02 Mayıs 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Lefter abi ve A Milli Takım (1)

Yaşar Arslan

Yaşar Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

SAYIN Aydınlık okurları ve futbolsever kardeşlerim... Bugünkü yazımda öncelikle A Milli Futbol Takımımızın maçlarıyla ilgili görüşlerimi paylaşmak istediysem de, her zaman minnetle anacağımız Lefter Küçükandonyadis abimizin yaşantısını ve A Milli Takım'daki başarısını ön plana almak daha doğru olur diye düşündüm.
Arnavutluk'tan Büyükada'ya göçen bir Rum ailesinin iki çocuğundan biriydi Elefterios (isminin anlamı "özgür" demek, futbolumuzda kısaca Lefter olarak tanındı). 1925 doğumlu Lefter, 1941-43 yıllarında Taksim Kulübü'nde Türk futboluna merhaba dedi. 1947 ile 1951 arasında Fenerbahçe formasını başarıyla taşıdı, Avrupa kulüplerinden teklifler aldı. 1951-52 sezonunda Fiorentina ve daha sonra bir yıllığına Nice'te forma giydi. 1953'te çok sevdiği Türkiye'ye ve Fenerbahçe'ye döndü. 1964'e dek 245 kez Sarı Kanaryalar'ın formasını giydi, 140 gole imza attı. Teknik direktör olarak Johannesburg, Samsunspor, Orduspor, Mersin İdman Yurdu, Boluspor, tekrar Samsunspor, Sivasspor ve son olarak da tekrar çok sevdiği Samsun'da Samsunspor'u çalıştırdı.

MÜTEVAZILIĞINI
UNUTMAK MÜMKÜN DEĞİL

“Ordinaryüs” unvanıyla anılan Lefter abi ile, eşimle birlikte Büyükada'ya gitmek için Adalar'a kalkan vapurların bilet gişesinde sıra beklerken tanışmıştık. Sırada hoş beş konuştuktan sonra onun biletini almış giderken bize dönüp, “İçeride sohbetimize devam ederiz.” deyişini, hızlı ve dinç adımlarla tahta iskelenin üzerinden atlayarak vapura girmesini hiç unutmuyorum.
Gazeteci oluşum, Beşiktaş Genç Takımı'nda futbolculuk geçmişimin de olması ona keyif vermişti. Sohbetimiz futbol oldu ister istemez. Sanki başka bir mevzu bulma çabası içerisinde kalırmışçasına, “Size Lefter abi diye hitap edebilir miyim?” şeklinde sorduğumda “Sen benden herhalde daha gençsin.” diye esprili bir dille kabul etmişti.
Sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın da birçok şehrinde tanınan “Futbolun Ordinaryüsü” Lefter abi ile karşılıklı oturmuş futboldan konuşuyorduk. O kadar mütevazı bir insandı ki, bazen coşarak anlatmama rağmen gülümseyerek beni dinliyor, lafımı hiç kesmiyordu. Bir ara ben, “Vapura binerken tahta iskelenin üzerinden adeta zıplayarak geçtiniz. Futboldan sonra da herhalde kendinize iyi bakıyorsunuz. Futbolu hiç bırakmamış gibisiniz.” deyince bana hafif bir tebessümle, “Yaşar kardeşim, bilirsin bir laf vardır, bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.” diye yanıt vermişti.

'VER LEFTER'E
YAZSIN DEFTERE'

Türkiye Futbol Federasyonunun 50'nci maç altın madalyasını alan Lefter, uzun süre A Milli Takımımızın formasıyla en çok gol atan 3'üncü futbolcu idi (21 gol). Kulübüne bonservis kazandırmak suretiyle yurt dışına transfer olan ilk Türk futbolcusu oldu. Ligde ilk penaltı golünü attı. Böyle bir efsanenin karşısında heyecandan yerimde duramıyordum. Dayanamayıp Yunanlara karşı oynanan bir milli maç öncesi “Maçı 3-1 kazanacağız demiş miydiniz?” diye sordum. “Evet.” dedi, “Ben sözümde durmuştum, maçı 3-1 kazandık. İlk golü de ben attım.” diyerek gülümsedi.
Büyükada'ya yaklaşmaya başladık, ne kadar da çabuk geçmişti o yolculuk. Fenerbahçe maçlarında tribünleri dolduran futbolseverlerin, Fenerli olsun ya da olmasın, “Ver Lefter'e, yazsın deftere.” tezahüratları şimdi bile kulaklarımı çınlatıyor sanki.

KENDİME SÖZ VERDİM...

Sayın okurlarım ben çok insan tanıdım fakat inanın bana, rahmetli Lefter abi ve Süleyman Seba abi gibi mütevazı ve kendi başarılarını anlatmayan insana rastlamadım. Kendi kendime söz verdim. Başarılı olduğum konularda ve futbol özelinde kendimi anlatmamak için Lefter abi ve Süleyman abiyi örnek aldım kendime. Lefter abi daha sonra iki kez haber göndermişti, “Takımınızı toplayıp gelin, adada futbol turnuvası yapıyoruz.” diye...
Bu turnuvaları bazen kendisi organize eder, bazen de Hürriyet gazetesinden arkadaşım ve en son da Aydınlık'ta spor yazarlığı yapan rahmetli sevgili Onur Belge kardeşim düzenlerdi. Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsınlar.


-DEVAM EDECEK-