 hafta içinde Akdeniz’den ayrılması ve Norfolk’tan hareket etmek üzere olan USS Dwight D.Eisenhower uçak gemisi ile Gine Körfezi’nde buluşup görev devir teslimi yapması bekleniyordu. Bu nedenle, barış ortamının hâkim olduğu Akdeniz’in Antalya, Suda, Trieste gibi limanlarında gezip duran havalı USS Gerald R.Ford uçak gemisinin, 7 Ekim günü, Gazze Şeridi’nden 1.100 mil uzaktaki İyon Denizi’nde İtalyan savaş gemileriyle yaptığı taktik eğitimlerini tamamladıktan sonra batıya doğru hareket etmesi gerekiyordu. Aniden Filistin-İsrail Savaşı başlayınca ABD Savunma Bakanlığı, USS Gerald R.Ford Uçak Gemisi Darbe Grubu’na “Filistin-İsrail Savaşı’nın tırmanmasından veya genişlemesinden fayda sağlayabilecek (İsrail’e düşman) bölgesel aktörleri güçlü şekilde caydırmak” görevi ile acil olarak Doğu Akdeniz’e intikal emri verdi. Bu noktada, ilk göze çarpan şey, ABD uçak gemisinin “Ne olur ne olmaz, belki lazım olur” tavrı ile Doğu Akdeniz sularına kaydırılmış olmasıdır. Aslında yıllardan beri sergilenen “ani reaksiyon” tiyatrolarının bir benzeri daha yaşanmaktadır. 2019’dan beri Amerikan kamuoyuna “kriz” havası ile sunulan İran, Tayvan ve Ukrayna meselelerinde, ABD Donanması’nın sorun olarak sunulan bölgelere 1 yerine 2 uçak gemisi ile yaklaşma eğilimi sergilemesine alıştık artık.

Bu kez, önceki “zorlama” kriz bölgeleri gibi olmayıp sahiden sıcak bir savaş bölgesi söz konusu olduğuna göre, 1 olan uçak gemisi darbe grubu sayısının 2’ye çıkarılmasını da beklemek gerekir. Uçak gemilerinin Doğu Akdeniz’e kaydırılması, “İsrail kara harekâtı”na doğrudan destek sağlamak olarak anlaşılmamalıdır. Bu noktada, herhangi bir Amerikan askerinin Gazze’ye ayak basacağını düşünmek hayalciliktir.

YARI KAPALI DENİZLERDE UÇAK GEMİLERİNİN İŞLEV SORUNLARI

Öncelikle Doğu Akdeniz gibi yarı-kapalı denizlerin uçak gemileri için çok da tekin olmadığını belirtmeliyim. Çünkü uçak gemileri, denizlerde değil, okyanuslarda savaşmak için tasarlanmış gemilerdir. Yarı-kapalı denizlere adım atmaları için iki koşul şarttır: “Tam barış dönemi” olmalı veya “düşmanın yarı-kapalı denizdeki savaş yetenekleri kendisine etki edemeyecek kadar zayıf olmalıdır.” Anlayacağınız Filistin, Lübnan veya Suriye’nin denizdeki kuvveti, ABD uçak gemilerini Doğu Akdeniz’den uzak tutmaya yetecek bir kuvvet değil. Ama güçlü donanmalarla savaş hâli, uçak gemilerini -mutlak olarak- yarı kapalı denizlerden uzak tutar. Örneğin uçak gemilerinin bir Türkiye-ABD Savaşı’nda Doğu Akdeniz’e girmeleri; veya bir Mısır-ABD Savaşı’nda Doğu Akdeniz veya Kızıldeniz’e girmeleri; veya bir İran-ABD Savaşı’nda Basra Körfezi’ne girmeleri intihardır. ABD, bu salaklığı yapmaz.

