19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hanibal Kaddafi’nin suçu ne?

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Bu yazımızı 21 Eylül 2017’de köşemizde yayımlanan ‘damat ya vezir ya rezil eder’ yazımızla birlikte okunması daha anlamlı olacaktır. Bir paragrafını iktibas ederek asıl konumuza geçiş yapalım. Kâinatın başmühendisi Aziz ve Celil Allah, Kuran’da hayırlı evlat ile helal kazanılmış malı insanoğlu için yaşamın ziyneti olarak anlatır. Yaşamın iki güzel süsü olarak evlat sahibi olmayı ve mali saadeti, varlık ve huzurun temeli olarak takdim eder. Ama ve lakin başmühendis “bazı evlatlarınızın ile mallarınızın” sizin için en şiddetli düşman ve imtihan aracı olduklarını ve onlardan sakınmamız gerektiğini tavsiye eder. İnsanoğlunun en büyük kavgası ve imtihanı kendi nefsi iledir. Evlat ve mal imtihanı kıssadan hisse vicdan (ruh) ve cüzdan (ceset) arasında vuku bulan rekabet ve kavga insanoğlunun şer veya hayır seçimini belirleyen en önemli faktördür. Bu imtihanda vicdan cüzdana ağır bastığında huzur, tersi durumda ise, yani cüzdan vicdana galip geldiğinde son merhalede keder, hüsran ve hüzün başa bela olmaktadır.

DAMATLAR VE GELİNLER

Evlat ve mal misali damat ve gelin de kıymetlidir. Ama ve lakin sizi ya vezir ya da rezil edebilir. Zamanla asli unsur ve bünyenin parçası haline gelir. Ailenin ve özelinizi tüm teferruatlarıyla öğrenmeye başlar. Bunun idrakinde damat ve gelin adaylarını itinayla seçiniz. Rezil etmekten ötesi de gerçekleşebilir. Hayatınızın en şiddetli kâbusu olabilir. Nüfuzlu insanlar ile siyasi makam sahiplerinin evlatları, damatları ve gelinleri istihbarat örgütlerin en sevdiği kimselerdir. Yaverler de öyle. Bu sebeple damat, gelin, danışman, özel kalem müdürleri, yaverler, rektörler, valiler, emniyet müdürleri ve sorumlu kürsüleri yönetecek kadrolar ideolojik ve menfaat yakınlığı kıstas alınarak tahsis edilmemeli. Kifayet ve liyakat ama özellikle vatan ve millet sevgisi esas kıstas olmalı. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgiyi Hz. Ali’nin Mısır’a Vali atadığı ama Muaviye’nin “beynimin yarısı” dediği Amr İbni El-As tarafından balına zehir konularak katledilen Malik El-Eşter’e hitaben yazdığı “devlet adamı ülkesi ve milletini nasıl idare eder” doktrinini okuyarak öğrenebiliriz.

HİÇBİR SUÇSUZ BAŞKASININ SUÇUNU YÜKLENMEZ

Semavi dinlerin ortak itikadında yer alan prensiptir: Herkesin kazanacağı yalnız kendisine aittir. Hiçbir suçsuz başkasının suçunu yüklenmez. İstisnalar hariç evrensel ceza hukukunda da suç şahsidir. Suçu işleyen gibi, suça ortak olan ve suçu bilen ama saklayanla ilgili, birçok devletin farklı hukuki uygulamaları olsa da bu unsurların tümü için cezai işlem olabilir. Ancak suçlunun eşi, çocuğu, dostu, ortağı olmanız şüphe, sorgulama, takip için potansiyel aday yapar ama sizi suçlu yapmaz. Yazılarımızda devlet erkânı (baba ve anneleri) evlat, mal, damat ve gelin konusunda uyarılarımızı yaparken, nüfuzlu ve makam sahibi baba ve annelerin çocuklarına karşı sorumluluklarını da unutmamalıyız. Zira bu konumda olan lider ailelerin söylem ve eylemlerinin bedelini çocukları çok ağır ödemektedir. Örnekleri çoktur. 20 Ekim 2011’de canice linç edilerek katledilen Muammer Kaddafi’nin ölümünden sonra aile efradının nerede oldukları ve nasıl yaşadıkları konusu birçok araştırmacı yazarın, istihbarat mensubunun, mafyanın, bankacının ve gazetecinin ilgisi dâhiline girmiştir. Bu bedeli halen ödemeye devam edenlerden biri 8 yıldır Lübnan’da yargısız alıkonulan ve bu durumu protesto etmek için açlık grevinde olan oğlu Mutasım Bilal Kaddafi’dir. Meşhur ismiyle Kartacalı büyük askeri ve siyasi dahi komutan Hanibal’a atfen Hanibal Kaddafi’dir.

