18 Mayıs 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kadın ve alkol

Defne Tamar Gürol

Defne Tamar Gürol

Eski Yazar

A+ A-

İnsanlar tarih öncesi çağlardan beri alkol ve diğer psikoaktif maddeleri kullanmışlardır. Erken dönem yazılı metinlerde dahi, toplumları çeşitli yasal sınırlamalara sevk eden, alkol ve madde kullanımına bağlı sorunların tanımlandığı görülmektedir. Alkol kullanımına izin veren toplumların hemen hepsinde kadın ve erkeklerde kabul edilebilir içme standardı farklı olmuştur.
Talmud’da (Yahudilerin dini kanunlarını tefsir eden kitap) kadının içme standartları şu şekilde belirtilmiştir:
Bir bardak şarap kadın için iyidir
İki bardak alçak bir duruma düşürür
Üç bardak ahlaksız bir kadın gibi davranmaya yöneltir
Ve dört bardak kendine saygısının ve utanma duygusunun kaybolmasına yol açar.
Kadınların içki içmesine yönelik bazı kültürel önyargılar vardır. Erkek sarhoş olduğunda ne arkadaşlarını ne de prestijini kaybeder. Kadın sarhoş olduğunda ise kötü bir ünü olur. Sarhoş kadın ‘utanç’ vericidir. ‘Kolay kadın’ olduğu düşünülür. Bu yaklaşımın iki sonucu vardır. Bir yanda kadınları sorunlu içme örüntüsünden korurken, diğer yanda bu tür sorunlar yaşayan kadınlara yönelik yoğun olumsuz bir tutumun gelişmesine yol açmaktadır.
Kadın bağımlılar üçlü etiketin kurbanı olmaktadır. Birincisi tüm bağımlıların maruz kaldığı zayıf iradeli ve ahlaksız olduklarına ilişkin düşüncedir. Bağımlılığın bir hastalık olduğunun kabul edildiği durumlarda dahi bağımlılara yapıştırılan bu olumsuz etiketin izleri görülür.
İkinci etiket kadınlardan beklenen özel davranış standardının sonucudur. Erkekler için kabul edilebilir bir davranış, kadın söz konusu olduğunda skandala dönüşür. Kadınların erkeklere göre daha yüksek standartta davranması beklenir. Buna uygun davranmadığı düşünülen kadın bağımlılar, toplumun gözünde ‘düşmüş’ kadınlardır.
Üçüncü ve en tehlikeli etiket alkol kullanan kadınlara yapıştırılan cinsel etikettir. İçki içen kadınların rastgele cinsel ilişkide bulundukları ve cinsel saldırının haklı hedefleri olduklarına dair toplumsal bir kanaat bulunmaktadır.
Alkol kullanan kadının cinsel olarak müsait olduğu inancı sadece yanlış değil, aynı zamanda onları cinsel saldırının kurbanı haline getiren tehlikeli bir düşüncedir de. Alkol bağımlısı kadınların yüzde 38’i cinsel saldırıya, yüzde 16’sı tecavüze uğramaktadır. Bu kadınlar sadece dışarıdakiler tarafından değil, kendi eşleri tarafından da tecavüz dahil her türlü şiddete maruz kalmaktadır.
Alkol sorunu yaşayan kadınlar yalnızlık ve rol kaybına uğramaktadır. ‘Düşmüş kadın’ imgesinin etkisi ile evde, gizli bir şekilde içki içmektedir. Çalışmayan bir kadınsa çoğunlukla kocasının evde olmadığı, çocukların okulda olduğu saatlerde içki içer. Sorun uzun süre gizli kalmaktadır. Eşi tarafından şiddet görür. Alkol kullanım bozukluğu ileri bir düzeye gelene kadar fark edilmez.

TARAMA ÖLÇEKLERİ ERKEK YÖNELİMLİ
Kadınlar tanı konma aşamasında da daha şanssızdırlar. Alkol kullanım bozukluğu tarama ölçekleri erkek yönelimlidir. Alkol kullanımı nedeniyle işe geç kalma, işten atılma, tutuklanma, suç işleme, saldırgan olma gibi alanları sorgulamaktadır. Oysa kadınlarda alkol kullanım bozukluğu tanısı çocukların ihmal edilmesi, akşam yemeğinin hazırlanmaması, mutfak harcamaları için ayrılan paranın çabuk bitmesi gibi farklı işlev alanlarının sorgulanması ile konabilir.
Alkol kullanan kadınlara yönelik özellikle cinsel etiket, onları cinsel ve fiziksel saldırıların kurbanı haline getirmekte, kadınlardan beklenen yüksek davranış standardını karşılamadıkları düşüncesi ile ‘düşmüş kadınlar’ olarak değerlendirilmekte ve bu etiketlerin baskısı ile tedaviye başvuruları ya hiç olmamakta veya geç olmaktadır.
Alkol kullanım bozukluğu olan kadınlar derin bir utanç ve suçluluk duygusu yaşamaktadır. Ailenin düşmanca tutumuna maruz kalır ve çocuklarını kaybetme endişesi yaşar. Bu suçluluk, utanç ve endişe ile tedaviye başvurmakta çekimser kalmaktadır. Tedavi kurumlarında da toplumsal etiketlerle karşılaşacağını düşünür. Tedaviye başvurmadan, ciddi sosyal ve tıbbi sorunlarla tek başına mücadele etmek zorundadır. Oysa alkol kullanım bozukluğu erkekler için olduğu gibi kadınlar için de bir beyin hastalığıdır. Kadınların sorun alanlarına da odaklanan tedavi programlarına gereksinim vardır. Uygun tedavi ile kadın alkol bağımlıları da düzelebilmektedir.
Hatırlatma: Alkol kullanım bozukluğu gelişmemesi için kadınlar bir haftada yedi birimden fazla, bir seferde üç birimden fazla alkol tüketmemelidir. Bir birim alkol aşağı yukarı 1 küçük kutu bira, 1 kadeh şarap veya 1 tek rakı, viski, votkaya denk gelmektedir.