02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Halk Oylamasının Diyalektiği

Emre Albayrak

Emre Albayrak

Site Yazarı

A+ A-

Türkiye, 16 Nisan tarihinde halk oylamasına giderken ülkemizin sorunlarımızın büyüklüğü alınacak kararların büyüklüğünü de belirliyor.

Amerika’nın silahlı tehdidine karşılık sınır içinde ve sınır dışında teröre karşı mücadele devam ediyor. Ordumuzun Münbiç’e doğru ilerlemesi yeni bir başlangıcın işareti. Hesaplaşma büyüyecek…

Ekonomimiz kırılgan. 1980 sonrası oluşturulan yıkım ekonomisinin sonuna geldik. Tüketerek devam edemeyiz. Üretmek için de geniş kesimleri harekete geçirmek gerekiyor. Milletin refahı için milli ekonomiyi inşa etmek gibi bir görevimiz var.

Böyle bir dönemde Türkiye 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasına ilerliyor. Yukarıda kısaca belirttiğimiz sorunların çözümü elbette sandıktan çıkacak sonuca tek başına bağlı değil. Emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi -ve buna bağlı olarak- terör ve ekonomi sorunlarının nihai çözümü en başta geniş kitlelerin desteği ile birlikte siyasi karar vericilerin doğru tercihlerde bulunmasına bağlıdır. 16 Nisan tarihi bu uzun erimli mücadelenin dönüm noktalarından birisi olması nedeniyle önemlidir.

EVET-HAYIR ÇELİŞKİSİ

Cumhurbaşkanı ve hükümetin icraatlarını destekleyen kitleler içerisindeki temel soru sandıkta yapılan tercihin önümüzdeki sorunların çözümüne katkısıyla ilgilidir. AKP seçmeni içerisinde Evet ve Hayır tercihlerine göre iki tez mevcut. Birinci tez bu sistemin iç cepheyi bölerek sorunların çözümünü zorlaştıracak olmasıdır. Partili cumhurbaşkanı yalnız adam haline gelir, milleti birleştiremez, dış tehditlere açık hale gelirse ülkeyi yönetemez ve kendi sonunu hazırlar. AKP ve MHP tabanındaki bir görüş budur.

İkinci tez ise AKP içindeki çelişkilere bağımlıdır. Bilindiği gibi AKP en başından beri tek bir parti değil. Parti içinde FETÖ kriptoları ve Gül – Davutoğlu kliğinin üzerinde etkili olduğu isimler ile Tayyip Erdoğan’a yakın isimler arasında bir çekişme olduğu biliniyor. Tayyip Erdoğan’ın başkanlık anayasası ile ilgili esas amacı kendi partisindeki hakimiyetini tekrar sağlayabilmek. AKP seçmeninin bir kısmının kararsız olması da Tayyip Erdoğan’ı koruma iç güdüsüyle hareket etmesinden kaynaklanıyor. Evet verecek AKP seçmeni burada hata yapıyor. Eğer Cumhurbaşkanı milleti birleştirecek, terörü yok edecek ve ekonomiyi ayağa kaldıracaksa bunu partili cumhurbaşkanlığıyla yapabilmesi mümkün değildir.

BAHÇELİ'NİN ÇELİŞKİSİ

Halk oylaması kampanyasında en fazla çelişki yaşayan parti MHP’dir. Devlet Bahçeli, tüm kritik süreçlerde verdiği kararlarla hayal kırıklığı yarattı. Türkiye’yi 3 Kasım 2002’de erken seçime götürmesi, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasındaki edindiği rol ve en son Başkanlığa verdiği destek Bahçeli’nin ayaklarının Türkiye topraklarına basmadığını gösterdi.

Geçtiğimiz günlerde Barzani’nin gelişi ile birlikte İstanbul ve Ankara’da sözde Kürdistan bayraklarının göndere çekilmesi tabanda ciddi rahatsızlık yaratınca Bahçeli açıklama yapmak zorunda kaldı ve Evet cephesi çatırdadı.

Yine yakın zamanda Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek ve Aydınlıkçılarla ilgili söylemleri başta ülkücüler olmak üzere toplumun tepkisini çekti. Bir de itiraf geldi Bahçeli’den. Erdoğan ve Perinçek’in birbirinin alternatifi olduğunu söylemesi kendisinin siyaset sahnesindeki ağırlığını yitirdiğini ortaya koydu.

Tüm bunlar MHP’nin vatansever tabanı ile Bahçeli’nin arasında bir çelişkiler yumağı olduğunu gösteriyor. MHP’nin eski vekilleri ve bazı yöneticileriyle görüşüyoruz. MHP seçmeninin halk oylamasında %80 oranında Hayır oyu vereceğini söylüyor.

VATAN PARTİSİ

Halk oylaması sürecinin kilit partisi. AKP ve MHP tabanını doğru yönde etkileme kapasitesine sahip tek parti. Ortaya koyduğu ideolojik-siyasi hat, öngörüleri, çözümleri ve enerjisiyle öne çıkıyor. Vatan Partisi’nin bu sürecin lokomotifi olması öncü kesimlerde de kabul görüyor. Geçtiğimiz gün Sanayi Odası yöneticisi bir dostumuz bunu şöyle ifade etti; ‘‘Vatan Partisi kırk yıldır bulunduğu hattan hiç sapmadı, FETÖ ve PKK’ya karşı mücadelede hükümet sizin dediğiniz yere geldi.’’

İYİMSERLİK-KÖTÜMSERLİK ÇELİŞKİSİ

Bu çelişki Evet veya Hayır verecek tüm seçmen kitlesinde bulunmaktadır. Özellikle muhalefet içerisindeki bazı grupların yakalandıkları ‘‘her şeye karşı olma hastalığı’’ bir süre sonra teslimiyetçiliğe dönüşmekte ve gelecekle ilgili karamsarlığa yol açmaktadır. Kötümserlere göre ‘‘bu ülkenin yaşanacak bir tarafı kalmamıştır’’ ve ‘‘artık mücadele etmenin bir anlamı yoktur’’. Çünkü muktedir her istediğini yapabilmektedir.

Vatanseverlik ise en başta iyimser olmaktır. İnsanı sevmek ve onun için mücadele etmek başlıca hazdır. Sorumluluk almak, yaşadığımız topraklar üzerinde üreterek faydalı olabilmek toplumu ilerletir. Ah vah etmek, birbiriyle didişmek kimseyi mutlu etmez ve düşmanı sevindirir. Şüphesiz büyük karara giderken çözümü sunacak olan hep iyimserlerdir. Seçim sonucunu da iyimserlerin tavrı belirleyecektir.

Sorunların kıyısından köşesinden atlamanın mümkün olmadığı bir dönemdeyiz. Köşeye sıkışanlar ve çaresizlik içinde kıvrananlarla topluma geleceği vaat edenlerin ve aklı selim hareket edenlerin çelişkisidir bu. Politikada doğru strateji ve taktikler bizi başarıya götürecektir.

Şüphesiz her toplum kendi önündeki sorunu çözer. Milletimize güvenelim.