16 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gıda fiyatlarındaki sürpriz ve ortaya çıkan şüphe!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

Nisan ayı enflasyon rakamları, sürpriz bir şekilde beklenenden daha iyi çıkmış! Tüketici fiyatları içindeki gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki fiyat artışlarının yüzde 1.4 ile sınırlı kalması bu sonuçta etkili olmuş. Bu görünüm beklentilerin düzelmesine katkı yapamadı, tam aksine kafa karışıklığı yaratan şüphelerin daha ön plana çıkmasına sebep oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanarak açıklanan verilere göre, Tüketici fiyatları Nisan ayında yüzde 1.69 oranında yükselmiş ve yıllık oran sınırlı bir gerileme ile yüzde 19.50 seviyesinde gerçekleşmiş. Gıda fiyatlarındaki artışın, hissedilen ve tahmin edilenin yarısı düzeyinde kalması sonuç üzerinde belirleyici olmuş; eğer bu sürpriz olmasa imiş aylık oranın yüzde 2 ve yıllığın yüzde 20 rakamlarını aşması olası olacakmış!
Yurtiçi Üretici Fiyatları ise Nisan ayında yüzde 2.98 oranında artarak beklentiler ile uyumlu bir görünüm sergilemiş; yıllık oran ise küçük bir yükselişle yüzde 30.12 seviyesine ulaşmış. Maliyet kökenli baskılardaki artış ve azalan stokların etkisi, rakamlara yansımaya başlamış ve herhangi bir sürpriz yaşanmamış. Tüketici ve üretici fiyatları arasındaki makas yeniden açılır olmuş.
Şüphelerin odağı durumundaki gıda fiyatlarındaki artışı sorgulamak gerekiyor. Tanzim çadırlarının kaldırıldığı, mevsimlik ucuzlamanın henüz devreye girmediği, maliyet kökenli baskıların yükseliş eğiliminde olduğu, söz konusu ürünlerin dış satımında eğilimlerin yönünü değiştirecek herhangi bir aksamanın yaşanmadığı ve tam da Ramazan ayı öncesinde yaşanan sürpriz kafa karıştırıyor. Konu ile ilgili olmayan başka alanlardaki gelişmeler de şüphelerin daha etkili olmasına katkı yapıyor!
Siyasi irade, olabildiğince hızlı bir şekilde beklentilerin düzelmesini ve faizlerin düşmesini istiyor; bu sonuca ulaşmak için kuraldışı yaklaşımları da fazlası ile zorluyor. Olunduğundan iyi görünme amaçlı zorlamalar ne kadar iyi niyet ile yapılmış olur ise olsun geri tepebiliyor. Para otoritemizin tatmin edici yanıtlar vermekten kaçınmak zorunda kaldığı sorular, bu kısır anlayışın sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Yüksek Seçim Kurulu, Merkez Bankası gibi kurumlar üzerindeki baskıları görenler, bir benzerinin İstatistik Kurumu üzerinde de tekrarlanıyor olabileceği endişesinden fazlası ile rahatsız oluyor. Güven endekslerini hesaplayan birim yönetimindeki değişikliği ilişkin rivayetler, iyimser olunabilmesini zorlaştırıyor. Daha açık ifade ile son altı ayın uygulamalarının şekli, güvensizlik ve şüphe kaynağı olmayı sürdürüyor.
Gıda ve alkolsüz içecek grubunda, beklenenin altında kalan Nisan ayı rakamlarına rağmen yıllık artış yüzde 31.86 düzeyine yükselmiş. Burada ciddiye alınması gereken ve tehlikeli olabilecek şekilde genişleyen bir yangın var; sadece beklentilere yönelik uygulamalar ile durumun daha kötüye gitmesini önlemek mümkün olamayabilir. Sonucu farklılaştıran ve sorunu kalıcı olarak çözmeyi öncelikle hedeflemeyen yaklaşımlar, gelişmelerin tümü ile kontrolden çıkmasına katkı yapabilir! Üreten tüm kesimlerin benzer baskılar altında bunaldığı unutulmamalıdır.
Gıda maddeleri zorunlu ihtiyaç niteliğindedir ve fiyatlarındaki dalgalanmaların gelir dağılımını bozucu etkisi çok yüksektir. Gelir dağılımının bozulması ise en önemli kırılganlık sebebidir; olduğumuzdan iyi görünmeye çalışarak, sorunun daha da ağırlaşması ve yıkıcı olmaya başlaması önlenemez. Kısa vadede beklentileri düzelterek faizleri seri bir şekilde düşürmeye çalışırken, sistemik çöküş olasılığının artması kabul edilebilir bir durum olamaz.
Ülkemizin sorunları ciddidir. Sorunların ağırlaşması pahasına beklentileri yöneterek ihtiyaçları karşılamak ve günü kurtarmak devri bitmiştir. Bu anlayışın esaretinden kurtulamayanların ülkemize sunabileceği bir hizmet kalmamıştır; fakat verebileceği zararın telafisi pek mümkün olamayabilir!