16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eski ezberler ve yapay zorlamalar artık işe yaramıyor!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

Ekonomi cephesinde tüm önceliklerin yerel seçim hesaplarını destekleyecek şekilde kurgulandığı, bir anlamda söz konusu döneme kadar günü kurtarma pahasına sorunların ağırlaşmasına yol verildiği bir süreçten geçiyoruz. Son on beş yıl genelinde ve benzer sıkıntıların yaşandığı dönemlerde, geniş kesimlerin beklentilerini yönlendirmekte etkili olan yaklaşımlar artık pek işe yaramıyor. Finansal piyasalarda estirilen iyimser karakterli yalan rüzgarları, dengelenme umutlarını boşa çıkarıyor ve güvensizliğin azalmasına hizmet edemiyor.

Geride bıraktığımız hafta içinde açıklanan veriler daha farklı düşünmeye izin vermiyor. Ocak ayı Ekonomik Güven Endeksi yüzde 4.2 oranında gerilemiş. Aralık ayı dış ticaret rakamları krizden çıkış yönünde her hangi bir sinyal içermiyor. Eylül ayından bu yana sergilenen eğilimlere ve finansal piyasalardaki yapay iyimserliğe rağmen sonucun böyle olması, evdeki hesapların artık çarşıya uymadığına işaret ediyor olabilir. Para otoritesinin enflasyon raporuna yansıyan ve beklentilere müdahale amacı taşıyan pembe tavrı ise, geniş kesimler nezdinde etkili olamıyor.

Güven endekslerindeki gerileme, yatırım ve tüketim talebinde herhangi bir canlanma olamayacağını düşündürüyor. Yerel seçimlere yönelik popülist sayılabilecek uygulamaların, bu havadaki olumsuzluğu değiştiremediği gözleniyor; yaşanan şoklara dayalı olanaksızlıklar da sonucun böyle olmasına katkı yapmış olabilir. Görünür gelecekte iflah olmayacağı düşünülen inşaat dışındaki diğer tüm alt endeksler belirgin bir şekilde gerilemiş.

Aralık ayı dış ticaret istatistikleri ise ilginç bir görünüm sergiliyor. Stoktan satışların sonlandığı ve olumsuz rekabet koşulları nedeniyle 2018 yılı ikinci yarısındaki ihracat rakamlarının korunamadığı gözleniyor. İthalat ise gerilediği seviyelerdeki seyrini koruyor. Durgunlaşma yönündeki güçlü eğilime ve nispeten düşük enerji fiyatlarına rağmen Aralık ayı açığının 2.5 milyar dolar seviyesine yaklaştığı görülüyor.

Para otoritesi tarafından hazırlanan enflasyon raporu ise, eşanlı olarak gerçekleşmesi nerede ise olanaksız olan varsayımların arkasına saklanarak gerçeklerden uzaklaşıyor. 2019 yılsonu enflasyon tahmini yüzde 14.6 olarak aşağı yönde güncellenmiş. Çıktı açığının yüzde 4 düzeyine yükselmesi, küresel koşullar konusundaki temelsiz iyimserliğe bağlı olarak yeni bir kur şoku yaşanmayacağı ve gıda enflasyonunun yüzde 13 ile sınırlı kalacağı türünden iyimser öngörüler ön plana çıkarılmış. 2018 genelinde yaşananlardan ve etkili olan değişkenlerdeki öngörülemeyen dalgalanmalardan hiç ders alınmamış!

İyimser piyasa eğilimlerinin zorlanması bilançoların görünümünü düzeltebilir, fakat aynı zamanda rekabet gücü sorunlarını da ağırlaştırıyor. Maliyet-fiyat ilişkisindeki olumsuzluk kalıcı olabilecek şekilde düzelmediği ve yeni kredi verme olanaklarının çok sınırlı olduğu koşullarda, çıktı açığına bakarak enflasyon baskılarının azalacağını öngörmek pek inandırıcı olamıyor. Tarımsal ve sınai ürün arzının daha da daralması, kapasite kullanımındaki gerilemelerin yaratabileceği ek maliyet baskıları görmezden geliniyor. Sıfıra yakın büyümenin fiyat istikrarsızlığının güçlenmesi, fiyatlama davranışlarının daha da bozulması ve sorunlu kredi hacminin daha hızlı bir şekilde artması anlamında olduğu unutuluyor! Bu türden kısır tabloların kur şoku yaşanması olasılığı üzerindeki etkisi görmezden geliniyor.

Daha açık bir ifadeyle, daha önceki benzer durumlarda işe yarayan yaklaşımların artık umulan sonucu üretmeyeceği bir aşamaya gelmiş olabiliriz. Aşırı iyimser finansal eğilimlerin katkısı ile bilançoları toparlamak adına rekabet koşullarının olumsuzlaşmasına kayıtsız kalmak, artık geri tepebilir. Sürdürülebilir olmayan eğilimlerin limitlere dayanması, küresel koşullara ilişin algılardaki bozulma ve acil ihtiyaçların karşılanmasındaki açmazlar sonucu farklılaştırabilir. IMF ile yeniden anlaşmak türünden dile getirilmeyen örtük varsayımlar, farklılaşmış koşullar nedeniyle çalışmayabilir. Bir şekilde ağır bir bedel ödemeden yola devam edilmesi olanaksızlaşmış olabilir ve devamındaki tartışma konuları bugünkü hayal sınırlarının çok üzerine taşabilir!
Haberiniz olsun! Artık eski ezberlerin işe yaramadığı bir süreçteyiz! Bunun farkında olmayanların aldatılabilmesini mümkün kılan koşullar da hızla tükeniyor!