19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Karabağ'a yeni Astana gerek! Minsk gölge etmesin!

Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

Site Yazarı

A+ A-

Ermenistan Başbakanı Paşinyan üç gündür telefonlara sarıldı, aramadığı Batı lideri kalmadı! Bakü ve Ankara'nın saldırdığı, sivilleri katlettiği, Suriye'den teröristleri yığdığı, Türk F-16'ları kullanıldığı iddialarıyla yardım istiyor. Rusya'yla Türkiye'yi karşı karşıya getirmek için de elinden geleni yapıyor!

Paşinyan'ın yalan ve iddiaları, CNN, New York Times türü Amerikan medyasında yankılandı!

CNN: "Türkiye ve Rusya yine kendilerini ateşli bir cephede karşı karşıya buldular."

New York Times: "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Azerbaycan'a geçmiştekilerden daha açıkça destek vermesi, (Rusya ve Türkiye'yi) bölgede Suriye'deki kamplaşmalarına benzer ikinci bir çatışmanın karşı cephelerine yerleştirmesi, gözlemcileri endişelendiriyor."

Bloomberg'e göre Putin artık Karabağ sorununda oluşacak müzakere masasında Ankara'ya yer bile vermezmiş! Idlib ve Libya'da uzlaşmış ama Ermenistan konusunda uzlaşmazmış! Türkiye'deki bazı medya yandaşları da kaç gündür bu iddiaları yayıp duruyor.

BATI'NIN 'MİNSK GRUBU' ISRARI

Ve tabii ki hemen yine 'uluslararası barış meleği' kılığına büründüler. Bölgeye güya yine bu kılıkla sızacaklar! ABD Dışişleri Bakanı Pompeo Yunan Dışişleri Bakanı Dendias'ı ziyareti sırasında; "Yunan Dışişleri Bakanı ve ben, iki tarafın da şiddeti durdurması, Minsk Grubu eşbaşkanlarıyla birlikte çalışması ve mümkün olduğu kadar çabuk kapsamlı müzakerelere geri dönmesi gereken Karabağ'daki çatışmayı ele aldık."

Fransa Devlet Başkanı Macron: "Türkiye'nin (Azerbaycan lehine) tehlikeli ve düşüncesizce açıklamalarını not ettim. Bugün Putin ve sanırım yarın Trump'la konuşacağım.. Önümüzdeki günlerde bir çıkış yolu bulmak için Minsk Grubu'nun koordinasyonunu harekete geçireceğiz."

Azerbaycan petrolüne ihtiyacı dolayısıyla az daha dikkatli olsa da Almanya Başbakanı Merkel da, Paşinyan ve Aliyev'le görüştükten sonra, ateşkes yapılıp Minsk Grubu bünyesinde müzakerelere dönülmesini istedi.

AB Dış Politika şefi Josep Borrel de dün 'ateşkes' istedi ve çözümü Minsk'e havale etti.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Minsk grubuna 'tam destek' verdiklerini söyleyerek, Azerbaycan ve Ermenistan'a ateşkes çağrısı yaptı.

Benzeri çağrı NATO'dan da geldi.

Rusya'nın çağrısında ise farklı bir ton dikkati çekti. Kremlin Sözcüsü Peskov'un açıklaması Türkiye'yi 'muhatap' alıyor, ateşkesin yanısıra Ankara'yı siyasal ve diplomatik çabalara davet ediyordu. Moskova'nın ilk açıklamalarında Minsk Grubu'na değinilmedi! ABD ve Fransa'nın aksine, Ankara'ya karşı tavır yapıcı, dengeli ve uzlaşmacıydı, bir Rusya-Türkiye karşıtlığı içermiyordu. O sırada bazı Rus medyasında (örneğin yüksek tirajlı Moskovski Komsomolets) Erivan, Ankara ile Moskova'yı Karabağ çatışmasının karşıt tarafları olarak göstermeye ve Türkiye - Rusya yakınlaşmasını bozmaya çalışmakla suçlandı. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve Dağlık Karabağ'ı kurmasından hemen sonra kurulan Minsk Grubu ABD, Fransa ve Rusya'dan oluşmaktadır.

