Futbolda yönetişim kalitesi

Bir röportajda, Başakşehir teknik direktörü Abdullah Avcı şampiyonluk hedefi ile ilgili sorulan soruya, “Bizim böyle bir hikayemiz yok ve sezona böyle bir durumu planlayarak başlamadık. Biz 15 gol atan oyuncumuzun gol sayısını nasıl artırırız, sezonda 10 galibiyet aldıysak bunu nasıl çoğaltırız, 20 gol yediysek nasıl 15’e çekeriz, koşu süremiz, topun oyunda kalma süresi, top kapma, topa sahip olma vs.” gibi genel anlamda Türkiye de futbolu yönetenlerin çok umurunda olmayan ve ‘hoca sen ne anlatıyorsun?’ diye yorumlayacağı; ama başarıya giden yolun tam da bu planlama, strateji ve yönetim anlayışı ile gerçekleştiği ders niteliğinde bir cevap verdi.

Abdullah Avcının bilgi, deneyim ve özgüvene dayanan bu harika cümleleri kurmasının arkasında, Başakşehir’e yönetişim anlayışını kazandıran, Başkan Göksel Gümüşdağ ve ekibinin yönetim anlayışıdır. Birlikte etkileşerek ortak yönetim anlayışını benimseyen, dolayısı ile teknik direktörün rahat, huzurlu, güvenle çalışmasını sağlayan Başakşehir, en büyük itici güç olan taraftar yokluğuna rağmen ilk yarıyı yenilgisiz lider bitirme başarısını göstermiştir ve bu başarı kaliteli yönetişim anlayışının doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkmıştır.

Daha 18 ay önce profesyonel lige çıkmış bir takımın her 3 aya bir antrenör değiştirerek ve milyonlar harcayarak küme düşmenin en büyük adayı olması ve bu başarısızlıktan bırakın istifayı kendi payına özeleştiri bile yapmayışı, transfer tahtası kapalı, oynayan önemli oyuncuları gitmiş, beş kuruş parası olmayan bir yönetimin imkansızlıklar içinde takımını lig 2.’si konumuna getirmiş hocasını ‘Biz şampiyonluk istiyoruz hoca play-off diyor, hedeflerimiz uyuşmuyor’ diyerek kovması, duayen bir başkanın 500 bin lira karşılığında antrenörlere ders vereceğim diyerek mesleki kimliğe hakaret etmesi ve aşağılaması, bu ve buna benzer bir çok örneği burada sıralayabileceğimiz ülkemizin futbol yönetim anlayışının gerçek yansımasıdır.

Bu sebeple bir antrenör olarak, Göksel Gümüşdağ ve Abdullah Avcı liderliğinde Başakşehir Kulübü’nün sportif ve idari başarısını çok değerli buluyor ve bu anlayışın ülkemizde futbolu yöneten ve yönetme arzusunu taşıyan herkese örnek olmasını diliyorum.