Hollanda`da gösteriler ve Biden taktiği!

Bu hafta Hollanda, Washinton`da kongre olayı sonrası Biden`ci taktiğin bir benzerini yaşadı! Şiddet içeren sokak eylemleri bire beş katılarak seçim malzemesi yapıldı! Başbakan Rutte`nin sağ liberal partisi VVD ve ırkçı Wilders`ın PVV partisi yararlandı. Senatonun desteklemediği gece sokağa çıkma yasağı, Rutte hükümetinin mecliste çoğunluğu yanına almasıyla geçen hafta uygulanmaya başlanmıştı. Bu yasağa karşı pazar gecesi 10 kente yayılan gösteriler üç gece sürdü. Amsterdam, Lahey, Rotterdam, Urk, Eindhoven kentlerinde yağma olayları yaşandı; göstericiler polisle çatıştı. Gösterilerilere katılım 4-5 bini aşmamakla birlikte, gençlerden oluşan gruplar polise taş ve havai fişeklerle saldırdılar, dükkanları yağmaladılar, arabaları ateşe verdiler ve hastahanelere girmeye çalıştılar. Polis göstericilere su ve göz yaşartıcı gaz ile müdahale etti. Yüzlerce saldırgan genç tutuklandı. Çalınan mal kaybı ve zarar büyük. Hollandalı polis şefi `Zor durumdayız, 40 yıldır olmadı böylesi` diyor: "Amacı sadece olay çıkartmak olanlar var! Yaşları çok genç olanlar... Sakince protesto etmek isteyenler de var ama bunlar etkisiz."

`Özgürlük ve demokratik hakların kısıtlanmasına karşı` protesto ettiklerini söyleyen göstericiler karmakarışık; Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar Örgütü aşırı sağcı Pegida taraftarları, "Hollanda Direniyor" adlı koronavirüs önlemleri karşıtları, sağ veya sol liberaller, hatta çok az sayıda da olsa göçmen kökenli genç de var... Tek ortak paydaları gece yasağı! Medyada `gece canları sıkılanlar` ya da `gösteri bahanesiyle dükkan soymak isteyenler` olarak nitelendiler. Ama bu buzdağının görünen yüzü. Salgın önlemlerinden, ekonomik kötüleşmeden ve hükümetin yetkilerini arttırmasından rahatsız büyük çoğunluk evinde oturuyor.

Türkiye büyükelçiliği Türk gençlerini gösterilerden uzak durmaya çağırdı, hatta bunun için camilerde hutbeler okundu. Şiddetin ve dükkan yağmalarının sorumluluğunun ırkçı veya aşırı sağcı partilerce yabancıların üstüne yıkılacağından korkuluyordu. Nitekim korkulan oldu.

OLAYLARIN KARLI ÇIKANI HÜKÜMET VE IRKÇILIK

Rotterdam ve Lahey`de bir avuç Faslı ve Türk genci de eylemlerde farkedilmişti. Irkçı PVV partisi lideri Wilders bunu fırsat bilerek meclis konuşmasında şiddetin `ülkeyi karıştırmak isteyen müslüman gençler` tarafından düzenlendiğini iddia etti ve yabancıların kovulmasını istedi. Anketlerde oylarında ciddi artış görülüyor.

Bu son şiddet eylemleri sağ liberal başbakan Rutte`nin de imdadına bir can simidi gibi yetişerek hükümeti `halkın can ve mal güvenliğini koruyan` kahraman düzeyine yükseltti! Rutte büyük gürültü kopardı, ortalığı ayağa kaldırdı, olaylarla ilgili meclis oturumu her kanaldan canlı olarak halka izlettirildi. Bu oturumda göstericilere karşı `tank kullanmak`, `orduyu devreye sokmak`, `Belçika ve Almanya`dan toplum polisi takviyesi almak` gibi olağanüstü teklifler ortaya atıldı! Birkaç bin yağmacı gence karşı bir tek `atom bombası kullanalım` demedikleri kaldı! Hollanda hükümeti zaten, Washington`daki kongre olaylarının daha ertesi günü, ortada fol yok yumurta yokken, nedense Lahey`deki meclis binasının çevresini ölçmüş biçmiş kontrolleri arttırmıştı! Biden, nasıl kongre olayını bire beş katarak tüm muhalafeti temizleme bahanesi yapmış ve demokrasi kahramanı kesilmişse, bu küçük Avrupa ülkesinde de neo liberal yandaşı Rutte hükümeti aynisini yaptı. Nereden kışkırtıldığı belli olmayan bu şiddet yanlısı bir avuç provokatif grup, Rutte hükümeti ve Wilders`ın `haklı ve başarılı` gözükmesine yardımcı olmuştur.

