19 Mayıs 2024 Pazar
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Krizdeki AB’den Biden’a eleştiriler

Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

Site Yazarı

A+ A-

Yüz milyonları etkileyen bu üç korkunun benzeri, son olarak, dünyanın 1930 Büyük Depresyon`u sırasında, yani yaklaşık 100 yıl önce yaşanmıştı ve onu 9 yıl sonra İkinci Dünya Savaşı izlemişti.

Son yıllarda Washington`a sırtını dönmeye tam başlamışken, son altı aydır yeniden Biden politikasının etkisine giren Avrupa`yı, tekrar Washington`a karşı tavır almaya sürükleyebilecek gelişmeler de birbirini izliyor: derinleşmeye başlayan ekonomik kriz.

Küresel ekonomideki kötüleşme Ukrayna savaşıyla birlikte atbaşı ilerlerken, daha geçen hafta Kuzey Akımı sabotajı Avrupa`yla Rusya yakınlaşma olasılığına darbe vurmuşken, bu hafta bir de bakıyorsunuz ki `ekonomik kriz`, Alman Başbakanı Olaf Scholtz`u ABD`ye ters düşürmüş. Üstelik, Merkel`in aksine Ukrayna`dan beri Rusya`ya misilleme polititikası izleyen Scholtz`u.

Almanya başbakanı, Berlin`de Makina Mühendisliği Zirvesi`nde küreselleşme konusunda konuşurken, Biden`in Enflasyonu Düşürme Yasası`nı hedef alarak şöyle dedi: “ABD`nin bu yasası muazzam bir küresel gümrük savaşını tetikleyecek.”

Ayni zirvede konuşan AB Ticaret Komiseri Dombrovsis de Scholtz`a katılarak, Biden`in Enflasyonu Düşürme Yasası`nın “Avrupa Birliği`nin otomotiv ve yenilenebilir enerji (akü, pil...gibi) sektörlerine karşı “ayrımcı bir yasa “ olduğunu söyleyecekti. Hatırlanacağı gibi Trump`ın gümrük tarifelerine karşı da Avrupa`da sesler benzeri biçimde adım adım yükselmiş ve ABD-AB ilişkilerinin soğumasını doğurmuştu.

Ayrıca Rus gazı ve petrolünün büyük ölçüde kesilmesiyle Avrupa`ya akmaya başlayan Amerikan sıvı gazının aşırı yüksek fiyatına karşı da Avrupa`da tepkiler var. Özellikle metal, kimya ve cam sektörlerinde.

Scholtz konuşmasında aynı zamanda AB`de son aylarda hamle yapan (ama aslında Foreign Policy ve Brookings Institution gibi Amerikan mevzilerinden yıllardır yayılan) ‘Çin’le ticaretten uzak durun’ korosuna da karşı tavır alarak “bu yanlış bir yoldur” dedi.

Açıktır ki ağır ABD baskısına rağmen, Almanya başta olmak üzere AB, Rusya`nın baş müttefiki Çin’le ticaretinin durmasının, hele hele soğuk bir kışa hazırlandığı şu günlerde, nasıl bir felakete yol açacağının farkına varmıştır. 2021 yılında AB-Çin ticaret hacmı 800 milyar dolara ulaşmıştı ve ABD yaptırımlarına rağmen bu yıl yüzde 8,8 daha arttı. Kovid salgınından toparlanmayı başaran Çin ekonomisi, yavaş yavaş da olsa, Dünya Bankası verilerine göre gelecek yıl yüzde 4,4 büyüyecek. Bu nedenle Çin, daralma içindeki pragmatik Avrupa ekonomisi için, yatırım ve pazar olanakları açısından önemli bir can simidi olarak görülüyor.

YAKLAŞAN KÖTÜ GÜNLER ABD VE AB`NİN ARASINI AÇABİLİR Mİ?

Washington`un yanında Rusya`ya yaptırım uygulayan Alman endüstirisi, kullandığı yaptırım silahının `bumerang` etkisiyle şimdiden daralma içine girmiş bulunuyor: sanayi üretimi ağustos ayında yeniden yüzde 8,8 düştü. Metal ve kimya sektörlerinde daralma hatta yüzde 2`yi bulmuş durumda. Daha da kötüsü: 2023 yılında 2 milyon Alman işçisinin, sanayi üretimindeki bu daralma nedeniyle, işsizlik ödentisiyle zorunlu izne çıkartılması bekleniyor. Deutsche Bank sanayi üretiminin bu yıl yüzde 2,5 gelecek yıl ise yüzde 5 düşeceğini hesap ediyor ve almanya şu anda yüzde 93 dolu olan gaz rezervini de bu kış tüketmek zorunda kalacak.

Geçtiğimiz Pazartesi günü yıllık IMF ve Dünya Bankası ortak toplantısı sonrası yapılan açıklama vahimdi. Normalde solcu ekonomistler kriz sinyallerini önceden verir, banka ve hükümetler aksi tepkiden çekindikleri için yalanlar, ama bu defa öyle olmadı. Açıklamada küresel ekonominin daralmasının başladığı, ama `daha da kötüsünün yaklaşmakta` olduğu belirtiliyordu. Başta 31 trilyon dolarla ABD olmak üzere Avrupa ve gelişmekte olan ülkelerin borçları tarihi bir zirve yapmıştı. 4 trilyon doları aşkın bir daralma ile birlikte, FED`in agresif faiz yükseltme politikasıyla Washington`un süper güçlü dolar politikasının sonucu olarak, gelişmekte olan ülkelerin borç krizine batması bekleniyordu açıklamaya göre.

Avrupa siyasal ekonomik bir istikrarsızlık dönemine sürüklenebilir. Her geçen hafta birbiriyle çelişkili görünen politikalar gözlemlenebiliyor. Ne de olsa, 1930 Büyük Buhran`ından beri ilk defa üç korkunun tüm kıtada bir araya geldiği ğünler yaşıyoruz.

Biden ekibi, Beyaz Saray`a daha adımını atmazdan önce bile, Avrasya`yla Avrupa`nın dost olmasının, kendileri açısından stratejik felaket olacağını düşünüyordu ve 4 yıllık uluslararası politikalarını buna göre belirlediler. Ukrayna olayı sonrası, şu ana kadar, AB-Avrasya yakınlaşmasını önlemede başarılı da oldular.

Ama daralan küresel ekonomi ve Biden`in Enflasyonu Düşürme Yasası ve FED`in faiz yükseltme kararlarına AB`den gelmeye başlayan Scholtz`un ki gibi yeni tepkiler, bunun uzun ömürlü olmayacağını düşündürtüyor.

Biden