ÇATIŞMADA AZERBAYCAN'IN HAKLI GEÇMİŞİ?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Batı'nın 'ateşkes' çağrılarına tepki gösterdi: "Ermenistan'a Azerbaycan topraklarından çekil diyor musun? Hayır, demiyorsun. Bu doğru bir yaklaşım değil..... Tek bir çözüm var, Ermenistan işgal ettiği topraklardan çekilecek. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü konusunda BM kararları ortada." Çavuşoğlu'nun sözleri gerçeği yansıtıyor.

1990 başları Atlantik Paktı'nın Sovyetler Birliği'ni parçaladığı ve baba Bush'un Irak sonrası Washington egemenliğinde 'Yeni Dünya Düzeni' ilan ettiği günlerdi. Kafkasya'de da eski özerk Sovyet bölgeleri Batı etkisinde küçük devletlere dönüşüyor, etnik savaşlar başlıyordu.

İşte bu koşullarda kurulan Ermenistan eski Sovyet Azerbaycan'ına ait Dağlık Karabağ bölgesini 1991-1993 arasındaki kanlı savaşlarla işgal edebildi. Ama Dağlık Karabağ hiçbir zaman uluslararası açıdan Ermenistan toprağı olarak tanınmadı. Tanınmamasına rağmen o gün bu gündür geri verilmedi ve ciddi çatışma bölgesi olarak kaldı. Minsk grubu sorunu çözemezdi, çözemedi.

ABD ve Fransa zaten Minsk Grubu'nda sorunu çözmek için değil, Ermenistan'ın yanında kendi çıkarları doğrultusunda sürdürmek için bulunuyorlardı.

Gün geldi devran döndü, bu defa Atlantik Paktı sarsılmaya ve karşında Avrasya cephesi oluşmaya başladı, Türkiye Astana zirvesinde yerini aldı, Azerbaycan güçlendi. Güçlenen Azerbaycan Türkiye'nin de desteğiyle işgal altındaki topraklarını geri alma çabalarını arttırdı. Son sıcak çatışmalara böyle gelindi. Kimin önce başlattığı bu bakımdan önemli değildir, işgal sürdügü sürece çatışma zaten hep olacaktı. Ayrıca Ermenistan'ın Bakü petrol boru hattının bulunduğu, Azerbaycan'a ait Tovuz güzergahına yaptığı saldırı da ayrıca dikkat çekicidir.

Kafkaslar etnik yapısı, jeopolitik konumu ve tarihi itibariyle barut fıçısı. Washington stratejisinde; baş düşmanı Rusya'yı güneyden kuşatmak, Çin'in Batı'ya uzanan İpek Yolu'nu kesmek, Türkiye'yi ise Avrasya'dan koparmak için anlamı büyük. Pentagon yıllardır; Ukrayna, Kırım, Karadeniz, Gürcistan, Abhazya, Çeçenistan ve Ermenistan'la uğraşıyor.

MOSKOVA ANKARA'YLA YAKINLAŞMASINI SÜRDÜRECEK

Batı ve hatta bazı Türk medyasında Rus-Türk düşmanlığı kışkırtılıyor, Karabağ çatışmasının İdlib'dekinden daha ciddi biçimde Astana ruhunu dinamitleyebilecek potansiyel taşıdığı iddiası, çok sayıda yalan haber ve yorumla montajlanıp servis ediliyor. Aksine, Washington ve bazı müttefiklerinin Rus-Türk yakınlaşmasını bozmaya uğraştığının çok iyi bilincinde olan Putin, bölge sorunlarındaki görüş ayrılıklarına dengeli bir yaklaşım sergiliyor. Yerel çelişkileri ABD'ye karşı Avrasya cephesini kollayan küresel bir perspektif içerisinde ele alıyor.

