17 Mayıs 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomi ve üretim planlamadan geçer

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Prof. Dr. Ufuk Tutan

Eski Yazar

A+ A-

1880’lerden 1970’lerin sonuna kadar bir ekonominin sanayileşme derecesini anlamak için ağır sanayi ölçütleri arasında olan üretilen çelik miktarı ve bu çeliğin kalitesi analiz edilirdi. Teknolojik gelişmişliğin önemi, 1960’lardan itibaren yaygın olarak kabul görmeye başladı ve 1970’ler itibari ile de ağır sanayinin yerine almaya başladı. Her ikisinin stratejisi, uzun vadeli planların hazırlanması ve uygulanması gerçekleşmektedir.

***

Genç Türkiye Cumhuriyeti uzun vadeli sanayi planlamalarına kuruluşundan yaklaşık 10 yıl sonra, 1930’larda başladı. Uzun vadeli teknoloji stratejilerini, 1960’ların başında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ile hazırlamaya başladı. Ancak, 1930’lardaki uzun vadeli sanayileşme programları, 2. Dünya Savaşının imkânsızlıkları ve ardından 10 yıl süresince iktidar olan siyasi yapının isteksizlikleri sebepleriyle hakkıyla uygulanamadı. Hatta, bu siyasi yapının iktidarı döneminde uzun vadeli sanayi planlamaları, Moskava’nın işidir denilerek bir kenara itildi. Demiryolları yapımı da aynı zihniyete kurban edildi…

***

Kurulduğunda DPT personelinin önemli bir kısmı, yurtdışında doktorasını tamamlamış idealistlerden oluşmaktaydı. Uzun vadeli planlamalar konusunda dünyaca tanınmış bir Avrupalı akademisyenin gözetiminde genç idealistler, Türkiye’nin sanayileşmesini destekleyecek uzun vadeli teknoloji stratejisini geliştirdiler. Gerçi tam tersini yapmaları gerekmekteydi; ancak, o dönemlerde uzun vadeli sanayi planını destekleyecek teknoloji stratejisinin hazırlanması dahi çok önemliydi çünkü dünyada pek az ekonomi, birbirini tamamlayacak sanayileşme planlaması ve teknoloji stratejisi hazırlamaktaydı.

***

Ancak, 1965 tarihinde iktidara gelen siyasi yapı, tıpkı önceki benzer siyasi yapı gibi uzun vadeli planlamalara temkinli bakmaktaydı ve uygulamalarda genç idealistleri DPT’den alıp farklı yerlere sürmek gibi çeşitli engellemeler yapmaktaydı. 1970’lere gelindiğinde dışarıda küresel ekonomik kriz ve içeride de ekonomik ve siyasi krizler, DPT’nin 1960’larda hazırlamış olduğu teknoloji stratejilerinin rafa kaldırılmasına yol açtı. Ancak, 1970’lerin iktidar partileri, DPT’nin hazırladığı orta vadeli sanayi programlarını kaynaklar elverdikçe uygulamaya çalıştı ve elbette, yetersiz kaynaklarla bu uygulamalar çok da başarılı olamadı.

***

Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında ABD’nin koyduğu silah ambargosu sonucu 1970’lerin ikinci yarısında hiç beklenmedik bir şekilde askeri alanlarda teknoloji stratejileri hızla hazırlanıp uygulamaya konuldu. Askeri alanlardan özel ve kamu alanlarına da geçiş yapan bir takım teknolojik uygulamalar, 1980’lerdeki iktidara gelen siyasi yapının özelleştirme ve devlet müdahalesi karşıtlığına takıldı. Zaten, o dönemin siyasi iktidarı planlamanın tam karşısındaydı ve piyasa ekonomisinin işleyişini, her türlü planlamadan üstün tutmaktaydı. 1980’lerde sadece askeri alandaki bazı teknolojik gelişmelerle yetinildi. Bu arada 1970’lerin sonuna doğru başta ABD, Japonya, Almanya ve SSCB olmak üzere dönemin en gelişmiş ekonomileri, uzun vadeli ağır sanayileşme programlarından daha çok teknoloji strateji uygulamalarına yönelmişlerdi. Küresel seviyede teknoloji çağı, ABD’de yıldız savaşları projesi ile başlarken SSCB de uzay ve havacılık teknolojilerinin geliştirilmesi ile 1980’lerde doludizgin ilerlemekteydi.

***

1990’ların içerideki siyasi ve ekonomik krizleri, Türkiye’de iktidara gelmiş çoğu siyasi yapı tarafından zaten çokça dikkate alınmayan uzun vadeli ağır sanayileşme programlarının uygulanmasını imkansız hale getirmişti. Bu arada, G. Kore, İspanya başta olmak üzere 1960’larda Türkiye ile aşağı yukarı aynı sanayi ve teknoloji seviyesinde bulunan ekonomiler, 1970 ile 1980’lerde hazırlamış ve uygulamış oldukları uzun vadeli teknoloji stratejileri sayesinde 1990’ların sonuna doğru küresel seviyede beklenen çıkışlarını gerçekleştirmiş oldular.

***

1980’ler ve 1990’ların Türkiye Cumhuriyeti’nin üniversiteleri dahil birçok devlet kademesinde unutturulmaya çalışılan uzun vadeli sanayileşme planları ve teknoloji stratejilerinin yokluğu ekonominin plansız, programsız, rastgele büyümeleri ve küçülmeleri ile sonuçlandı. Ara mal ithalatına bağımlılık en büyük ekonomik sorunlarından biri olduğunu dahi hala birçokları göz ardı ederken bu sorunların kökeninde uzun vadeli planlı ve programlı sanayi ve teknoloji stratejilerinin yoksunluğundan kaynaklandığı gerçeğini gene birçokları kabul etmemektedir. Durum böyle olunca da yok döviz, yok enflasyon yok bütçe sorunu diye diye ekonominin sorunlarını saptamak ve çözüm bulmak için havanda su dövülmeye edilmektedir. Ekonominin çoğu en önemli sorununun çözümleri, sanayide ve teknolojide uzun vadeli planlamalardan geçmektedir. Bunları hazırlayacak ve gerçekleştirecek insan kaynağını tekrar hazırlamak gerekmektedir.