ESAD’A SIĞINMA MEKTUBU

Merkezi bir milli devletten mahrum, etnik, dini, mezhep ve dil temelinde onlarca kanton devletten oluşan, devlet kurumların felç olduğu, güçlünün kendi hukukunu ve çıkarlarını zorla kabul ettirdiği keyfiyetin yaygın olduğu Lübnan’da en yaygın yaşanan olaylardan birisi adam kaçırmak, alıkoymak ve kaçıranların talepleri yerine gelinceye kadar alıkonulanın her türlü şantaj, baskı, işkence ve psikolojik şiddete maruz kalması olağandır. Hanibal Kaddafi, Lübnan İç Güvenlik Kurumunun merkezi binasında 2015’ten beri tutulmaktadır. 47 yaşındaki Hanibal devrik lider Kaddafi’nin en küçük evladı. Babasının ölümünden sonra eşi ve ikiz bebeklerini alarak Libya’nın iyi ilişkiler yaşadığı Cezayir’e sığınır. Oradayken Esad’a mektup yazar ve Şam’da daha güvende olacağını, Suriye’den iltica talebinde bulunduğunu ifade eder. Suriye iltica talebini onaylar. Kasım ayında ortadan kaybolur. Ailesi ve dostları Suriye makamlarına ihbarda bulunur.

Aralık 2015’te kendisiyle Şam’da irtibata geçen bir Lübnanlı gazeteci ile birlikte “belgesel yapma” talebiyle Hanibal Kaddafi’yi Suriye-Lübnan sınırına götürdüğünü ve kendisinden bir daha haber alınamadığını ifade ederler. Suriye makamlarının devreye girmesiyle Lübnan İç Güvenlik kurumu harekete geçer. 11 Aralık 2015’te Hanibal Kaddafi’yi kaçıranlar Baalbek’te bir video yayınlar. Videoda Hanibal Ağustos 1978’de Libya’da ortadan kaybolan ve halen akıbeti muamma olan Lübnan Şii lider Musa El-Sadr ve beraberindeki asistanının ölümünden babası Libya eski lideri Muammer Kaddafi’yi sorumlu tuttuklarını ve Libya’dan hiç ayrılmayan Şeyh Musa El-Sadr’ın nerede olduğu veya nereye gömüldükleri hakkında bilgi istediklerini ifade eder. Kaçıranların özellikle Kaddafi’nin büyük kızı Ayşe ve büyük oğlu Seyf El-İslam’a hitaben, “babamız ve şeyhimiz ile ilgili elinizdeki bilgileri paylaşın. Yoksa kardeşinizi bir daha göremezsiniz” tehditleri de vardır.  Libya, Şeyh Musa’nın İtalyan Hava Yollarıyla ülkeyi terk ettiğini iddia etse de İtalya hükümeti ve İtalya Hava Yolları bunu doğrulamadı. 

Hanibal’ın kimler tarafından kaçırıldığı ve İç Güvenlik polisinin kendisini nasıl kurtardığı hususları halen muamma. Ancak Aralık 2015’ten beri Beyrut’ta İç Güvenlik Hapishanesinde yatmaktadır. Hanibal’ı temsil eden avukatlar, kaçırılma işini Libya’da 1978’de Libya’yı ziyaret ederken ortadan kaybolan ve öldürülen Lübnan Şii kanaat önderi Musa El-Sadr’ın refakatinde olan ve aynı akıbete uğrayan Abbas Bedir El-Din Yakup’un oğlu Lübnan Şii Hizbullah Partisi Milletvekili Hassan Yakup’un olduğunu iddia eder. Bunun üzerine 17 Aralık 2015’te Hassan Yakup gözaltına alınır. Hassan Yakup kaçırılma olayı ile ilgisinin olmadığını iddia eder. Şartlı tahliye edilir. Lübnan mahkemeleri Şeyh Musa El-Sadr’ın ortadan kaybolduğu yılda henüz 3 yaşında olan Hanibal’ın Şeyh Musa El-Sadr konusunda bilgi sahibi olup olmadığını araştırıyor.

KADDAFİ’NİN OĞLU OLMAK SUÇ MU?

Şüphesiz mesele Lübnan Şii toplumunun önemli bir kanaat önderi olduğundan ailelerin ve Hizbullah-Emel gibi güçlü Şii siyasi- askeri yapıların rızası olmadan İç Güvenlik Kurumu ve mahkemelerin aksi yönde karar vermesi kolay değil. Şeyh Musa El-Sadr olayı aydınlatılmalıdır. Libya yetkilileri üzerinde ciddi bir nüfuzu olan Türkiye’nin Şeyh Musa El-Sadr’ın akıbeti için devreye girmesi hem Lübnan nezdinde hem de Şii alemin gönlünde imtiyazlı bir yere sahip olur. Suriye’nin de Lübnan nezdinde devreye girerek 8 senedir iradesi dışında tutulan, siyasi iltica sağladığı ve korumakla mükellef olduğu Hanibal’ın serbest kalmasını sağlamalıdır. Hanibal’ın suçu nedir? Kaddafi’nin oğlu olmak suç mudur?