Ey ruh geldinse 4 defa vur
Biliyorum, ayağa kalktınız, o laf 4 değil 3 defa diyorsunuz. Ama ne yapalım ki benim dediğim gibi oldu. Galatasaray seçimlerinde Sayın Duygun Yersuvat Başkan seçildi, hayırlı olsun. Seçimden önce sayın Yersu0vat’ın yönetim kuruluna alacağı en ağır top barışçı, şaka yapmasını bilen, alınganlığı olmayan ve herkesle diyalog kurabilen Abdürrahim Albayrak idi. Yine yapılan açıklamaya göre Florya ona teslim edilecekti ve “Florya ruhu” geri gelecekti.
Seçim gönüllerine göre gitti, Başakşehir maçından önce Sevgili Albayrak Florya’ya, yine onların deyimiyle “el koydu.” Ve de büyük bir moralle maça gidildi. Ama Florya ruhu bu, senin istediğin gibi değil, kendi istediğine göre davranıyor. Bildiğiniz gibi bir değil, iki değil, üç değil, dört kez vurdu. Ve de bana sorarsanız Galatasaray’ı fena halde uyardı. Daha yazacak çok şey var ama şimdilik kaydıyla burada bırakalım. İkinciden sonra Sneider’e, aynen Emenike gibi verilmeyen penaltı dahil bundan sonrasına bakalım. Pozisyonlara “bugün bana, yarın sana” diye takım değil hakem farkı olarak bakmaya çalışalım.
ALVES’İ HARCATMAYIN
Türkiye’de bir sistem var, bu takım ayırımı olmadan böyle çalışıyor. Bir yerden girip, giderek oyuyorlar ve büyük değerlerle kazanılmaya çalışılan futbolcuları, teknik adamları öğütmeye çalışıyorlar. Hele bu yabancı ve rakip için iyi ise, sosyal medya yardımıyla kamu oyu yaratarak ülkeden kaçırtmaya-kovdurtulmaya çalışılıyor. Fenerbahçe adına geçen yıllarda oklar Meireles’e yöneltilmişti. Başkan Aziz Yıldırım ve teknik kadro ile taraftarlar doğru bir şekilde ona sahip çıkıp yeniden kazandılar.
Galatasaray maçındaki kırmızı kart bu tiplerin ekmeklerine yağ sürdü. Ağızlarının suyu akarak “ha kovuldu, ha satıldı, gitti- gider” diye her gün müjde veriyorlar. Bakınız ve Fenerbahçe’nin ne de diğer takımların harcayacak bir tane bile adamları artık yok. Gökmediniz mi, bir anda savunmanın göbeği boşalıverdi. Mehmet Topal’dan göbek savunmacısı yaratmaya çalışmak hem sarı lacivertlilerin, hem de Milli Takım’ın başına ne işler açtı.
Fenerbahçe’nin sevgili taraftarları, sayın Başkanı Aziz Yıldırım, yöneticiler, teknik adamlar, ve de futbol kamu oyuna sesleniyorum. Şu anda belki de Avrupa’nın en iyi savunmacılarından biri olar Alves gibi futbolcu her zaman kolay yakalanmaz. Evet, bir hata yapmıştır, cezasını da çekecektir. Ama öbür türlüsü Fenerbahçe’yi cezalandırmak olur. Unutmayın, o tipler şampiyonluk kutlamalarında Alex diye bağırırlar. Aykut Kocaman gelince sıkılmadan onu yuhalarlar. Ersun Yanal’a “Aykut Kocaman”, İsmail Kartal’a da “Ersun Yanal” diye... Bırakın bu işleri, dolmuşa gelmeyin, Türk futbolunun geçmişi bu dolmuşlar yüzünden harcananlarla dolu. En yakın örneği Anelka...
PENALTILAR MESELESİ
Diğer yazıda biraz değindim ama burada açmak istiyorum. Hakemin penaltı vermesi meşrebine göre olmaz, kurallara göre olur. Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği maçında verilen ve verilmeyen penaltılarına bakın şimdi. Adını boş verelim, bunca gün geçmiş, savunma futbolcusu topun üzerine yatıyor ve orada kalıyor. Ayrıca sağ kolunun pazusu da topu gün ışığından saklayan başka bir unsur. Hani hiç değişmeyen meşhur “topu vücudunun bir yeriyle taşımak, rakibin müdahelesini engelleyecek şekilde kapatmak...” falan diyor ya. Buna göre durum santra yuvarlağında olsa hareketi cezalandıracaksınız. Ama iki penaltı verince üçüncü de öyle olmuyor.
Gelelim Galatasaray maçında Emenike’nin ayağına gelen darbeye. Ve de Başakşehir maçında Sneider’e hemen hemen benzer durumda yapılan harekete. İkisinin de penaltı olması gerekir.
Durum henüz 2-0 ve maçın erken zamanları. Verilse belki de kırılma noktası olacak, Galatasaray maçı çevirecek.
Ama ikisine de vızt. İşin garip tarafı bizim yorumcuların neredeyse yarısına yakını kararları onaylıyor. Geçelim, bunları gördüğünüz, üçüncü değil, on üçüncüyü de verdiğiniz zaman hakem oluyorsunuz. Anladınız mı bilemiyorum, yeşil gözlerinin uğruna terfi alan Özgür Yankaya hocam.
SAĞLIK HABERİ VE TEŞEKKÜR
Dostlar sağolsun, ben sağa sola fazla duyurmak istemedim. Sevenler üzülmesinler diye. Tahminlerin ötesinde zorluk çıkaran iki taraflı bir kasık fıtığı ameliyatı nedeniyle iki hafta yazılara ara vermek durumunda kaldım. Ama insan sevenlerini bu durumlarda anlıyor.
Zaten bir gün önce dikişler alınınca havasını çok özlediğim gazeteye koştum ve bu yazıyı öyle yazıyorum. Sevgili dostlar, merak etmeyin, durum iyiye gidiyor, bir sıkıntı olmayacak inşallah, hepinizin hassasiyetine çok teşekkür ediyorum.