HÜKÜMETİN SALGIN POLİTİKASINDAKİ BAŞARISIZLIK GİZLENMİŞ OLDU

Rutte hükümeti 10 yıldır sağlık sektörünü perişan etmiş, 77 bin sağlık personelini atmış, 70 milyar euro para kısmış, korona salgını karşısında güçsüz bırakmıştı. Bir aydır hastahanelerde ve mecliste, yoğun bakımda son yatak dolarsa `kimi ölüme terkedelim` şeklinde vicdan dışı fikirler tartışılıyordu! Bazı doktorların yoğun bakımda yer açılsın diye göçmen hastaların fişini çekmek istedikleri vakalar görülüyordu. Hükümet de zaten geçenlerde, 10 bini aşkın göçmen anneye devlet eliyle vergi haksızlığı nedeniyle istifa etmişti! Günde 200 bin insanın aşılanması gerekirken hala rakam 2-3 bini aşmıyor çoğu Avrupa ülkesindeki gibi! Çin`e düşmanlık yüzünden Çin ve Rus aşısı kesinlikle almamakta ve halkı rizikoya atmakta direniyorlar. Batı aşı piyasasında büyük vurgun ve çıkar kavgası var. Pfizer-Biontech aşısından ölüm iddiaları yaygın ama yalanlanıyor. Bild gazetesi, geçen hafta Astra Zeneca aşısının sadece yüzde 8 etkili olduğuna dair Alman resmi raporları bulunduğunu yayınladı. Sonra yalanlandı. Brüksel bu iki aşı firmasının sözlerini tutmamasına karşı isyanda. İşverenlerin zorla işe çağırmasına da çözüm getirilmedi. Sabahları yollar tıklım tıklım. Bir maske fabrikası bile açamadılar, maskelerin yüzde yetmişi Çin`den geliyor. Testler çok yetersiz!

KORKUTULMUŞ HALK, AZDIRILMIŞ MİLYARDERLER!

Kapitalist ekonomi salgından beri yeniden yapılanma sürecinde, deri değiştiriyor, geleneksel sektörlerde iflaslar ve işsizlik bir yanda, dijital ve yeni sektörlerde, finans sektöründe vurgunlar ve süper zenginler diğer yanda! Evet , korona ciddi bir salgın, ama Biden`ci neo liberal ana akım medya nın yarattığı muazzam korku kampanyası bazı uluslararası dev tekellerin hizmetinde. Vurguncuların çoğunluğu Biden`in arkasındaki güçler: Twitter, Facebook, Microsoft, Whatsapp, Instagram, Amazon, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg, Bill Gates, Elon Musk... Son Oxfam raporuna göre geçen 10 ay içerisinde salgından toplam 540 milyar dolar daha zenginleşenler!! Hollanda`da yaklaşan 17 Mart meclis seçimlerinde hem ana muhalefet, hem hükümet koronaya endeksli bir strateji uyguluyor. Salgin siyasallaştırıldı. Her önlem, faydasından önce, seçmenden getireceği oy hesaplanarak alınıyor. Özellikle ırkçı muhalefet de öyle. Korkutulmuş halk hükümetin her önlemini destekler hale geldi, asıl gerekli önlemleri ise göremez hale! ABD`de Biden ekibi nasıl seçim kampanyasını korona salgınına endeksli yürütmüşse, Avrupa`da da benzerini yapıyorlar. İşte böylesi kaos ortamında, küresel bakıldığında, Avrupa`nın salgına karşı başarısızlığı açıkken, kimin kışkırttığı henüz aydınlanmayan bu heyecanlı, yağmacı ve ölçüsüz bir avuç genç, hem hükümet ve ırkçılığın ekmeğine yağ sürmüş, hem de buzdağının altı olan o sakin milyonlarca halkın tepki gücünü bir kez daha zayıflatmıştır. Bu durum yalnızca Hollanda`ya özgü değil: salgın, Avrupa`yı daha sağa kaydırabilir! ABD gibi, ABD`den uzaklaşan Avrupa da daha otoriterleşebilir! Aslında salgına karşı başarısızlık ve derinleşen zengin fakir farkı, normalde, aksi yönde bir beklenti doğuruyor.

Ama Avrupa`lı yöneticiler de, suyu kendi tarlalarına akıtmada Biden ekibi kadar geniş deneyim ve olanaklara sahipler. Bu yağmacı bir avuç genç de işte bu olanakları arasındaydı.