Hazar askeri manevraları daha yeni gerçekleşti: Rusya, Çin, İran ve Pakistan'ın katıldığı son Hazar askeri tatbikatının ana hedefi ABD'nin kışkırttığı renkli devrimleri önlemekti! Ki Rusya'yı hedef alan ve Ukrayna, Belarus, Gürcistan benzeri bu renkli devrimlerden bir tanesi de daha iki yıl önce neredeyse Ermenistan'da yaşanmak üzereydi: Ermenistan ve Paşinyan!

Batı'nın iki yıl önce, Paşinyan'ın arkasına geçerek bir Ermeni renkli devrimi kışkırttığını farkeden Moskova Paşinyan'ı zor zor zaptedebildi. Moskova Paşinyan hükümetinden hala rahatsız, ama Batı ile Rusya arasında denge politiklası izlemesine şimdilik ses çıkarmıyor. Çünkü Rusya Ukrayna'da olduğu gibi Kafkaslar''da da, 30 yıldır mevzi kaybetti, tek ciddi askeri üssü Ermenistan'da kaldı. Kafkas savunmasını artan NATO saldırganlığına karşı güçlendirebilmek ve istikrarı koruyabilmek için Ermenistan'ı küstürmemeye ihtiyacı var. Bu nedenlerle, komşuları Ermenistan ve Azerbaycan konusunda iki arada bir derede kalmış durumda. Ermenistan ile Azerbaycan savaşının büyümesi Rusya'yı zorlayabilir. Ama bu olasılık çok azdır. Rusya'nın Azerbaycan'la da hep iyi ilişkileri oldu. Karabağ sorununda şimdiye kadar 'tarafsızlık tavrını sürdürdü. Hatta işgal altındaki bazı yerlerin Azerbaycan'a geri verilmesine dahi karşı değil.

Dağlık Karabağ'da mevcut statükoyu yeğlese de, Kremlin büyük olasılıkla, masaya oturduğunda Azerbaycan'ın çoğu talebine ciddi bir direnç

göstermeyecek.

MİNSK'SİZ, ABD'SİZ, YENİ BİR ASTANA İHTİYACI!

Batı koro halinde Minsk Grubu çözsün diyor: Pompeo, Macron, Borrel, Merkel, NATO ve BM üç gündür böyle. Macron, Minsk'i toplama görevini üstlendi.

Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan evvelsi gün konuşmasında Minsk Grubu'nun şu ana kadar başarısız olduğunu vurguladı. Haklıydı. Dış işleri Bakanı Çavuşoğlu da: "Tüm bunlara rağmen bugüne kadar Minsk Grubu üçlüsü ve genel olarak AGİT somut bir adım atmadı."

Rusya'nın ise Batı'nın aksine son günlerde Minsk Grubu'nu vurgulayan bir açıklaması olmadı. Türkiye'yi muhatap aldılar. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü savunan komşu İran dün "İran, Türkiye ve Rusya, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi için BM kararlarının uygulanması yönünde iki komşu ülkeye yardım edebilir" açıklamasında bulundu. İran'ın tutumuna dair yalanların aksine, bu açıklama büyük önem taşıyor.

Batı'nın Minsk Grubu, Washington'un kendisini 'Yeni Dünya Düzeni' lideri ilan ettiği Bush'lu yılların ürünü olup o zamanın dünya dengelerini yansıtmaktadır. Güncel değildir. Çözüm yanlısı değil, çözümsüzlük yanlısıdır. Suriye konulu Cenevre konferansları da sorunu bizzat yaratanların çoğunlukta olduğu müzakerelerdi ve yıllarca çözümü geciktirip oyalamışlardı.

Ama Suriye'de çözümü Astana zirvesi noktaladı! Dağlık Karabağ'da mevcut ve haksız statükonun değişmesini temel alacak, bölge ülkelerinin katılacağı ikinci bir Astana zirvesi ise Karabağ sorununu çözecektir. Bu defa Karabağ'a yönelik bir Astana ruhu! Astana'yı dinamitlemek isteyenlere bir Astana daha kurarak cevap vermek ve sorunu çözmek!

Minsk Grubu'na 'Gölge etme başka ihsan istemem' demenin zamanı çoktan geldi.