Peki, 1 veya 2 ABD uçak gemisi ve etrafına perde örecek çok sayıda NATO savaş gemisi, kendine rakip bir deniz kuvveti bulamadığı Doğu Akdeniz’de ne yapacak? İlk akla gelen, İsrail’in iddialı hava savunma sistemi “Demir Kubbe”ye “uzaktan” destek sağlamaktır. “Uzaktan” ifadesini özellikle vurguluyorum. Çünkü, hiçbir Amerikan savaş gemisinin Hamas’ın ve Hizbullah’ın karadan deniz hedeflerine atılabilen Yakhont füzelerinin 150 millik veya C802 füzelerinin 60 millik menzillerinin içine girmek isteyeceğini, girse bile uzun süre kalacağını zannetmiyorum. Ama, ABD uçak gemilerindeki E-2D ve EA-18G uçakları, savaş sahnesinin uzağındaki emniyetli sularda kalarak İsrail’e “Elektronik Harp” desteği verebilir. Bu durum, İsrail’e Gazze’den (veya Lübnan’dan) yapılacak hava saldırılarının isabet yüzdesini düşürecektir. İsrail’in Filistin’e yapacağı büyük çaplı harekât için Batı’dan gereksinim duyacağı savaş malzemelerinin nakliyatını üstlenecek lojistik destek gemilerinin İsrail limanlarına emniyetle intikali, bölgedeki ABD savaş gemileri tarafından sağlanabilir. Fakat refakat görevleri, uçak gemisi darbe grupları için fazlasıyla düşük ölçekli görevlerdir.

İsrail’deki ABD vatandaşlarının olası bir acil tahliye harekâtı gereksinimi için, bölgenin yakınında bekletilmek de uçak gemileri için düşük ölçekli bir görevdir. Hamas’ın ve Hizbullah’ın lojistik destek almasını engelleyecek şekilde denizden abluka yapılması da akla gelmekle beraber, “abluka”, uçak gemileri darbe gruplarının ruhuna uygun bir görev çeşidi değildir. Zaten, Avrupalı savaş gemilerinin destekleyeceği İsrail Donanması’nın yıllardan beri uygulayarak ustalaştığı “abluka” işinde fazla zorlanmayacağı da açıktır. Peki, okyanus gemileri olan ABD uçak gemileri, bir bahane ile neden yarı-kapalı denizlerde görevlendirilmekte? Çok açık: Emperyalizm, Asya okyanuslarından sonra, Asya denizlerindeki “zırhlı (ironclad) işgaline devam edeceğini ve bundan vazgeçmeyeceğini” -güç gösterisi ile- ilan edip durmaktadır.

EMPERYALİZMLE MÜCADELE DENİZLERE ÇIKMALI

Gazze’deki 2 milyon masumun onlarca yıldır süren yaşam mücadelesinin kaçınılmaz kıldığı bu savaşın sonucunu da, dünya tarihindeki tüm savaşlarda olduğu gibi, tarafların denizlerdeki gücü belirleyecektir. Asya, Batı’ya karşı hızla denizcileşip denizden savunma yeteneklerini birleştirmedikçe “tarafsızlık” zırhını giyip Gazze’yi seyretmekten başka bir çare üretemeyecektir. 2010’da Gazze’ye insani yardım götürmeye çalışan Mavi Marmara adlı gemide, İsrail askerlerinin 10 kişiyi öldürüp 60 kişiyi yaraladığını hatırlayacaksınız. Bugüne kadar Filistin’de hep emperyalizmin dediği olmuş ve Türkiye dâhil tüm Asya, bu zulme seyirci kalmıştır. Hâlbuki, bugün yüzlerce gemilik yardım konvoyları, tüm Asya limanlarından ve Asya Donanmalarının refakatinde korkusuzca Gazze’ye doğru yola çıkmış olmalıydı. Bunun yerine, Doğu Akdeniz sularında, İsrail’e silah ve cephane taşıyan gemilerin emniyetini sağlayan ve dolaylı da olsa İsrail’in savaş yeteneklerini desteklemeye çalışan Batılı emperyalistlerin savaş gemilerini görmekten Türkiye dâhil Asya devletlerinin hepsi birden utanç duymalıdır. Emperyalizmi yenmek isteyen Asya kıtasının, denizlerde ve okyanuslarda güçlü olmak zorunda olduğu ve Asya denizlerinin tümüne birden sahip çıkmaktan başka çaresinin bulunmadığı, bir kez daha tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Doğu Akdeniz, emperyalizmin adım atamayacağı bir Asya denizine dönüştürülmek zorundadır. Sadece Doğu Akdeniz yetmez: Kızıldeniz, Basra Körfezi, Yemen Denizi, Umman Denizi, Laccadive Denizi, Bengal Körfezi, Andaban Denizi, Tayland Körfezi, Güney Çin Denizi, Filipin Denizi, Doğu Çin Denizi, Sarı Deniz, Japon Denizi, Ohotsk Denizi ve Bering Denizi de emperyalizmin fillî işgalinden kurtarılmalıdır ki, Asya kurtulsun.

Doğu Akdeniz