02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İstilacıların faturası 100 milyar dolar

Recep Erçin

Recep Erçin

Site Yazarı

A+ A-

İklim krizinin ekonomiye faturası tahmin edilenlerin çok ötesinde olabilir. Değişen ekosistem tarım, hayvancılık ve doğal yaşam üzerinden bugüne kadar hesaplananlardan çok daha ağır maliyetler çıkarma potansiyeline sahip. Yakın zamanda konuya ilişkin Frankfurter Allgemeine Zeitung'da (FAZ) “istilacı türler” üzerine bir habere denk geldim. Konuyu İklim Masası'ndan arkadaşım Selin Uğurtaş'a da aktardım. Konuyu araştırdı ve ortaya önemli bulgular çıktı. İklim Masası, “İstilacı türlerin Avrupa Birliği'ne (AB) ekonomik maliyetinin 2040’ta 148 milyar dolara ulaşacağını” öngören bir çalışmayı basına duyurdu. Buna göre, yazarları arasında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Serhan Tarkan’ın da bulunduğu yeni bir makale, istilacı türlerin Avrupa Birliği’ne ekonomik maliyetinin hesaplanandan yüzde 501 daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Bu maliyet 2040’ta 148.2 milyar dolara ulaşacak. Çalışmaya göre, istilacı türlerin gözlemlenen maliyeti 28 milyar dolar seviyesindeyken, önümüzdeki yıllarda hem bu türlerin popülasyonlarının hem de sebep olacakları zararın katlanarak artacağı öngörülüyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ALAN AÇIYOR

Doğal olarak bulunmadıkları bölgelere ulaşıp buralarda ekolojik, çevresel ya da ekonomik zarara neden olan istilacı türler, küresel biyoçeşitlilik kaybının da önde gelen sebepleri arasında yer alıyor. Ülkemizde son dönemde adını sıkça duyduğumuz balon balığı, aslan balığı, göçmen denizanası, bazı köpekbalığı çeşitleri vd. en bilindik örnekler. Elbette bir de adı çok fazla bilinmeyenler var.

İklim değişikliği bu zararlı türlerin yayılışını kolaylaştırıyor. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’ne (IUCN) göre istilacı türler, ekstrem hava olayları nedeniyle yeni bölgelere taşınabiliyor. Üstelik iklim değişikliği, bu habitatların istilalara olan direncini de zayıflatabiliyor. Artan sıcaklıklar, istilacı türlerin daha yüksek enlemlerde ve rakımlarda yayılabilmesini ve yerli türleri olumsuz yönde etkileyecek ekolojik etkileşimlere girmesini de mümkün kılıyor. Olumsuz ekolojik, sağlık ve ekonomik etkileri olan bu türlerin ekonomik maliyetine dair hesaplamalar ise henüz resmin tamamını görmeye yetecek ölçüde kapsamlı değil.

TARKAN: GERÇEK MALİYET ÇOK FAZLA

Avrupa Birliği’nde de, kıtaya yayıldığı bilinen işgalci türlerin ancak küçük bir bölümünün sebep olduğu maliyetlerin kaydı tutuluyor. Örneğin Fransa’da en az 2 bin 621 yabancı tür bulunduğu bilinirken, bunların yalnızca 98’inin, yani yüzde 4’ünden azının maliyeti kaydedilmiş. Yeni yayınlanan bir akademik çalışma, istilacı türlerin gerçek maliyetini ortaya koyuyor.

Araştırmanın yazarlarından Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Serhan Tarkan konuya ilişkin İklim Masası'nın hazırladığı çalışmada şu bilgileri verdi: “Temel olarak biyolojik istilaların ekosistemlerin işleyişini, biyolojik çeşitliliği ve insan refahını tehdit ederek ekosistem hizmetlerini tahrip ettiğini ve büyük ekonomik maliyetlere neden olduğunu biliyoruz. Biyolojik istilaların bazı AB üyesi devletlere olan maliyeti son zamanlarda değerlendirilmeye başlanmış olsa da, yaptığımız araştırma, gerçek maliyetlerin hesaplanandan çok daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Projeksiyonlarda, AB’de bilinen 13 bin 331 istilacı türün sadece 259’unun maliyetlerinin rapor edildiği tespit edildi. Bu, varlığı bilinen türlerin yaklaşık yüzde 1’ine denk geliyor.”

TÜRKİYE'YE MALİYETİ DE HESAPLANDI

 “Etkin yönetsel önlemler alınmadığı müddetçe biyolojik istilalar ve beraberinde getirdikleri olumsuz etkiler artmaya devam edecek, doğal biyoçeşitlilik olumsuz etkilenecek, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilirlik hedefleri zarar görecektir. Bu nedenle yabancı türlerin ve etkilerinin iyi anlaşılması, raporlanması ve verilerin, erişilebilir veri tabanlarında merkezi olarak toplanması gerekiyor. Bu konu yalnızca AB için değil, Türkiye için de büyük önem taşıyor.” diyen Tarkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kıtalararası geçiş noktasında yer alan ve uzun sınırlara sahip olan Türkiye, bu eşsiz coğrafi yapısının yanı sıra büyük bir nüfusa sahip olması ve ticari faaliyetlerinin yüksek olması nedeniyle de istilacı türlerden fazlaca etkilenecek ülkeler arasında yer alıyor. Bu açılardan Avrupa ülkelerine nazaran daha kırılgan durumda olduğu söylenebilir. Buna ek olarak, ülkeye özgü (endemik) türlerin sayıca yüksek olması da biyoçeşitlilik anlamında hassas bir konumda olduğumuz anlamına geliyor. Ancak istilacı türlerin ekonomik etkileri, oldukça açık bir tehdit olmasına karşın büyük ölçüde görmezden geliniyor. İstilacı türlerin AB’ye ekonomik maliyetlerini hesapladığımız gibi Türkiye’ye maliyetini de hesaplamak üzere çalışıyoruz. Devam eden bir araştırmamızda, 1914 yılından bu yana kayda geçmiş etkilerin ekonomik maliyetine odaklandık. Şu ana kadar yaptığımız hesaplamalar, 1914’ten günümüze kümülatif maliyetin en az 100 milyar dolar seviyesinde olduğunu ortaya koyuyor.”

İstilacıların faturası 100 milyar dolar - Resim : 1

TARKAN KONUYA DİKKAT ÇEKİYOR

İlgilisine: Prof. Dr. Ali Serhan Tarkan, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimler Bölümü’nde öğretim üyesidir. Yüksek lisans ve doktora eğitimini İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde tatlı su balıkları ekolojisi alanında tamamlamıştır. Yabancı ve istilacı türlerin ekolojileri, biyoçeşitliliğe ve ekonomiye etkileri ve risk yönetimleri üzerine çalışmalar yürütmektedir. İstilacı türlerin ekolojik etkilerini ve ekosistem etkileşimlerini, iklim değişimi etkisi altında modellediği çalışmalarına Bournemouth Üniversitesi (İngiltere) Çevre ve Yaşam Bilimleri Bölümü’nde devam etmektedir.